Yazgülü Aldoğan Yeni Türkiye festivallik oldu!
HABERİ PAYLAŞ

Yeni Türkiye festivallik oldu!

İyi becerdiğimiz, başardığımız, 35 yıllık soluğu olan işlerden biriydi İstanbul Film Festivali. Bu yıl da pek güzel başlamıştı. Ama görünen o ki sonu festivale döndü! Yarışmalar iptal, dolayısıyla festivalin şöleni olan kapanış töreni iptal, ödüller iptal, gösterimler iptal! Çünkü devlet, epeydir hiç kullanmadığı bir kuralı işleterek bir tür sansür uyguladı ve sanatçılar sansüre karşı çıkmak için filmlerini gösterimden çekti, yarışmalardan çekildi. Bundan en çok zararı gören de hiçbir suçu olmayan, salona gidip gösterimi beklerken hevesi kursağında kalan seyirci; ikincisi de Türkiye’nin itibarı! Gerçi artık ne kaldıysa, Türkiye denilince akla, özgürlükler ülkesi gelmediği malum. Baskı, tehdit, sansür, şiddet! Hepi topu 200 kişinin seyredeceği bir filmi engellemek için yarattıkları skandal, hem o filmin çok daha büyük ilgi çekmesine hem de büyük bir krize yol açtı.

[[HAFTAYA]]

Haberin Devamı

İdealist enayi mi?


Oysa ben o festivalde seyrettiğim bir Rus filminden bahsetmek istiyorum. Türkiye ve Rusya’nın, benzer biçimde, yolsuzluk, rüşvet, kötü yönetim, hukuk dışı yollar ve baskıyla nasıl da kötü yönetildiğine güzel bir örnek; tıpkı Putin’le RTE’nin birbirine benzediği gibi! Filmde bir kasaba idare heyetinin, 40 yıl önce yapılmış sosyal konutları onarmak için aldıkları ödeneklerle kendilerine villa yaptırıp binaları yıkılmaya terk etmesini ve bir su borusu patlaması sonrası binanın çökme tehlikesini gören idealist bir tesisatçının binanın boşaltılmasını sağlamak ve içindeki 800 düşkün insanı kurtarmak için canı pahasına çabalayışını, sonunda onlar tarafından linç edilişini seyrediyoruz. Zaten filmin adı da ENAYİ (cumartesi ve pazar tekrar gösterilecek)!

Nükleer hayırlı değil

Şimdi ben bu Ruslar’a mı güveneceğim nükleer santral yapımı için? Üstelik de şişinmeye gerek yok. Santrali Ruslar yapacak, ürettikleri elektriği önceden belirlenmiş fiyatlarla 15 yıl boyunca bize satacak. Sonra da başımıza bir çöp yığını bırakıp gidecek! Getirilen teknolojinin niteliği ve yapılacak tesisin çevreye uygun olup olmadığı da büyük soru işaretleri içeriyor. Ve bütün karşı çıkmalara rağmen iktidar bu tesise, tıpkı çılgın kanal projesi gibi bağırta bağırta temel atıyor!

Uy, Rize’nun HDP adayi budur?

Rize’den aday oldu, ortalık karıştı. Neden? Çünkü o kadın, çünkü o güzel, çünkü o genç! Oysa erkek olur Rizelinin adayı! Milliyetçi, muhafazakar, haşin olur. HDP, Rize’den öyle bir aday gösterdi ki önce akrabaları karıştı, ‘onu reddediyoruz’ açıklamaları yaptı. Oysa gazeteci ve insan hakları savunucusu babası, annesi, ailenin kadınları, Selda Karafazlı Kurşun’un kapı gibi arkasında durdu. Selda da “Biz akrabalarımıza güvenip aday olmadık” dedi. Gerçi Selda Karafazlı Kurşun 2. sırada. Seçilme şansı yok gibi. Ama seçime renk kattı, tıpkı eşiyle nişanlıyken katıldığı ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ yarışmasında olduğu gibi. Selda yarışmayı seviyor. Dizilerde de oynamış olan Selda şimdi siyaset yapmak için yarışıyor, siyaset de bir oyuna döndüğüne göre!

Batman’ın kitabı yazılırsa Arif yazar

Batman deyince aklıma üç şey gelir: petrol, Hasankeyf ve Arif Arslan! Arif Arslan gazetecilik yapmanın en zor olduğu bölgede, yıllardır alnının akıyla gazetecilik yapar ve her yıl gerek haberleri, gerek yayınladığı Batman Çağdaş Gazetesi’yle ödüllerini üst üste yığar! Yolum ne zaman Batman’dan geçse, sahip çıkar. Sadece meslektaş değil, bir dost. ‘Yüz Yüze Batman’ adını verdiği son kitabı yeni çıktı ama ikinci baskıyı yapmak üzere. Gündem izin verip de sizinle hemen paylaşamadım. Arif Arslan, Batman’ı Batmanlılar ile anlatıyor. Bunun için yüzden fazla görmüş geçirmiş Batmanlı ile konuşmuş, acı tatlı anılarını derlemiş. Bir anlamda canlı tarih çalışması denilebilir yaptığına, çünkü özellikle yaşı 70’in üzerinde olanları seçmiş. Atıf Yılmaz’ın Batman’da Belgin Doruk ve Fikret Hakan’la çektiği Toprağın Kanı fiminden tutun da Ezidiler’i anlatan Mehdi Zana’ya kimler yok ki. Ne suikastler, karanlıkta kalan cinayetler, sürgünler... ‘Yüz Yüze Batman’ uzun yıllar bölgede yaptığımız yanlışları da yüzümüze vurup niye bu günlere geldiğimizi gösteriyor. Tek üzüntüm, eldeki olanaklarla kitabın basıldığı kağıt yüzünden fotoğrafların değerini bulamaması. Bir el veren olsa da kağıdın hamuru düzelse. Yolun açık olsun, yüreğine sağlık diyelim!

AKP’nin seçim bildirgesi


Ciddi ciddi izlemek için ekran karşısındayım. Salonda heyecan dorukta. Başbakan ve eşi Mehter Marşı eşliğinde geliyor. Kırmızı karanfiller filan. Sonra geniş bir coğrafya turu ve malum kefenimizi giydik edebiyatı! Seçime mi gidiyoruz, IŞİD’le savaşa mı? Ne kefeni, ölümler mi olacak, niye kefen giyiliyor, niye Cumhuriyet Türkiyesi’nde mehter marşları çalınıyor? Başkanlıkmış. Sizin sisteminiz olsa olsa padişahlık olur. Dayanamadım kapattım. Dışarı çıktım. İstanbul’da bahar havası, kimsenin seçim beyannamesi filan umrunda değil Allah’tan! Kulağında son model cep telefonu, parasız da olsa kolunda manitası bu gençlerle, sıkıntıdan inim inim inleyen dar gelirliye kefen giymek değil, tabuta girsen biraz zor çıkarırsın değiştirecek oyu!

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder