Giriş
Antalya Akdeniz Üniversitesi’nde akademisyen olan Deniz Baykal’ın kızını da FETÖ operasyonunda gözaltına almak istemişler ama Baykal, Adalet Bakanı’nı arayarak engel olmuş. Polisler, “Pardon, yanlışlık oldu” deyip operasyonu yarım bırakmışlar. Ya Baykal’ın kızı olmayan, babası Adalet Bakanı’na ulaşma şansı olmayanlar ne olacak?
Kantarın topuzuna dikkat!
Yıllarca Fethullah Cemaati’nin kumpaslarına karşı çıkmış biri olarak şimdi yapılan operasyonlarda kantarın topuzunun kaçmamasını istemek hakkımız. Özellikle ihbar mekanizmasını cesaretlendirmek çok tehlikeli.
Çünkü tam da FETÖ’cülerin kullanacağı bir metot! Kendilerinin FETÖ’cü olduğunu saklamak için ona buna paralel çamuru at. O insanlar temize çıkana kadar bütün hayatları yansın.
Bu operasyonlarda bir başka sakınca da, hazır ‘at izi it izine karışmışken’ arada sendikalıları, solcuları hatta Atatürkçüleri de temizleyelim, sesleri çıkamaz denmesi. İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan atılan sanatçılar örneği?
‘Kimsesiz halk’ ne yapsın
Oğlu Hava Harp Okulu öğrencisi bir baba yazıyor: “Yüzlerce öğrenci ailesi perişan. Cezaevinde görüş günüydü, basını çağırdık, kimse gelmedi, herkes korkuyor. Oğlumuz kamptaydı, kandırıp götürmüşler.
Silah atmamış, halka teslim olmuş, videoda görünüyor, ama tutukladılar.” Keza erlerin aileleri de yapayalnız. Koca koca siyasilerin TBMM kürsüsünde yaptıkları FETÖ savunmaları arşivde duruyor. Onlara dokunan yok, olan her zamanki gibi kimsesiz halka oluyor.
Artık hepimiz eşit yurttaş mıyız
AKP’nin 15. kuruluş yıldönümü toplantısına mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir şey eskisi gibi olamaz, ben de olamam, artık Türk milletinin tamamına karşı sorumluluğumuz vardır” derken hepimizi kucaklayacağını vaat etti.
Hadi bunun bugüne kadar yapılmamış olduğunu kabul ettiğini sineye çekelim. Başbakan Binali Yıldırım da göreve geldiğinden beri aynı birleştirici söylemi kullanıyor madem.
Yani biz laik ve Atatürkçü beyaz Türkler artık dışlanmış, ikinci sınıf yurttaş olmaktan kurtulduk, eşitlendik mi? Ya PKK’lı olmayan Kürtler?
Ya her küfür etmek gerektiğinde adları anılan Ermeniler, hain bilinen ama iş yapılan Yahudiler, artık çok az kalmış Rumlar? Türkiye, bu geniş yapısıyla bir mozaikti, “Ne mozaiği lan ?” çıkışı maziye gömülüp muhalifler, Aleviler ve azınlıklar kucaklanacak mı artık?
Devlette işe alınacak mı? İhalelerde iş verilecek mi? Basın toplantılarına muhalif gazeteciler çağrılacak mı? Liyakat esas alınacak mı? Dayak yemiş köpek hissiyatından kurtulacak mıyız, özetle?
Mercimeğin faydalarıyla güle güle Hocam!
Prof. Ayşe Baysal’ı sonsuzluğa uğurlarken anısını yaşatmak için akşama bir mercimek yemeği yapmayı düşünmedim değil. Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Ayşe Hoca, Anadolu kadını görünümü ve şivesiyle hayatımıza sağlıklı beslenmeyi sokan, günümüz beslenme uzmanlarının da duayenidir.
Seksenli yıllarda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin depoları mercimekle dolu.
Ofis Başkanı Ahmet Özgüneş tüketimi artırmak için Ayşe Hoca’yla işbirliği yapıyor. Medyada mercimeğin faziletlerini anlatan Ayşe Hoca, protein değerinden afrodizyak oluşuna kadar her konuya dikkat çekiyor, mercimekli yemek tarifleri veriyor.
Et alamayan yoksul halkın yemeği oluyor mercimek. Hele Hindistan’daki nüfus artışını da mercimeğin etkisine bağlayınca depolarda mercimek filan kalmıyor!
Ayşe Baysal’dan sağlıklı pişirmeden sağlıklı beslenmeye kadar çok şey öğrendik, “Her şeyi yiyin, dengeli olsun yeter ki” derdi, geleneksel mutfağa da bağlıydı. Nur içinde yatsın!
