2004 yılında Denizli'de, grup üyeleri henüz birer lise öğrencisiyken kurulan Vera’nın ikinci albümü ‘Bir Yangın Var’ bugünlerde çok konuşuluyor. Vokalde Arel Koray Nalbant, Bateride Canberk Karademir ve bas gitarda Dünyacan Yılmaz var 2004 yılında Denizli'de, grup üyeleri henüz birer lise öğrencisiyken kurulan Vera’nın ikinci albümü ‘Bir Yangın Var’ bugünlerde çok konuşuluyor. Vokalde Arel Koray Nalbant, Bateride Canberk Karademir ve bas gitarda Dünyacan Yılmaz var. İlk klip de ‘Güzel Bir Kadın’a geldi. İkinci klip, Aylin Aslım ile düet yaptıkları ‘Elveda’ için çekilecek. Şarkılarında aşkı, hayal kırıklığını, kaosu ve bütün bunların getirdiği karmaşadan kaçıp sığınabilecekleri huzurlu yerin arayışını anlatan Vera, rock müziğe yeni bir soluk getiren gruplar arasında yer alıyor. Ben sordum, onlar yanıtladı. Arel: Öyle bir tehdit yoktu tabii, en başından beri müzikle uğraşmamızı destekledi ailelerimiz. Ama yıllarca bunu hobi olarak gördüklerini, ‘’Ağır dersler arasında sosyalleşsin çocuk, kafası rahatlasın’’ diye düşündüklerini de belirtmek lazım :) Denizli’de o dönem algı böyleydi ailelerde; çocuklar müzik derslerine, basket kurslarına her zaman yollanırdı, ama ‘kafa rahatlatma’ aracı olarak. Canberk: ‘‘Biz profesyonel olarak müzikle uğraşacağız’’ diye inat edecek bir algı da yoktu bizde, 15 yaşındaydık yani… Dünyacan: Mutlaka vardır öyle endüstri kuralları, zaman içinde dinlediğimiz şarkılarla olsun, ticari başarı yakalayan düzenlemeleri gözlemlememizle olsun, mutlaka etkilenmişizdir. Ama kimse de bize tarzımızı nereye doğru değiştirmemiz gerektiği konusunda baskı yapmadı; birbirimize ‘‘Bu şarkıyı böyle düzenlersek daha çok tutar’’ dediğimizi bile hatırlamıyorum. Canberk: 12 yıldır çalıyoruz, elbette bir değişim yaşadık. Ancak Dünyacan’ın da dediği gibi ‘‘Bu zorunlulukları karşılayacağız’’ mottosuyla olmadı hiçbir şey, doğal akışında gelişti. O yüzden bize ekstra bir şey hissettirdiğini söyleyemem.Arel: Ben bir ara ‘catchy’ nakarat yazmaya kafayı takmıştım mesela (gülüyor). Zaman içinde bu bende bir güdü olarak kaldı, pek de kötü hissetmiyorum bu konuda. Arel: Öyle oldu herhalde (kahkaha). Yeni albümümüzde onlarla çalışmayı çok istiyorduk, bir hevesle önceki plak şirketimiz Babajim Records’tan bizi tanıştırmalarını rica ettik. Sonra tanıştık, birkaç aylık hazırlık ve iletişim aşamasının ardından da başladık düzenlemelere. Dünyacan: Vera için bu sorunun yanıtı Canberk ve Dünyacan (gülüyor). Canberk: Arel’in akustik gitarla yazdığı şarkıları grup olarak ele alıyoruz. Düzenlemeler mutlaka değişiyor, buna bağlı olarak melodiler hatta bazen sözler de değişiyor. Gruptaki her enstrümanın şarkıya kattığı farklı bir duygu durumu oluyor elbette, işin sonunda o şarkı bir ‘akustik gitar şarkısı’ndan grup müziğine evrilmiş oluyor. Arel: Güzel bir kadın (gülüyor) Arel: Öncelikle teşekkür ederim. ‘Bir Yangın Var’daki şarkılar çok kısa bir süre zarfında yazıldı ve bitti, ve birkaç şarkı haricinde hepsi de aynı olay örgüsü etrafında dönüyor, bir konsept söz konusu yani. Ziyan Bey ve Sükut Hanım albümde anlatılan hikayenin başlangıcıydı, Kent Hikayesi de son paragraf oldu. O iki şarkının nakarat melodisinin aynı olması bu sebepten hoşumuza gitmişti. Arel: Rock müzikte içtenliğin en önemli bileşenlerden biri olduğunu düşünüyorum, sırf daha sert sözler yazalım diye kendimizi zorlasaydık bu içtenliği kaybederdik. Albümde anlatılan, kurgulamadığımız bir mevzu var; yer yer kırılganlaşıyor, yer yer uyuşuyor, bazen de sert çıkıyor… Dünyacan: Nerede farklılaştığımızı dinleyicilerimiz daha iyi tahlil ederler. Biz kendimizi konumlandırmadan şarkıları en iyi şekilde yazmak, kaydetmek ve sahnelemek gayretindeyiz. Sağlıklı dozda evrensel, sağlıklı dozda buralı rock yapıyoruz işte (gülüyor). Canberk: Vera şarkıları her zaman içten oldu, kurguya ve makyaja pek mahal vermedik bugüne kadar. Bu gerçekliğin bir fark ortaya koyduğunu söyleyebilirim sadece. Canberk: DMC müziğimize en ufak bir müdahalede bulunmadı, hattâ sevgili Samsun Demir’den ‘‘Siz başkası gibi müzik yapmaya kalkarsanız olmaz, o zaman ‘siz’ olmazsınız’’ gibi bir yorum aldık. Bizi bir mühendislik ürününe çevirmeye kalkmamaları, üstelik buna olumsuz yaklaşmaları çok mutlu etti açıkçası… Dünyacan: Babajim Records profesyonel müzik kariyerimizi başlatan şirket, onlara elbette her zaman müteşekkir olacağız. DMC’de olmanın pek çok avantajı var elbet, ama en hoşuma giden şey oldukça hızlı ve nokta atışı hareket edilmesi. Müzik piyasası Türkiye’de çok yavaş ilerliyor, can sıkabiliyor biraz… Canberk: Bizi izleyenlerin memnun kaldıklarını düşünüyorum, öyle duyuyoruz konser sonrasında (gülüyor). Olumsuz tepki de duyuyoruz elbet ama sahneye önem veren, varsa bir yanlışımız bir sonraki konserde toparlamak için epey çalışan insanlarız. İşi layıkıyla yapmak mühim. Dünyacan: Sahnede bir şeyler ters gittiğinde onu konser sonrası sıcağı sıcağına kuliste konuşmanın pek yapıcı olmadığını öğrendik bir şekilde. O yüzden, hayır, kavgayla bitmiyor konserler (gülüyor). Dünyacan: Yok, otel çalışanlarına saygılıyız (gülüyor). Canberk: Eskiyle karşılaştıramam tabii, ama sağolsunlar bir ilgi olduğu doğrudur :) Arel: Kişisel gelişim alanına pek inandığım söylenemez, motivasyon CD’leri pek olası değil sanki o yüzden! Ama katıldığımız bir radyo programında radyocu arkadaşımız Tolga Pozam da bundan bahsetmişti, neden olmasın diyeyim (gülüyor). Arel: Leyla’nın Sükut günleri!