Gündem Vuslat Doğan Sabancı’dan İslamofobi uyarısı

Vuslat Doğan Sabancı’dan İslamofobi uyarısı

Paylaş
Vuslat Doğan Sabancı’dan İslamofobi uyarısı

Dünyanın en saygın üniversitelerinden Columbia’nın “Dünya Liderleri Forumu” kapsamında konuşan Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, rektör Lee Bollinger ve Low Memorial Kütüphanesi’nin büyük salonunda toplanan dinleyicilerin sorularını yanıtladı

1996’da Columbia Üniversitesi’nden mezun olmuş bir yayıncı olarak o dönemden bugüne hızlanan küreseleşmenin ve dijital dönüşümün etkilerini anlatan Vuslat Doğan Sabancı, “Küreselleşme son 20 yıldır bizi büyük mutlu bir aile yapmadı. Onun yerine birbirine hasım köyler oluşturduk” dedi.

VUSLAT DOĞAN SABANCI'NIN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI


Vuslat Doğan Sabancı, “İslam Üzerine Samimi Bir Sohbet: Medyanın Hayati Rolü” başlıklı konuşmasında özetle şunları söyledi:

KENDİ KÖYLERİMİZE ÇEKİLDİK

Küreselleşme küresel sorunlar ve tehditler doğurdu. Birbirimize yaklaştık ama farklılıklarımızı nasıl ele alacağımızı bilmiyoruz. Kültür şokuyla birlikte yaşadığımız sorunların muazzam büyüklüğü hepimizi korkuttu; kabuklarımıza, kendi köylerimize çekildik.

Dijital medya da kutuplaşmaya yardım etti. Gerçekten de haber demokratikleşti, ama aynı zamanda kutuplaşma arttı. İnternetle birlikte diyaloğumuzun gelişeceğini sandık. Öyle olmadı.

Columbia Journalism Review’un bir araştırmasına göre geleneksel medyanın düşüşü kutuplaşmaya yol açıyor. Yeni medya bize, hakiki bir sohbet geliştirmek için gerekli araçları henüz sağlamış değil.



DEAŞ MÜSLÜMANLARI DA ÖLDÜRÜYOR

DEAŞ gibi terör örgütleri dijital medyayı propaganda yapmak ve üye toplamak için kullanmaya başladı. Teröristler sadece Batı’yı hedef almadı. DEAŞ Müslümanları öldürüyor. Türkiye’de bir yıl içinde beş büyük terör saldırısı yaşadık.

Müslümanları da, Müslüman olmayanları da hedef alan bu tehdidi birlikte çalışarak alt edebiliriz. Toplumsal ayrışma ve kutuplaşma bu yüzden dünya barışı için son derece tehlikeli.

Dünyayı ikiye veya üçe bölüp aralarına duvarlar inşa ederek kendi sınırlarımız içinde güvende yaşayabileceğimize inanmak saçma. Kaderlerimiz her geçen gün daha da fazla birbirine bağlı hale geliyor. Barış içinde yaşamanın yolu iyi iletişimden geçiyor. Hakiki bir sohbetin en gürültülü sloganlardan daha önemli olduğunu düşünüyorum.

SAMİMİ SOHBET GEREKİYOR

Daha samimi bir sohbet, söylediklerine katılmasak bile karşı tarafı dinlemeye istekliysek mümkün olur. Diyalog, birlikte evrilmeye niyetlendiğimizde başlar. Böylece bizi ayıran sınırları yavaşça silmeye başlarız.

Önce anlamak niyetiyle dinlemek, sonra yukarıdan bakmadan göz göze konuşmak, merhametle yaklaşmak ve fikirlerini özgürce söyleme cesaretini göstermek, hakiki bir sohbetin olmazsa olmazıdır. Duygu ve düşüncelerin farklılığı kendi içimizde doğal olduğu gibi, toplumda da doğaldır.

İslamofobi gibi korkular yaratan yanlış anlamaları düzeltmek için birbirimizi anlayacağımız samimi sohbetlere ihtiyacımız var. İslamofobi cehaleti beslemekle kalmıyor, aynı zamanda ötekine karşı nefret yaratıyor. Bu kısırdöngüyü kırmalıyız.



MÜSLÜMANLARIN SORUMLULUĞU

Müslüman bir kadın olarak Müslümanların da bu süreçte sorumluluk taşıdığının elbette farkındayım. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ağustos 2015’te yayınladığı bir akademik araştırma, İslam’ın adını kullanan terör örgütlerinin Batı aleminde İslamofobik korkular yarattığını vurgulamıştı. Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu da Müslümanların tarihsel kültürleriyle yüzleşmesi gerektiğini söylemişti. Prof. Bardakoğlu, Hz. Muhammed’in “bir gün gelecek bir kadın Yemen’den Şam’a tek başına seyahat edebilecek” hadisini hatırlatmıştı. Kadınlara tek başına seyahat yasağı geçmişin pratiğidir ve bu hadis İslam’ın bu konudaki gerçek hedefine işaret eder.

Müslüman aleminde daha iyi toplumları nasıl inşa edeceğimize dair fikirlerin tartışılacağı, cesur ve uygar sohbetlerin yeşereceği platformlar olmaması beni şaşırtıyor. Özellikle geleneksel medyanın daha samimi sohbetler için bu tür platformlar yaratmada hayati bir rol ve sorumluluğu olduğuna inanıyorum.

Farklı fikirler duyabilmeliyiz. Mesela El Kaide ve DEAŞ’ın diğer tüm kurbanlarından daha çok Müslüman öldürdüğünü ortaya koyan analizi keşke New York Times okurları da görmüş olsaydı.

HER FİKRE YER VERİYORUZ

Hürriyet Türkiye’nin çok partili hayata geçişinden iki yıl sonra kuruldu. Yani neredeyse Türk demokrasisiyle aynı yaştayız. Türkiye demokrasisinin yolculuğundaki iniş çıkışlara şahitlik ettik. Gazete olarak kör noktalarımızı bulup onlardan kurtulmaya çalıştık. Duyulmamış sesleri dinlemeye çalışıyoruz. Birbirine muhalif, karşıt fikirlere beraber yer veriyor ve daha samimi, daha yapıcı bir sohbet gerçekleşmesini sağlamaya çalışıyoruz.

Bu pozisyon kolay bir pozisyon değil. Çünkü kutuplaşma sizi zorla içine çekmeye çalışıyor, sadece tek bir tarafın sesi olmaya zorluyor. Taraf tutmak kolay, ancak biz buna karşı direniyor, her tarafı dinleyen, farklı görüşleri yansıtan, yapıcı, çözüm üreten, sonuçlar arayan basının önemli ve değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu pozisyonu tutmak da kolay değil, bir bedeli var elbette.

HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ

Düşünce ve ifade özgürlüğü en temel insan haklarındandır. Aydınlanma ve ilerlemenin olmazsa olmazıdır. Özgür bir basın demokrasinin belkemiğidir. Soru sorma özgürlüğüne hak ettiği değeri vermek zorundayız. Onu güçlü bir biçimde savunmalıyız. Birlikte yaşama kurallarını yeniden yazacaksak konuşma özgürlüğü kadar duyulma özgürlüğüne de değer vermeliyiz.

Bunu yaparken karşı tarafın sesinin de duyulduğundan, onun da korkmadan ve kabullenilerek kendisini ifade edebileceğinden emin olmalıyız. Daha samimi bir sohbetin kapılarını açma yolu budur. Hepimiz aynı gemideyiz ve gidecek başka bir yer yok.

Medya olarak ya nefret ve korkunun yahut akıl ve mantığın kanalı olabiliriz. Bunlardan hangisini seçeceğimizin, dünyada özgürlük, barış ve ahenk üstünde somut sonuçları olacak.