Giriş
Ülkenin en güçlü adamı gibi görünüyor ama değil, tam tersine! Ülkesinde kan gövdeyi götürür, adı konulmamış iç savaş sözüm ona başkomutanı olduğu askerlerin canını almaya devam ederken sahte sarayına topladığı muhtarlara nutuk atıyor!
Bir tiyatro sahnesi sanki. Şaka değil kabus; önceki gün de ülkede ne kadar küflü, ne kadar işe yaramaz, güya tarihçi geçinen, en muhafazakar, en yobaz varsa sarayına çağırıp yine sözüm ona fikir jimnastiği yaptı. Fikir olsa yap da... Sen kim, Atatürk’ün sofralarındaki düzeyi yakalamak kim. Muhtarları küçümsediğimden değil, onları da kullanıyor, ekrana çıkacak ya, bahane yaratıyor! Sokağa çıkarken Obama’dan bile daha fazla korunuyor. Gariban çocukları vatani görevlerinde terörist bombasıyla parça parça olurken o sarayından burnunu çıkardığında etrafında 50 koruma! Anayasayı çiğnediğini, takmadığını ve hatta değiştirdiğini marifetmiş gibi itiraf etti. Anayasayı değiştirmeye kalkmak bile en ağır suçtur, o danışmanları söylemiyor mu ona? Anayasayı, demokrasiyi, parlamenter sistemi takmayan biri olarak başbakanlık görevini Kılıçdaroğlu’na vermesi gerekirken vermiyor. Ama bütün bunların hesabını bir gün verecek. Bu kadar kan akan bir günde, 8 evladımızın ateşi içimizi yakarken onunla ilgili daha fazla bir şey yazmak da istemiyorum. Kaderde bir girdapta sürüklenmek de varmış, dibe vurup yukarı çıkacağız inşallah.
Foto, DHA’nın değil, İHA’nın
Orada burada bedava dağıtılan paçavraları da bize sataşmadan duramıyor. Herhalde Aydın Doğan’ın bunlara üzüldüğünü düşünüyor ve oradan canını acıtmaya çalışıyorlar. Neymiş, Doğan Haber Ajansı; düğün konvoyunun yolunu kesen PKK’lıların fotoğraflarını yayınlayıp PKK propagandası yapmış. Haberde kullanılan foto Aydın Doğan’ın! Ne alakaysa? Koysana bahsettiğin fotoğrafı? İHA’ya para mı öderim diye korktun? Çünkü foto, DHA’nın değil İHA’nın! Nesini düzeltelim? Bir yalan makinası, taa Saraydakinden başlıyor, 1992’den beri açık Muş Havaalanı’nı ben yaptım diye böbürleniyor, bunlar da yapmadığımız işi bize sıvıyor! İflas etmiş bir ahlak anlayışı! Karşındaki koyun ya, ne dersen yiyor...
Bizim gençlerden besteci de çıkıyor!
İstanbul’da yaşayan genç besteci Sinem Altan’ın bestesinin adı “Hafriyat”. Şaşırtıcı değil, her yerin inşaat olduğu bir ortamdan orman sakinliği çıkacak değil ya, inşaat gürültüsü çıkıyor! Ziller, vurmalılar, kıyamet kopuyor. Türkiye’de ilk kez çalınan beste, Berlin Senatosu tarafından siparis edilmiş, geçenlerde Berlin’de ilk kez çalınmış ve müjdeli haber, birinci seçilmiş! Sabancı Vakfı’nın desteklediği Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, Türkiye’deki konservatuarlardan sınavla seçilen 14-28 yaş arası 83 müzisyenden oluşuyor. Ağustos ayında çıktıkları Avrupa turnesini başarıyla tamamlayan Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın İstanbul’da Zorlu PSM’de verdikleri konser de büyük ilgi gördü, ben de “Hafriyat”a bayıldım, bravo Sinem Altan!
Dolar jet gibi, kimin umrunda?
Dolar niye çıkar? Türkiye gibi bir ülkede, dolar, yabancının elindeki sıcak para. Parasıyla para kazanmak için devlet tahvili, hisse senedi alıyor, borsada oynuyor, yatırım yapıyor. İşler iyi giderse para kazanıyor. Şu sıra kimse iyimser değil. Her gün verdiğimiz şehitlerin sayısı artıyor, beşe çok derken 8’e çıktı, sadece saraydakinin umru değil! Yatırımcı riski fazla buluyor. Buranın tadı kaçtı deyip, alıp parasını gidiyor! Azalan para kıymetleniyor. 2014 Ağustos ayında 114 milyar dolar varmış, şimdi 84 milyar dolar kalmış! Yani 30 milyar dolar kaçmış. O zaman 2.16 olan dolar şimdi 3’e dayanmış! Yani kaçıyor. Yani Törkiş lira, ABD doları karşısında eriyor. Bu ne demek? 13 yıldır ithalatla lüks hayat yaşıyoruz. O ithal edip aldığımız cep telefonları, arabalar, bilgisayarlar, arabamıza koyduğumuz benzin, ısındığımız doğal gaz, yediğimiz çikita muzlar, hepsi pahalanacak demek. Dolarla borçlu olanların borcu 2 tl’den 3 tl’ye çıkacak demek. Büyüme hızı daha da düşecek demek. Kimin eseri bu? Kendi kendini Başkan ilan edenin. Memnunsanız yola devam, başkan çalışıyor!
Sizler hükümete, yakışır AKP’ye!
Sarayda kendi kendini Başkan ilan etmiş olan zat, anayasayı bir kez daha çiğneyerek hükümet kurma görevini CHP’ye vermiyor. Seçim Hükümeti kurulacakmış. MHP her şeye karşı, buna da karşıydı. CHP de üye vermeyeceğini açıkladı. Sonuç? AKP ve HDP, bağımsızlarla birlikte seçim hükümeti kuracak. Birbirine en karşı gibi duran iki parti, hatta sokakta savaşan iki parti, hükümet kurup seçime gidecek! AKP, HDP’yle kurduğu hükümetle mi seçmenden oy isteyecek? MHP onu parçalamayacak mı? AKP kendi kazdığı kuyuya düşüyor! Milliyetçi oy peşinde koşarken HDP’yi kucağına oturtuyor!
