Giriş
Bu sıralar reklamlara takmış durumdayım. Aslında onlar bana taktı galiba, her yerde karşıma çıkıyorlar.
Özellikle diş macunu ve sakız reklamlarına takık haldeyim.
Dişlerimi hep fırçalarım ama faydasının sadece ağız kokusunu gidermek olduğunu düşünüyorum. Oysa reklamlara bakarsanız, zannedersiniz diş macunları Japon mucizesi.
Arkadaşım! Günde üç defa 2'şer dakika fırçalanan, sonrasında da suyla çalkalanan dişlerde kullanılan macun ne olabilir ki? Hadi deseniz "Fırçala, sonra da çalkalama, sabaha kadar beklet", anlarım. Ama suyu ağzımıza aldık, zaten gitti...
Bir de her yeni çıkan diş macunu sanki yeni bir molekül icat edilmiş gibi anlatılmaz mı!!! Peki eskisi ne oldu? Onu da üç ay önce 'yeni', 'mucize', 'olağanüstü', 'ötesi yok' diye tanıtmamış mıydın?
BOND MU SAKIZ MI?
Fiyatlarından bahsetmiyorum bile. Bazılarına ödenen yıllık ücretle senede iki defa diş doktoruna gidebilirsiniz.
Ve sakız reklamları! Reklam başlarken zannedersin James Bond filmi çekilmiş. Alt tarafı sakız... Hani sıraların altına, klozetlerin kenarına, hatta bazı densizlerin yaptığı gibi sinemalarda havaya atılan sakız... Sakız yahu, sakız işte!!!
"Hanııım, ben markete gidiyorummm, baklava üstü kaymaklısı çıkmışşş..."
Kıymetlimisss!..
Zamane gençleri hiç kıymet bilmiyor. 'Nasıl olsa yenisi geliyor' diye ellerindekine hiç dikkat etmiyorlar.
Bu güzide tiplerden biri de büyük kızım. Kulaklık düşmanıdır kendisi. Ona aldığım kulaklığın haddi hesabı yok. Birini kırdı, birini bozdu, birini bilmem nerede bıraktı... Bir tanesini de çamaşır makinesinde yıkamış yanlışlıkla. Kendininkini kayıp mı etti? Benimkini yürütür.
Gerçi onlara da fazla kabahat bulamıyorum. Elektronik aletler eskisi gibi yapılmıyor ki artık. Ucuza getirmek için malzemeden çalıyorlar, haliyle alet dayanmıyor.
Artık sistem böyle. O hani, bir şeyi ilk ve son kez aldığımız, evladiyelik olan dönemler geçti. Bir makinenin garantisi 2 yıl ise, sürenin sonunda problem çıkarmaya başlar. Arabalar bile öyle. Bir arkadaşımın babasının Mercedes'i vardı. Yanlış hatırlamıyorsam, en az 20 sene onu kullandı, sattığında hala yepyeni görünüyordu. Bir de şimdikilere bakın; teneke yığını...
Yiyeceklerimiz farklı mı? Eskiden bir karpuz yiyip çekirdeğini toprağa atarsanız bir süre sonra fidan verirdi. Şimdi hepsi hibrit oldu. Bırakın çekirdeğini, karpuzun kendisini gömseniz bir halt olmaz. Hep birilerinin para kazanması, global karlar sağlamak uğruna dünyamızı mahvettik.
Çocuklarımızı geçtik bir fasıl, umarım onların torunlarına yaşanacak bir dünya kalır.
DİYET
“Bir dilim pasta alır mısınız?”
“Hayır, teşekkür ederim, rejimdeyim.”
“O zaman size bir dilim pasta vereyim.”
“Dedim ya, rejimdeyim.”
“Hay Allah, o zaman size pasta ikram edebilir miyim?”
“Kardeşim, rejimdeyim dedim ya!!”
Evet, bir süredir diyet yapıyorum. Fazla kilosu olan herkese tavsiye ederim. O kadar rahatlıyorsunuz ki!!
Ama doktor kontrolünde yapmalısınız. Çok daha farklı oluyor. Doktor eşliğindeyseniz kilo vermek için kendinizi zorluyorsunuz. Doktora rezil olmak var çünkü işin ucunda. Kendiniz yaptığınızda bozmak daha kolay.
Benim doktorum yediğim her şeyi kontrol ediyor, ben de saklamıyorum. Saklamamın, uzun vadede hayrıma olmayacağının farkındayım.
Haydi bakalım tartıya!
Doktor kontrolünde yapmanın bir avantajı daha var: Herhangi bir hastalığınız varsa ona göre diyet veriyor uzmanlar. Ben doktorumdan son derece memnunum. Konusunda devamlı araştırma yapan, tezler hazırlayan biri.
Üstelik uzmanına giderseniz, kullandığı yeni tartı aletlerinin de avantajını yaşarsınız. Kaç kilo vermişim, kaçı su, kaçı yağ, vücudun ne kadarı kas, ne kadarı kemik, her şeyi gösteriyor... Tabii ben kaslı olduğum (!) için problem yok.
Yediğiniz her şeyin ne kadar kalori içerdiğini bilmek, ona göre hareket etmek çok önemli. Bunu da doktor söylüyor zaten.
Piyasada bir sürü diyet dolaşıyor. Oysa ben, muhakkak doktor kontrolünde kilo vermenizi tavsiye ediyorum.
Teşekkürler doktor, kendime güvenimi sağladığınız için.
