Giriş
Başbakanlık’taki plana göre Suriyeliler vatandaş yapılacak, aynı zamanda yapılmayacak!
Mühendis, doktor, eli iş tutan teknik elemanlar ve kimsesiz çocuklara vatandaşlık uygun görülürse verilecek.
Zaten bu durumda olanlara vatandaşlık veriliyordu. Şimdi yapılan birkaç mevzuat rötuşuyla prosedürü kolaylaştırmak.
Küçük kıyamet ise Erdoğan, 3 milyon Suriyeliye kayıtsız şartsız, suçlusuyla cihatçısıyla vatandaşlık verileceği anlamına gelen sözler sarf edince kopuyor.
Böylece bürokrasinin suhuletle halledeceği sorun halk içinde huzursuzluk konusu haline getiriliyor.
İktidar karşı tepkinin sert geleceğini mutlaka hesap ediyor. Ama belli ki sert iklimin her zamanki gibi kendi seçmen saflarını birarada tutacağını umuyor.
14 yıllık alışkanlıkla ulusal meseleyi iç çatışma konusu haline getirmek artık garipsenmiyor.
14 yıldır olduğu gibi yine iktidar hırsı, iç barışı koruma yükümlülüğüne baskın geliyor.
14 yılda bu pervasızlıkla Ortadoğu cehennemine düştük.
Aslında 14 yıldır başka bir yönetim becerisi de görmedik. Ne yazık ki aynı yönetim numarası hep tuttu.
Ama bu kez tutmayacak ve geri adım atacaklar. Çünkü AKP tabanı da son yapılanlara kızgın.
Öyle yanlış yapılıyor ki...
- Erdoğan’ın sözleriyle 3 milyon Suriyelinin tamamında beklenti oluştu.
- Bu aşamadan sonra ‘mühendisi gel, vasıfsızı kal’ şeklinde sözler duyan Suriyeli fukara olsanız ayrımcılığa uğramış hissedip öfkelenmez misiniz?
- İş kavgaya dökülünce müstakbel vatandaşlarımız ile kendilerine karşı çıktığını gördüğü toplum kesimi arasında gerilim şimdiden hazır.
- Hükümet “Herkes vatandaşlığa alınmaz” şeklinde açıklamalarla Erdoğan’ı düzeltiyor gibi. Çelişkiler iktidarın ya ne yaptığının yine farkında olmadığını ya da yine bir şey gizlediğinin işareti.
Evet, Suriyelilerle ilgili bir mevzuat gerekli ama işin görülüş şekli yine güven vermiyor. Sorun çözülmek bir yana daha da derinleştiriliyor.
Monşer olmak şart
Siyasetçiler ve diplomatlar yapacakları işi özenli dille anlatır.
Çünkü tarihte hesapsız politik ifadeler savaşlara ve milyonlarca cana mal oldu. İnsanlık deneyimleri biriktirdi. Monşer diye alay edilenlerin nazik dili ihtiyaçtan gelişti.
Binlerce yıllık dünya deneyimi kenara itip “Ben mahallemde böyle gördüm, halk dilini konuşurum” diyemezsiniz.
Gerilen toplum, siyaset biliminin defalarca test ettiği üzere ırkçılığa varan orantısız savunma refleksleri verir. Yazık ki yaşadığımız bu. İnsanlık birikimine biraz saygı.
