Yazgülü Aldoğan Yas tutmak kraldan çok kralcı olmak!
HABERİ PAYLAŞ

Yas tutmak kraldan çok kralcı olmak!

Haberin Devamı

Gerçekten inanamıyorum: Türkiye Cumhuriyeti, dün akşam saatlerinde, 91 yaşında hastalıktan ölen Suudi Arabistan Kralı için yas ilan ediyor! Üstelik de Vahabi mezhebine mensup Suudlular bile yas tutmazken! Onlar öleni gömdü, yeni Kralı başlarına koydu, hayat devam ediyor! Biz ise kraldan çok kralcı bir ülke miyiz, neyin yasını tutuyoruz?

Ülkesinde uyguladığı katı dini kurallarla bizim bir yurttaşımızı idam ettiren, bir blog yazarını hemen ölmesin diye haftada bir kırbaçlatan, kadınların çarşafsız dolaşamadığı, araba bile kullanamadığı bir sömürü düzeninin başına bu ne hürmet, bu ne yas? Bırak da ABD yas tutsun, petrol politikasını birlikte belirliyorlar! Türkiye’ye geldiğinde Anıtkabir’i ziyaret etmeyen ülkenin başbakanını ayağına çağıran birine bu ne hürmet?

Filistin’de Aksa Camii’nde gıyabında namaz kıldırmaya kalkan imamın cemaat üzerine yürümüş, Filistin’e yardım mı ediyordu Suud? Halkının büyük çoğunluğu müslüman olduğu halde laik ve parlamenter demokrasiyi uygulayan tek ülke olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, cenaze törenine gitti ya, yetmez mi? Başbakanlığın ilan ettiği bu yas, halk için geçersiz ve yüz karasıdır. Biz bugün Uğur Mumcu’nun yasını tutacağız!

[[HAFTAYA]]

Opera gösterisi bile kriz yarattı!

Zorlu Performans Sanatları Merkezi Genel Müdürü Ray Cullom’la bir kahve içmemizin nedeni İstanbul’un opera sorunu! O kadar Türk usülü bir kavga çıktı ki buna sadece opera sorunu denilemez, bu bir Türk insanı sorunu! Atatürk Kültür Merkezi restore edilecek diye kapatılıp, Gezi direnişi sonrasında karakola dönüştürülünce opera salonu hayal olmuştu. Kadıköy’deki Süreyya çok küçük. Zorlu Performans Sanatları Merkezi, Avrupa’nın en büyük salonlarından ve açıldıktan sonra Ray Cullom, “Burada sadece müzikal sergilemekle sanat yapılmaz,

İstanbul’a yakışır operalar da getirmeliyiz” fikrini hayata geçirmek istemiş. Yurt dışından opera getirmek kolay değil. Orkestrası, korosu, balesi, figürasyonu var. İDOB’la iş birliği yapmaya karar veriyor. Dönemin Genel Müdürü Suat Arıkan’la orkestra ve koro konusunda anlaşmaya varıyorlar. Londra’dan Royal Opera House’la da La Boheme’in sergilenmesi üzerine anlaşma yapılıyor.

Bütün kostüm ve dekorlar sadece bir hafta için İstanbul’a getiriliyor. Afişler, anonslar başlıyor, bilet satışları yapılıyor ama İDOB’da Suat Arıkan görevden alıyor, yerine getirilen Şerif Macit Gökberk’le bir irtibat kurulamıyor! Ray Cullom krizi yönetmek için şef Cem Mansur ve Türkiye Gençlik Flarmoni Orkestrası ile anlaşıyor, Koro için Boğaziçi Caz Korosu ve Turkuaz Çocuk Korosu angaje ediliyor. La Boheme’i ilk gecesinde izledim. Müzik eleştirmeni değilim, Mimi rolündeki dünyaca ünlü sopranomuz Simge Büyükedes’in fiziğinin ölmek üzere bir genç kızı canlandırmaktan biraz uzak olması dışında bir yanlış görmedim. Ama operada bu o kadar sık rastlanan bir durum ki! Gösteriyi sadece izlediğimi yazdığım tweet’ten sonra bu kadar kötü bir oyunu niye yazdım diye uğradığım saldırı ise şaşırtıcıydı. Sosyal medyada kaynatılan dedikodu kazanında neler söylenmedi neler! Evin İlyasoğlu Cumhuriyet’de oyunu beğendiğini yazdı. Benim için mesele bitmiştir, çünkü kendisi bu işin uzmanı. Ray Cullom, en çok yarı yolda bırakılıvermek ve tam tersine para vermemek için bedava çalışacakları seçtiler suçlamasına üzüldüğünü anlatıyor. “Tabii ki herkese parasını ödedik!” diyor. Bundan böyle başka operalar getirmeye devam edeceklerini, İstanbul seyircisinin operaya ilgi gösterdiğini anlatıyor

Sıradaki haber yükleniyor...
holder