Giriş
Seçim analizlerine göre, AKP’nin, daha doğrusu RTE’nin en büyük destekçisi, oy deposu, ev kadınları! Hakkını yemiyelim, sosyal yardımlar ve sağlık politikaları, gelir düzeyi düşük ailesini ayakta tutma savaşı veren ve ilacının peşinde koşan kadınların hayatında bir iki tık iyileşme sağladı. Tanık olduğum bir durum; partinin kadınları mahalleleri ev ev tarıyor, ihtiyaç sahiplerini tespit ediyor, sonra da kaymakamlıktan devlet yardımı bağlatıyor, evinde hasta, yaşlı, engelli varsa, bakım sağlıyor. En başta evin direği kadın mutlu.
[[HAFTAYA]]
Devletin bu yardımını da partiden biliyor! At binenin, kılıç kuşananın. Bu kadınlar, Tayyip Bey için “kocanı boşa desin, boşarım” diyecek kadar fanatik. Bayram öncesi duvarları süsleyen reklamlarda lüks kırmızı spor araba içinde zengin, güzel ama eşarpları sımsıkı bağlanmış kadınlar var. Eskiden aynı reklam panolarında yer alan Zeki Triko’nun mayolarını giyme şansları yoktu ama eşarbı zaten örtüyor ve bir gün belki o arabaya binecek kadar zengin olabilir! İşte Tayyip Erdoğan bu refahı vaadediyor! Ekmeleddin Bey ise hem bu kadar kısa sürede ev kadınlarına ulaşamaz hem de vadettiği ekmeğe zaten sahip herkes. Sevgi ve dirliği ise o kadar unuttuk ki talep bile etmiyoruz!
Hem mağdur, hem ezilen, hem suçlu
Şeker Bayramı’na değil de Kurban Bayramı’na yakışan bir atmosfer ve ruh hali! İsrail’in Gazze’de yaptığı katliam, canlı canlı kare kare, tv’de: Netanyahu ve generalleri herhalde çıldırmış olmalı ki tank, top ve bombayla öldüremedikleri masum halkı, tek tek yakalayıp öldürüyor. Zamanında soykırıma maruz kalmış bir halkın benzerini bir başka halka yapması için nasıl bir akıl tutulmasına erişmiş olması lazım? Dünyanın da umru değil. Bakmayın siz o bütün dünya başkentlerinde protesto ediliyor laflarına. Her ülkede yaşayan Filistinli ve Araplardan başkası değil onlar.
Tıpkı Avrupa’nın göbeğinde Bosnalıların tek tek tecavüz edilip topluca öldürülmesine seyirci kalındığı gibi şimdi de Gazzelilerin öldürülmesine seyirci kalınıyor. Ben buna bir tek yanıt bulabiliyorum: İslam düşmanlığı. İslam dünyası bir türlü mezhep savaşlarından, kargaşadan, yoksulluktan kurtulamıyor, IŞİD gibi çağdışı kalmış katil sürüleri yok kadının cinsel organını kesme, yok recm etme, yok toplu infaz görüntüleriyle Ortaçağın zalimleri gibi dolaştıkça Batıda İslam toplumlarını dışlama, reddetme, duyarsız kalma gibi duyguları körüklüyor. Müslüman’a zaten Müslüman’dan hayır yok! Bu öylesine bir kısır döngü ki, uluslararası kavgalar ve çıkarlar yüzünden bu duruma düşürülmüş İslam dünyası, bu durumda kalmaya da zorlanmış oluyor... Ne kadar acı, çünkü kaybedenler klübünün bir parçası da biziz maalesef!
Sıra tombul kedilere gelecek mi?
Haber bültenleri polisiye diziye döndü: Polisler polisleri getiriyor, götürüyor; getiriyor, götürüyor! Kapılar, arabalar, arabaya binerken kolundan tutup başını eğmeler. Sözüm ona sorgu sırasında işkence yapılıp yapılmadığı için hastaneye kontrole götürmeler sonunda işkenceye dönüşüyor! Bu diğer sanıklar için de böyleydi, bunlar için de böyle. Zaten işkence yapılmış olsa da o doktorların bir rapor vereceği yok. Ama o gidiş ve gelişlerde fotoğrafları çekiliyor, itibarsızlaştırılıyorlar, demeç veriyor, öfke patlıyor, kimi ağlıyor, kimi dik duruyor. İnsansın. Üzülüyorsun.
Hangisi yasa dışı dinleme yaptı? Hangisi düzmece delil hazırladı? Bakanların çocuklarına kadar değmeseydi, başbakanı dinlemeselerdi, kafalarına basılıp da arabalara mı sokulacaklardı? Sapla saman karışıyor, öfkeler nefretler büyüyor. Polislerle bitmez. Sırada savcı ve hakimler var. En sonuna kadar gidilmediği sürece, maşaları tutsan ne yazar!
