Giriş
Ece Çiftçi. Önce kendine inanmış. Sonra başkalarını inandırmış. 14 yaşından beri hedef ve ideallerinin peşinden gitmiş. Önce kendini keşfetmiş. Sonra başka çocukların, gençlerin kendilerini keşfetmelerine yardımcı olmuş. Önce sosyal proje diye başlamış. Sonra işi haline getirmiş.
Öyle akıllı, öyle becerikli, öyle güzel bir kadın, bir o kadar da genç. 14 yaşında Toplum Gönüllüleri ile Şanlıurfa’ya çocuklarla çalışmaya gitmiş. Onların bir ideali, bir rol modeli olmadığını farketmiş. Kendi “sosyal ben”lerini keşfettirmek için yardımcı olmaya karar vermiş.
4 yıl sürekli çalışmışlar ve sonunda çocuklar uçmuş! 18 yaşında televizyonda “Bir Fikrim Var” yarışmasında birinci olmuş. İngiliz Konsolosluğu, sosyal projeler konusunda çalışması için İngiltere’ye göndermiş. İşi büyütmüş, 350 kişinin üye olduğu, 18-25 yaş arasındaki çoğunluğu genç kızlardan oluşan bir dernek kurmuş. Kesmemiş. Sosyal proje danışmanlığı yaptığı bir şirket! Amerika, Almanya ve Makedonya’da temsilcilikleri var. “Kaç çocuğun hayatına dokunmuşsundur” sorumu “16 bin” diye yanıtlıyor.
Bugün SosyalBen Akademi, SosyalBen Derneği ve SosyalBen Store (dükkan) olmak üzere üç kuruluşu var! Üstelik artık şirket derneğin etkinliklerini finanse edebiliyor. Son projesi, Nepal’den esinlendiği gönüllü turizmi. Bir yere tatile gidip belli bir saat aralığında da gönüllü çalışma yapıyorsunuz! Haksızlık etmeyelim. Bütün bu çalışmalarında mezun olduğu Bahçeşehir Üniversitesi ve kurucusu Enver Yücel’in çok büyük desteğini görmüş. İbrahim Betil’den çok şey öğrenmiş. Ne olursa olsun, bu kadar genç yaşta bu kadar şeyi örgütlemeyi, bu kadar büyük gruplara ulaşmayı başarmış olması şaşırtıyor insanı. Sevindiriyor, heyecanlandırıyor, bu ülkenin insanına güvenmek gerek diye umutlandırıyor!
Eğlenmesini biz de biliriz
Zor günleri insan sevdiği, güvendiği dostlarıyla birlikte atlatıyor. Bir süredir mesleği iletişim olan kadınlar bir araya gelip memleket meselelerini konuşuyor, bazen yiyip içip stres atıyor, düşman çatlatıyoruz! Kadın hak ve özgürlüklerini uzman arkadaşlarımızla tartıştığımız çalışma toplantıları da oluyor. Sonuncusunu Boğaz kenarında yaptık. Konu hep aynı yere geldi!
En az 12 kadın köşe yazarı, bir o kadar halkla ilişkilerci, Kavaklıdere’nin konuğu oldu. Tadım yaptık ama konumuz son gelişmelerdi, ne komplo teorileri dinledik, film olur!
Zaman zaman erkek köşe yazarlarını toplayıp ürünlerini tattıran Mey İçki CEO’su Galip Bey’in de kulaklarını çınlattık. Kavaklıdere’nin CEO’su Ali Başman aramıza katılmak yerine gencecik kızı Cevza Başman’ı göndermişti.
Grubu bir kez daha derleyip toplayan ise Banu Birkan’dı. Asıl ilginç olan ise... Bizim ‘kadın masası’ neyse de, diğer masalarda kadın kadına oturanların fazlalığı! 15 Temmuz’dan beri, meydanları, mekanları kadınlar dolduruyor. Eve barka girmiyorlar, hepimize bir haller oldu.
Of Of, Gençliğim Eyvah!
Kusura bakmasın ötekiler, en çok Deniz Kuvvetleri’ni severim. Balyoz’da da en çok onların canı yandığında, “Yahu denizcilerin darbe yaptığı nerede görülmüş” diye az bağırmamıştım! Zaten bu darbe girişiminde de en az FETÖ’cü onlardaydı.
Deniz Lisesi kapatıldığında da çok çok üzüldüm. Ve o lisenin geçen yıl hazırladığı video, tekrar dönüyor ortalıkta, öyle bir içleri yanmış ki.
Öğrencisi, komutanı, işçisiyle öyle içli, yaklaşan 30 Ağustos’a öyle yakışan bir video ki. Of, Of, Gençliğim eyvah!
