Elif Yılmaz VE İŞTE 2 MAYIS
HABERİ PAYLAŞ

VE İŞTE 2 MAYIS

1 yılda 1886 işçinin öldüğü,

Kölelik çarkı taşerona bağlı işçi sayısının 12 yılda 4 kat arttığı...

ülkenin Saraylı Cumhurbaşkanı dün Batman’da asgari ücrete, taşerona muhtaç edildiği için “Bize sahip çık” diye kendisine seslenen işçileri, “Nankörlük etmeyin” diye azarladı.

Ardından ‘provokatör’ damgasını yapıştırdı.

Ama şaşırtmadı. Zira kendisi 1 Mayıs günü gördük ki; asgari ücretin bile ne kadar olduğunu bilmiyordu...

* * *

Bi yıl içinde Ermenek’te 18, 6 ay sonra da Soma’da 301 madencisini toprağa veren ülkenin, hâlâ koltuğunda oturan Enerji Bakanı da dün Kayseri’de

Haberin Devamı

“İki faciada benim ve bakanlığımın mahcubiyetidir” dedi.

Cümlesi suçluluktan çok mağduriyet kokuyordu.

Ama şaşırtmadı. Zira; kendisi Soma’da yüzlerce insana mezar olan madenin önünde, halka ‘iki gündür aynı gömleği giydiğini’ni söyleyebilmiş bi Bakan’dı.

* * *

Yaşarken ‘Nankör’, ölürken ‘fıtrat’ olan işçi sınıfı, geçmiş bayramınız kutlu olsun. Mahcubiyetle ellerinizden öperim...

Valla Yuh!

Cumhurbaşkanı, Diyarbakır’da konuşurken HDP için yapılan cılız ‘Yuh’lamaya pek keyiflenip ‘Güzel’ diye övdü. Sonra cemaatten bu ‘Yuh’ları sandığa yansıtmalarını istedi. Bi kaç dakika sonra “Her partiye eşit mesafedeyim. Ama gönlüm birinde” dedi. Onun peşinden “Tarafsızlığımı yitirdiğimi iddia edip beni karşılamadı” diye Diyarbakır Belediye Başkanı’nı cemaate şikayet etti. Valla Yuh!

Dua

Ya Rab; dünyayı, milyonluk Mercedeslere binip yoksul kadına-erkeğe, çoluk çocuğa; ‘Kaynak yok’ deyip, ‘Şükür’ telkini yapan fakir vicdanlardan koru. Amin!

Yandaşa candaş uyarı

Bizim yandaş medya Türkiye’deki her sivil eylemi teröre bağlar. Hatta bu karatmayı öyle şuursuzca vazife edinmiştir ki... Hatırlarsınız; Gezi Parkı’ndaki ağaca bile mikrofon tutup, eylemciler hakkında gıybet yaptırmışlardı. Ama şu sıralar yandaşlara bi haller oldu. Amerika Baltimore’de siyah genci polisin katletmesi sonrası, hepsi ne hikmetse demokrasi havarisi kesildi.

Memleketteki modeline ‘Kahramanlık’ diye alkış tutan yandaşımız, Amerikan polisinin zulmünde gazeteci kesildi. İyi güzel de, bu iki yüzlülük ağır şizofreni belirtisi. Aman dikkat!

Haberin Devamı

Ağızdan çıkan

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya daha seçildiği günün ertesi sabahı “Ağzından çıkanı kulağı duymalı” diye abice nasihat vermişti ya hani... Ne alakaysa, benim de aklıma Erol Büyükburç’un öldüğü gün Erdoğan’ın “Özellikle de yarınki bir program (konser) öncesinde böyle bir şeyin gerçekleşmesi düşündürücüdür” sözleri geldi. Kimbilir belki de; bazen, bazılarının ağızdan çıkanı duymamak en iyisi.

Saygı duruşu

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri hazırladıkları okul gazetesine Rektör Yardımcısı olan Profesör el atıp şunları yapmış; ‘Tortum Çag Kebabı’ haberini “Ben Oltu’luyum. Çag kebabı da Oltu’nun” diye çıkartmış. ‘Domuz Gribi’ haberini, “Hastane zarar görür” diye sansürlemiş. ‘Zaman Kuyumculuk’ diye bi dükkan fotoğrafını “Paraleli çağrıştırıyor” diye attırmış. Öğrenciler de sansürü kabul etmeyip, gazeteyi basmaktan vazgeçmiş.

* Genç meslektaşlar enseyi karartmayın. Fakülte size en önemli dersi vermiş. Sizler de dersi aslanlar gibi geçmişsiniz. Siz gencecik fidanlar, bu sektörü dolduran biçok kütükte olmayan haysiyete sahipsiniz. Sevgiler, saygılar...

Haberin Devamı

Bilesiniz...

Kadıköy’de bizim mahallenin kafesine oturmuş eş-dost keyif yaparken bi baktım, karşıdan babam geliyor. Sanmayın ki, üç dört gündür görmüyorum. Yerimden fırlayıp, sarılmak için bi koştum. Hoppp, kaldırıma boylu boyunca uzandım. Bacak, kol yaralandı. Çok şükür ki kırılmadı ama az daha babam üzüntüden kalp krizi geçiriyordu. Bunu niye mi yazdım? Şimdi bu köşede pazar-pazartesileri ahkam kesiyorum ya... İstedim ki; babasını görünce 42 yaşından 10 yaşına ışınlanan birisi olduğumu bilesiniz. Sonrası size kalmış...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder