Gündem 'Vücudumuz damla damla döküldü'

'Vücudumuz damla damla döküldü'

Paylaş
'Vücudumuz damla damla döküldü'

19 Aralık 2000'de 'Hayata Dönüş Operasyonu'nda 39 görevli askerin orantısız güç kullanarak 12 tutuklunun ölümüne neden oldukları iddiasıyla yargılanmalarına başlandı

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 27 tutuksuz sanık ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada mahkeme başkanının iddianameyi okumasıyla devam etti.

Avukat Gülizar Tuncel, müvekkili Hacer Arıkan'ın sağlık durumunun iyi olmadığını bu nedenle ilk olarak Hacer Arıkan'ın ifadesinin alınmasını talep etti. Mahkeme heyetinin bu talebi kabul etmesinin ardından Hacer Arıkan'ın ifadesi alındı.

Duruşmada şikayetçi sıfatıyla ifade veren Hacer Arıkan, operasyon olduğu dönemde Bayrampaşa Cezaevi C1 koğuşunda tutuklu olduğunu belirterek, "Bizim bulunduğumuz koğuşta herhangi bir isyan yoktu.

Benimle birlikte yine tutuklu olan ağabeyim Erol Arıkan ile görüştükten sonra kendi koğuşuma gittim. Koğuşumda uyudum ve gece operasyon sesiyle uyandım. Kıyafetlerimi giyerken silah sesleri duydum.

Bayan gardiyanlar ise uyandığımızda yerlerinde yoktu, Ramazan ayı dolayısıyla sahur olduğu için de yerlerinde bulunmamış olabilirler. Silah sesleri olduğunda askerler bizim koğuşun önüne barikat kurmuştu koğuştan çıkmak mümkün değildi." dedi.

"TAVANDAKİ DELİKLERDEN BOMBALAR ATILDI"

Bir süre sonra tavanda delikler açıldı diyen Arıkan, "Tahminime göre bu deliklerin yerleri 2 ay önceden delinmişti. Çünkü bir gün üst ranzamda kitap okurken başıma taş düştü. Nedeni sorduğumda tamir yapıldığı söylendi ancak operasyon sırasında o deliklerden bizi yakan maddeler ve bombalar atıldı.

Askerlerin kafasında gaz maskesi vardı bu nedenle askerlerin yüzlerini görmedim. Biz kendi sağlığımızı ve can güvenliğimizi korumak için bize atılan bombaları havalandırmaya ve camdan dışarı attık. Savunmasızdık. Atılan şeylerden yataklar tutuştu kendi imkanlarımızla söndürdük." diye konuştu.

"ARKADAŞLARIM 'YANIYORUZ' DİYE BAĞIRIYORDU"

Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide gidip geldiklerini söyleyen Arıkan, "Operasyon sırasında nefes alamaz duruma geldik. Koğuşta 27 bayan arkadaştık. Ben koğuşun en arkasındaydım. Önceden açılan deliklerden bir hortum sarkıtıldı ve içeri bir madde salındı.

O sırada bir alev topu atıldı. Yataklar yanmaya başladı. Arkadaşlarım 'Yanıyoruz' diye bağırıyordu. Kaçışırken yumuşak bir şeye bastım. Daha sonradan öğrendim ki üzerine bastığım ölen arkadaşımız Gülsen Tuzcu'ymuş." seklinde konuştu.

"ÖLÜMÜ BEKLERKEN ARKADAŞIM KURTARDI"

Atılan maddelerden dolayı koğuş arkadaşları Gülseren ve Şennur'un derilerinin döküldüğünü anlatan Arıkan, "Onları söndürmek için bir şey ararken kalçama bir madde geldi ve yere düştüm ve bir daha da kalkamadım.

Ben ölümü beklerken bir arkadaşım tarafından kurtarıldım direkt olarak hastaneye götürülmedim. Askerlerin gazino diye adlandırıldığı yere sürüklendim. Önce isim tespiti yapıldıktan sonra durum ağır olduğu için önce cezaevi hastanesine sonra Haseki Hastanesi'ne oradan da Cerrahpaşa'ya götürüldüm.

3 ay Cerrahpaşa'da kaldım. Ayağa kalkamıyordum ama ayağım yatağa zincirle bağlıydı. Aynı zamanda mahkememde devam ediyordu. Mahkemeye çıkıp tahliye talebinde bulunmak için tedavimi yarıda kestim ve cezaevi hastanesine , oradan da Bakırköy Kadın ve tutukevine döndüm" dedi.

"BENİ YAKAN MADDENİN NE OLDUĞUNU BİLMEK İSTİYORUM"

Arıkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Sağlık sorunlarım nedeniyle Adli Tıp Kurumu'nun vermiş olduğu cezaevinde kalamaz raporu ile yargılandığım davadan tahliye edildim.

Ben beni yakan maddenin ne olduğunu bilmek istiyorum. Bize atılan madde tepeden atıldı. Benim ve arkadaşlarımın kıyafetleri yanmadı. Sadece vücudumuz yandı. Vücudumuz damla damla döküldü. Bir yıl içinde 8 ameliyat geçirdim ondan öncekileri sayısını bilmiyorum.

Bacaklarımdan alınan derilerle kafam ve vücudumdaki yanıklar düzeltildi. Bir yıl önceye kadar burnum yoktu. Omzumdan alınan parçalarla bana burun yapıldı. Bu operasyona kim katıldıysa herkesten şikayetçiyim"

Serpil KIRKESER/İstanbul (DHA)

2