Cem Kerpiççiler Adliye koridorunda bir kırmızı terlik hikâyesi
HABERİ PAYLAŞ

Adliye koridorunda bir kırmızı terlik hikâyesi

1990'lı yıllardı. İstihbarat servisinde polis muhabirliği yaparken cenazeden, tecavüze, bombalı saldırıdan cinayete, gasptan yaralamalı trafik kazasında koşturup duruyordu. Bir sabah mezarlıkta cenaze takip ederken elindeki fotoğraf makinesini yere bırakıp gökyüzüne baktı. Kafasında uçuşanlara hakim olmaya çalışırken merkeze dönüşe geçtiğini anons etti.

Daha kaç kez tanımadığım insanların...

Şefine durumu nasıl izah edeceğini düşünüyordu bir yandan. Cenazeyi bırakıp aniden merkeze dönmüştü. Şefinin karşısına oturup bir şeyler söylemesine fırsat bırakmadan anlatmaya başladı: "Ağabey daha kaç kez tanımadığım insanların cenazesine katılıp yas tutacağım. Daha kaç kez cinayet mahallinde kan izlerine basıp insanların cinnet anlarında sakin kalarak ölenlerin fotoğraflarını bulmaya çalışacağım"

Muhalefet sözcüsünden daha değerli

Haberin Devamı

"Sen bir yemek ye yukarıda sonra da Bülent Ağabeyi'nin yanına git" sözlerini duyunca canı daha da sıkıldı. "Ben bu işten bıktım Şef. Bu acıyı kaldıramıyorum. Tecavüzden, cinayetten, adliye koridorunda bir kadının kırmızı terliğini fırlatmasının haber değerinin muhalefet partisi sözcüsünün açıklamalarından daha fazla önem taşımasına bir anlam veremiyorum."

'Bu ağrıyla yaşamayı öğrenmelisin'

Yemeğini yedikten sonra Bülent Ağabeyi'nin karşısına geçmişti, bir kez daha aynı hissiyatı aynı şekilde anlatıp anlatamayacağından emin değildi. Bülent Ağabeyi mevzuyu kolaylaştırdı: "Oğlum bu tercih meselesi. Bu işi yapacaksan evden çıkarken hatta uyanır uyanmaz karnına bir ağrı saplanacak. İşten çıkana eve gidene kadar hatta eve gittiğinde bile bu ağrı yakanı bırakmayacak. Bu işin kuralı bu. Sen bu işi iyi yapıyorsun, bu bizim işimiz. Burada kalmalısın."

Anlatsaydı ne değişirdi!

"Ağabey seni de Şef'i de çok seviyorum ama ben hayatımı boyunca karnımın ağrımasını istemiyorum" diyerek masadan kalktığında söylenecek çok şey de bırakmamıştı aslında. Kimliğini insan kaynaklarına bırakırken asıl hikâyeyi, yani karın ağrısından çok kırmızı terlik hikâyesinin canını acıttığını Bülent Ağabey'ine anlatmamakla iyi yapıp yapmadığını düşünüyordu...

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder