N. Kübra Akalın Yusuf Atılgan'ın selamı var!
HABERİ PAYLAŞ

Yusuf Atılgan'ın selamı var!

Yusuf Atılgan Türk edebiyatının en değerli yazarlarından biri. Yazdıklarını okuyup iç dünyasına dair bir şeyler öğrenmeye ne kadar çabalarsanız çabalayın hep tıkanırsınız. Bu sebeple bu mektuplar benim için yarım kalmış bir örgüye yeniden başlamak gibi…

Öğretmen Halil Şahan’ın 1970’lerde başlayan Yusuf Atılgan hayranlığıyla başlıyor aslında mektupların hikâyesi. Şahan, öğretmenlik yaptığı köyün savcısı aracılığıyla tanışıyor Atılgan’la. O günkü sohbette Atılgan, Şahan’a atanması için kendi köyü olan Hacırahmanlı’yı öneriyor.

Haberin Devamı

Bir zaman sonra atanan Şahan köye gittiğinde uzun bir süre Yusuf Atılgan’ı bulma çabasına giriyor. Ne yapsa karşılaşamıyor, sorup ettiği köylülerse ‘Yusuf Bey’e yanaşılmaz” diyor. Ne bir çay ısmarlar ne bir sohbete dâhil olur. Bütün bunları kitabın başında Şahan’ın kaleme aldığı sunuştan öğreniyoruz. Anıları öyle taze ve doğal ki okurken sanki dün yaşanmış hissi veriyor. Bununla birlikte Hacırahmanlı köyüne dair anlatılanlar aslında Atılgan’ın metinlerine dair de bize ipuçları veriyor. Örneğin yazlık ve kışlık sinemadan bahseden Şahan filmleri Atılgan’ın seçtiğini öğreniyor. Herkes Aylak Adam’ın ‘sinemadan çıkmış insanı’nı hatırlayacaktır. İster istemez bir anımsama oluyor.

Bu örneklerden bir diğeri de Atılgan’ın köydeki insanların yaşamöykülerinden esinlenmiş olması. Şahan’ın anılarından alıntılarsak:

“… Bir başka gün aynı yerde, yanımıza otuz yaşlarında, kıpır kıpır biri geldi. Yusuf Abi’yle senlibenli konuşuyordu. Gittikten sonra, “Kilit’in Hayrullah!” dedi.

“Korkut’a Masal’daki mi?”

“Evet. Hani lahanayı tartmak için uncudan kantar getiren… Uncuda karşıdaki dükkân.”

Şahan, Atılgan’ın annesi Avniye Hanım’ın oğlu hakkında söylediklerini de aktarıyor. Bu anlatımdan sonra hem yeniden Aylak Adam’ı okumak istiyor insan hem de Atılgan’ı tanıma yapısına bir tuğla daha dikiyor: “Yusuf Abin, çocukluğunda korkakçaydı. Camiye teravih namazına götürürdüm onu; sakın kıpırdama, Allah taş yapar sonra, derdim. Namazın sonuna kadar kaşını gözünü bile oynatmadan otururdu.”

Haberin Devamı

Mektuplara gelirsek; kitapta Yusuf Atılgan’ın köyüne gönderdiği 48 mektup var. Mektuplardan birini Şahan’ın bir arkadaşının ‘yürütme’sinden dolayı kitaba koyamamışlar. Atılgan mektuplarında genelde annesini merak etmesinden, köydeki işlerden, oğlu Mehmet ile eşi Serpil’den ve bir de kitaplardan, dergi işlerinden bahsediyor. Köydeki postacıya selam etmeyi bile unutmayan bir Atılgan var bu mektuplarda. Sürekli annesiyle iletişim kurmaya çalışan, arkadaşı Şahan’a eline ne kitap/dergi geçerse geçsin gönderen Atılgan mümkün olduğu takdirde kitaplara yazarlarından imza dahi alıyor. Bunu da yine mektubundaki “Vedat Türkali’ye senin için son baskısından bir de Bir Gün Tek Başına imzalattım” cümlelerinden öğreniyoruz. Atılgan arkadaşına dergi göndermekle de kalmıyor onun öykülerinin yayımlanabilmesi için de çabalıyor üstelik.

Mektuplarda benim ilgimi çeken iki kısım oldu. (1) Atılgan’ın oğlu Mehmet’ten bahsettiği kısımlar, (2) işleriyle ilgili aktardıkları, o dönemin yayıncılık durumuna dair ipucu verdiği kısımlar. Örneğin Mehmet’ten bahsederken şöyle bir hikâye anlatıyor; gülümsememek mümkün değil: “Eline bir kitap geçirdi mi sayfa sayfa keyifle yırtıyor. Nedense kimi kitaplara öyle bir ilgisi var. En hoşlandığı Enis Batur’un Şiir ve İdeoloji kitabı. Enis bu kitabı onun adına imzalamış; sanki biliyor bunu. Bir huysuz anında eline veriyoruz; sakinleşiyor, başlıyor karıştırmaya ve –şaşılacak şey- yırtmıyor.”

Haberin Devamı

Şahan’a gönderilen mektuplarla beraber Atılgan’ın yaşamı ve metinleri hakkında pek çok ayrıntı öğreniyoruz: İstanbul’da nasıl bir yaşama sahip olduğunu, geçim sıkıntısını, yazma sürecini ve köyle ilişkisini… Kitap boyunca okuyucuya “Atılgan’ın metinlerine geri dönmeli, yeniden okumalı” hissi eşlik ediyor. Elimizde bütün samimiyetiyle yazılmış mektuplar var. Bu mektuplar Yusuf Atılgan’la yeniden tanışmak için iyi bir fırsat. Aynı zamanda kendisi, çevresi, yaşantısı ve metinleri arasındaki bağı görebilmek için de değerli bir kaynak.

Yusuf Atılgan, Sevgili Halil Kardeş, Edebi Şeyler, 2014

HAFTANIN ÖNERİLERİ

1- Figen Şakacı, Pala Hayriye, İletişim Yayınları, 2014

2- Derya Coşkundeniz, X:2 Doğum Öncesi ve Sonrası İkizlerle Hayat, Destek Yayınları, 2014

3- Büşra Ersanlı, Bulut Falı, Can Yayınları, 2014

Sıradaki haber yükleniyor...
holder