Yazgülü Aldoğan Yurtta Savaş, Sınırda Savaş!
HABERİ PAYLAŞ

Yurtta Savaş, Sınırda Savaş!

Haberin Devamı

Düğmeye basıldı; içeride operasyon, dışarıda operasyon. Binlerle adlandırılan polisler yüzlerce evi bastı, bütün gece süren operasyonlarda, dikkat dikkat: 6 silah ele geçirildi! Nasıl terörist bunlar, silahsız terörist mi? Bir tek yerde silahlı müdahale gerekti. Bir kişi çatışma sonucu öldürüldü. Canlı bomba olduğu iddia ediliyor. Ama eski zamanlardaki yargısız infaz örneği aklımıza geliyor.

Gözaltına alınanlardan kimi neredeyse zincirlenip götürülürken IŞİD zanlısı olanların önüne bir kırmızı halı serilmediği kalmış, o da dikkatimizi çekmedi değil. Sosyal medya çalkalanıyor. Ya dışarıda? Sabaha kadar süren uçuşlarda IŞİD mevzileri bombalandı. Sosyal medyada 35 kişinin öldüğü belirtiliyor ama resmi açıklama yok.

Sorular, sorular geliyor akla: İkisi de gerekliydi, niye bu kadar beklendi, niye bu kadar geç kalındı? Suruç’taki katliam, polislere yönelik suikastler ve askerlerimize yönelik saldırı olması mı? IŞİD’in Türkiye’nin pek çok ilinde hücre evleri olduğu, yurt dışından örgüte katılmak üzere gelen insan trafiğinin neredeyse bayram trafiği gibi gözönünde ve otobüslerle yapıldığı yazılıp çizildi. Tık yoktu! PKK’nın silah milah bırakmadığı, yol kestiği, kimlik kontrolü yaptığı, şantiye bastığı, araç yaktığı, TIR gaspettiği aylardır biliniyordu. Tık yoktu! Demek ki bıçak kemiğe dayandı da diyebiliriz.


Bayram namazında ‘cihat’ çağrısında bulunan IŞiD’çi Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayuncuk gözaltına alınırken, kendiamirlerini bile kolunu kıvırıp gözaltına alan polisin ona gösterdiği hoşgörü şaşırttı.

Asker ille de ölmeli mi?

Bu söyleyeceklerimin Etyen Mahçupyan’ın Ermeni kökeniyle hiç mi hiç ilgisi yok. Kimseyi dininden, kökeninden ötürü ayrıştırmadığımı bilirsiniz. Mahçupyan’ın 2. Cumhuriyetçi, neo-liberal, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı ve TSK düşmanı görüşlerine karşıyım o kadar. Özellikle AKP kurulduktan sonra o ve onun gibi kendilerine “aydın” titri edinmiş bir grup, AKP’yi sonuna kadar destekledi. Hadi başta anlamadılar, sonra nasıl görmediler, referandumda bile “yetmez ama evet!” diyerek yargının cemaate teslim edilmesine hizmet ettiler? 1976 ya da 1977’ydi galiba, terörün azgın dönemleri... Portekiz’e kalabalık gazeteci grubuyla bir kültür gezisine davetliydik ve Mahçupyan, Hasan Cemal filan da vardı. Yemekte aldığım, bir binbaşının şehit olması haberine çok üzülmüştüm. Mahçupyan’ın “Asker değil mi ölecek tabii. İşi bu!” deyişini, omuz silkişini hiç unutmadım. Daha sonra bunun benzerlerini, o danışmanlık yaptıklarından, “fıtrat” açıklamasıyla çok duyduk! Bu anım sosyal medyadan alınıp haber yapılınca doğrusunu yazmak gerekti.

Bir an önce yeni hükümet!


Savaş çıkacak noktaya gelmeden neden önlem alınmadı diye sormadan edemiyoruz! Ve tüm bunlar olurken ülkede hükümet yok! 7 Haziran’da seçim yapıldı. Bugün 24 Temmuz. Neredeyse iki ay geçmiş, bu kadar önemli ve sorunlu bir dönemde Türkiye’yi halen, bir kısmı milletvekili bile olmayan, bir kısmı tamamen seçim için görevlendirilmiş geçici bakanlardan (bürokratlardan) oluşan bir “TOPAL ÖRDEK” hükümeti yönetiyor! Siyasi sorumluluğu bile yok bazılarının. Nasıl olabilir bu? Koalisyon kurabilecek bir çoğunluk ve güya irade var ama sündüre sündüre oyalayıp duruyorlar! Bir an önce kurulmalı o koalisyon! Bu koşullarda seçime meçime gidilmez! Bu koşullarda sağlıklı seçim de yapılamaz. Ne mevcut hükümetle, ne de seçime kadar kurulacak bir azınlık AKP hükümetiyle, ülkenin geleceğine şekil verecek o kadar önemli kararlar alınamaz, yürütülemez!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder