Kültür - Sanat ​Uyumsuz bir gazeteci ve terk edilen bir aşık: Salih’in Bir Anda Biten Hikayesi
Paylaş
​Uyumsuz bir gazeteci ve terk edilen bir aşık: Salih’in Bir Anda Biten Hikayesi

​Uyumsuz bir gazeteci ve terk edilen bir aşığın hikayesi olan bu kitap, farklı bir perspektif ve kurguyla okuyucusunun ona sarılmasını bekliyor...

Bir şeylerin değişeceğine inanın. Pes etmeyin. Tek tipleşmekten ve tek tipleştirilmekten korkun. Okumaktan ve yazmaktan sıkılmayın.

Ve en önemlisi ruhunuzun daraldığı anda kitaplara sarılın. Bunları zaten yapıyor ve benzer dertlerle ruhunuz meşgul oluyorsa bu kitabı hemen okumaya başlamanız için artık bazı nedenleriniz var.

Uyumsuz bir gazeteci ve terk edilen bir aşığın hikayesi olan bu kitap, farklı bir perspektif ve kurguyla siz kıymetli okuyucusunun ona sarılmasını bekliyor.

KİTAP ÖZETİ


Salih bir gün çalıştığı gazeteye yazılarını teslim etmeye gider. Yazısını teslim edip Volvo’suyla eve dönerken mesaj gelir telefonuna. Araba sürerken telefona bakmak gibi bir alışkanlığı olmamasına rağmen o an telefona bakar ve karısının onu terk ettiği mesajını okur. Mina gitmiştir. İlk başlarda inanmaz ve bu hali eve varıncaya kadar devam eder. Tabi bu sırada aklı terk edilme şekli olan kısa mesaja gider ve neden mesaj atarak gittiğini düşünür. Eve gidip onu bulmayı ya da terk edildiğini gösteren bir mektup bulmayı ister. Eve gelir, her yere bakar ama ne karısı vardır ne de terk edildiğini ona bağıran mektup. Ev bomboştur. Böylece gün boyu karısından bir mektup, not arar evde ve en sonunda yorgun düşer, kendisini koltuğa bırakır, uykuya dalar.



Salih ertesi sabah uyandığında kendisini eve kapatır ve karısını beklemeye ya da ondan bir mektup beklemeye karar verir. Böylece yirmi gün boyunca güneş yüzü görmez, çünkü sadece kapıyı kilitlemez pencereleri kapatır, perdeyi ve tülleri çeker. Tek hareket alanı artık oturduğu, kendini hapsettiği, mağarası haline getirdiği oturma odası, salon ve mutfak, tuvalettir. Böylece yirmi gün bir haber bekler. Ancak ne karısı gelir ne de ondan bir mektup.

Salih bir gün karının elbiselerini dışarı atmak ister. Kapıyı açar açmaz güneş tüm vücudunu yakar, kızartır. Çünkü vücut artık karanlığa alışmıştır, özellikle de gözleri. Böylece, kedisini kapatmasından on gün sonra sadece karısının değil, ondan bir mektubun, haberin dahi gelmeyeceğini düşünür artık ve yavaş yavaş terk edildiğini kabullenmeye başlar. Üstüne üstük güneşe çıkamıyordur artık. Ve o an karar verir yeniden dışarı çıkmaya, özgür olmaya, insanlar arasında olmaya. Fakat nasıl yapacağını bilemez. Saatlerce çözüm yolu düşündükten sonra interneti açar, ilk defa. Orada güneşe karşı alerjisi olduğuna dair bir şeyler okur ve bir karar alır, onu uygular.



Artık her gün gün doğmadan ve batmadan önce pencereleri açar, güneş doğduktan birkaç dakika sonra kapatır. Vücudu dış havaya yeniden uyum sağlayana kadar bunu her şafak vakti ve akşam güneş batmasına yakın uygular. On sekiz gün sonra ilk defa dış dünya ile gerçek anlamda ilişki kurar ve internete girip e-postalarına bakar. Gelen bir e-postada onun ve karısının evlilik gününü kutlanır. Salih bu süreç içinde günleri bile unuttuğundan o an kesin olarak anlar: Terk edilmiştir. Böylece artık evden kesinlikle çıkmaya karar verir. Yirminci gün evden çıkar ve bu sürede evde geçirdiği günlere dair aldığı bazı notları da yanına alarak Volvo’suna atlar, kafasında aldığı iki randevuya gider. İlki randevusu yazar arkadaşınadır. Ona her şeyi anlatır ve hikayesini yamasını söyler. Böylece ikisi beraber Salih’in hikayesini yazar. Yazardan sonra gideceği ikinci yere gider ve ortadan kaybolur. Bu ikinci yer, karısı ile ilk buluştukları bir meydandır. Orada onu bekler, ama kadın gelemez.

Salih’in gidişinden yıllar sonra yazar Mina’yı görür. Yanında bir çocuk vardır. Takip eder, araştırır. Kadın yeniden evlenmiştir. Salih’se kayıptır.

Salih’in kendisini ev kapatması ile artık okur olarak Salih’in karısı ile nasıl tanıştıklarına, neden karısının onu terk ettiğine şahit olurken bir gazetecinin mesleği ile ahlakı arasında nasıl meslek icra ettiğine, hükümet ve medya ilişkisine, hükümet-özgürlük-kanunlar ilişkisine de bakarız. Çünkü Salih kendisini eve kapatmadan önce hükümet bir yasa çıkarmıştır ve bu yasaya göre herkes mesleğine göre araçlara binecektir. Kısacası insanlar tek tipleştiriliyordur. Bu yasa ile özgürlüklerin nasıl kısıtlandığı, medyanın bu yasada hükümetle nasıl kol kola olduğu da okur olarak gözlerimizde canlanır.

KİTAP HAKKINDA


Salih her zaman yaptığı gibi o gün de çalıştığı gazeteye köşe yazısını teslim etmeye gider. Yazısını teslim edip Volvo’suyla eve dönerken bir mesaj gelir telefonuna. Araba sürerken telefona bakmak gibi bir alışkanlığı olmamasına rağmen o an telefona bakar ve karısının onu terk ettiği mesajını okur.

'Kusura bakma Salih seni terk ediyorum. Evden gidiyorum. Beni arama sakın. Sana karşı artık bir şey hissetmiyorum, bunun için kendimi zorlayamam, hem başkasına aşık oldum, lütfen hayatına devam et, üzülme!'

Mina gitmiştir. İşte Salih’in hikayesi bu mesajla, terk edilme şekli olan kısa mesajla başlar.
İlk başlarda inanmaz ve bu hali eve varıncaya kadar devam eder. Tabi bu sırada aklı terk edilme şekli olan kısa mesaja gider ve karısının neden mesaj atarak gittiğini düşünür. Eve gidip onu bulmayı ya da terk edildiğini gösteren bir mektup bulmayı ister. Eve gelir, her yere bakar ama ne karısı vardır ne de terk edildiğini ona bağıran mektup. Ev bomboştur. Böylece gün boyu karısından bir mektup, not arar evde ve en sonunda yorgun düşer, kendisini koltuğa bırakır, uykuya dalar.

Salih ertesi sabah uyandığında kendisini eve kapatır ve karısını beklemeye ya da ondan bir mektubun gelmesini beklemeye karar verir. Salih’in kendisini ev kapatması ile artık okur olarak Salih’in karısı ile nasıl tanıştıklarına, neden karısının onu terk ettiğine, sonrasında neler olduğuna tanık olurken Salih’in eşine ve işine olan sevgisine de tanık olacaktır.

Haberin Devamı