Derya Özel Küçük Paris; Brüksel
HABERİ PAYLAŞ

Küçük Paris; Brüksel

Geçtiğimiz hafta Belçika’nın Antwerb kentinde yapılan Özel Olimpiyatlar 2014 Avrupa Yaz Oyunları’na izleyici olarak katıldım. P&G Türkiye, Migros ve Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu işbirliğiyle yürütülen Özel Olimpiyatlar Projesi’nde yarışan 39 sporcumuzla olan deneyimlerimi, gazetedeki köşemde yazmıştım. Belçika’ya gitmişken, bir günümü de sadece Brüksel için ayırıp, elde harita keşfe çıktım. Zaten İstanbul’da yaşıyorsanız, isteseniz de kaybolamayacağınız kadar küçük bir şehir.

Biraz karışık bir ülke olarak tanımlıyorlar Belçika’yı. Belçika 3 federal bölgeden meydana geliyor. Bunlar Brussels-Capital (Brüksel-Başkent), Wallonia ve Flaman Bölgeleri. Brüksel iki dilin resmiyet kazandığı, hem Fransız hem de Flamanların merkezi. Fransızca ve Flamancanın yanı sıra, hemen herkes sular seller gibi İngilizce de konuşuyor. Brüksel, hem NATO’ya hem de Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği Konseyi’ne ev sahipiliği yapıyor. Bunlar, Brüksel’le ilgili genel bilgiler, gelelim benim izlenimlerime...

Haberin Devamı

Görkemli mimari

Brüksel öyle görkemli, öyle büyüleyici bir mimariye sahip ki, az sonra ilerideki kuleden bir prensesin size el sallayacağı hissine kapılıyorsunuz. Yüksek burçlu kulelerin sonunu görebilmek için, başınızı epey kaldırmanız gerekiyor. Kaldığımız otel, şehrin en ünlü meydanı Grand Place’de olduğu için şanslıydım.

Meydanda sizi tüm görkemiyle Büyük Saray ve belediye binası karşılıyor. Geceleri muhteşem ışık gösterileriyle sizi adeta büyülüyor. Ağustos ayında Brüksel’e yolunuz düşerse, bu devasa meydan, çiçeklerden adeta bir halı gibi döşenerek gelenlere göz ziyafeti de çekiyormuş. Ben maalesef onu göremedim. Ama yılın hangi zamanı giderseniz gidin, mutlaka bir etkinliğe, bir konsere ya da festivale denk gelmeniz mümkün.

Yeme içme cenneti

Denize sadece 75 kilometrelik kıyısı olan bir ülkede kendinize şu soruyu soruyorsunuz; 3 tarafı denizlerle çevrili canım ülkemde, niye bu kadar deniz canlısı yiyemiyorum? Denizden kanallar açarak şehri Venedik’e çevirmeyi de başaran bu kentte, Kraliyet Marinası’na demirlenmiş yüzlerce tekne görürseniz şaşırmayın. Aldığım tavsiyeler doğrultusunda Bouchers Caddesi’ndeki Leon’da midye yemeye gidecektim ki, restoranın tipik popülerite kurbanı olduğunu öğrendim. Artık işi seri üretime bağlayıp, kaliteyi düşürmüşler. Biz de karşısındaki Aux Armes de Bruxelles’de yedik.

Haberin Devamı

Koca bir tepsi midye benim gibi bir İzmirlinin gözünü korkutmadı elbette ama ilk defa bir tepsi midyeyi bitiremedim. Yeme içme son derece ucuz. Belki de Avrupa’da yemeğin en ucuz olduğu kent burası.

Yemek ne kadar ucuzsa, çikolataları da o kadar pahalı diyebilirim. Çikolata deyince ilk akla gelen yer Belçika ve çikolatanın hakkını veriyorlar.

Bin küsur çeşit birayı da bulabileceğiniz yegane şehir Brüksel. Şık bir akşam yemeği için peri masallarından fırlamış bir yer arıyorsanız, Rue de l’Ecuyer caddesinde bulunan Belga Queen tam sizlik. Sunum ayrı, mekan ayrı ve lezzet ayrı güzel. Fiyatları da uygun.

Nereye gidelim?

Genç nüfusun fazla olduğu yegane Avrupa şehirlerinden biri burası. Bu yüzden de hareketli ve uyumayan bir şehir. Galeries Royales St Hubert’ta çeşitli çikolatacıları dolaşabilir, Ten Ten’in anavatanından hediyelikler alabilirsiniz. Royal Park’ta yürüyüş yapabilir, Tarihi Kent Müzesi’nde kendinizi kaybedebilirsiniz.

Haberin Devamı

Brüksel’in en görkemli şapeli olan Saint Michel’de büyülenebilirsiniz. Bütün bu tarihi yerleri gezdikten sonra, kentin ruhunu yakalamak isterseniz, en sevdiğiniz müzikleri kulaklığınızda dinleyerek, şehri keşfe çıkmanızı öneririm.

Tasarımcılar caddesi olarak bilinenRue Antoine Dansaert ve o caddenin sokaklarından biri olan Rue du Flandre’ye mutlaka uğrayın.

Yerel tasarımcıların bulunduğu dükkanlarda, ikinci el ürün satan mağazalarda ve biyolojik market dediğimiz doğal ürünler satan marketlerde kendinizi kaybedebilirsiniz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder