Derya Özel Sessiz kalma!
HABERİ PAYLAŞ

Sessiz kalma!

Haberin Devamı

Van’da bir kadın şöyle demişti; “Depremden sonra evimize girmemize izin verilmemişti. İçinde eşyalarım, perdelerim uçuşurken uzaktan izlediğim evime giremeden terk etmek zorunda kaldığımda duyduğum acıyı anlatamam. Şimdi düşünüyorum da, sadece evimi değil, hatıralarımla birlikte vatanımı terketmek zorunda kalsaydım ne hissederdim...” Tüm bayram boyunca Doğu Anadolu’nun en güzel kentlerini gezdim. Tarifi mümkün olmayan naif duygularla dolaştım o toprakları. Etkilenmemek mümkün değil Ağrı Dağı’nın güzelliği, Ani Harabeleri’nin hüznü karşısında. Ermenistan sınırından birinin hapşırdığını duyduğunuzda, sınır dediğimiz şey anlamını yitiriyor. “Çok yaşa” diyecek kadar yakınsınız birbirinize. Ya da karşı tepede gördüğünüz adamla aranızdaki görünmez çizgi, sizi iki ülke insanı yapıyor. İran sınırı 300 metre ilerinizde. Suriye sınırı sıfır noktasında bir çoban koyunlarını otlatırken, tel örgünün öte tarafındaki akrabalarını görebiliyor. Gel de bana bizi ayıran sınırları anlat şimdi.

Bir bardak su istediğinde sana evinin anahtarını verecek kadar samimi Güneydoğu insanını tanısaydınız, insanlık tarihinin en eski kültürlerinin yeşerdiği, uygarlıkların hayat bulduğu o kadim toprakları görseydiniz, belki en az benim kadar üzülürdünüz bu olanlara. Meseleyi sınırın 300 metre ilerisinde yaşanan Kürt- IŞİD sorunu olarak göremezdiniz o zaman. Kafatasçılık yapanların kendi kafatasları içinde bir gram beyinleri olmadığı gibi, kalplerinde de insan sevgisinin barınmadığını düşünüyorum. Sınırda yaşananlara sessiz kalmak demek, bu vahşeti ve kıyımı yapanlara, günün birinde senin de kapına dayanması için cesaret vermen demek. Ben, bu topraklarda yaşayan her bir topluluğun izlerini taşıyan biriyim. Bir çocuğun gözyaşında boğulanım. Egeli olduğum kadar, Güneydoğuluyum. Sessiz kalmak, taraf tutmaktır. Bu vahşete taraf olma!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder