Mehmet Coşkundeniz Ne gidişin yok etti seni ne dönmeyişin...
HABERİ PAYLAŞ

Ne gidişin yok etti seni ne dönmeyişin...

Son kez, yüzüme bakarak “Görüşürüz” dediğinde, bir daha hiç görüşmeyeceğimizi ikimiz de biliyorduk. Bu gerçek beni kahrediyordu ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Gitmeyi seçmiştin ve ben gitmeyi isteyenleri durduracak hiçbir gücün olmadığının farkındaydım. ‘Dur’ desem durmayacaktın, ‘Gitme’ desem kalmayacaktın. Oysa kalbim haykırıyordu, “Beni bu aşkla tek başına bırakıp nereye gidiyorsun?” diye bağırıyordu. Sustum, suskunluğuma teslim oldum. Konuşmanın zamanı değildi artık, madem tükenmiştik, madem deli bir sevdayı hoyratça harcamıştık, öyleyse kelimelerin hiçbir hükmü yoktu.

Haberin Devamı

*[[HAFTAYA]]

Başka bir yerde başka bir zamanda karşılaşmalıydık biz. Kaygılardan uzak, şüphelerden arınmış ve sadece aşka soyunmuş olarak. Mesela bir sabah uyanıp yataktan hiç çıkmadan tembellik yapmalıydık. Bir gün hiç kimselere haber vermeden yollara düşmeli, bilmediğimiz yerlerde kaybolmalıydık. Sokak sokak adımlamalıydık İstanbul’u, Süleymaniye’de soluklanmalı, Arnavutköy’de demlenmeliydik. Gün doğumunda kalkıp, Eminönü’ne gitmeli, Yeni Cami’nin önündeki kuşları yemlemeliydik. İstiklal Caddesi evimiz gibi olmalıydı, her akşam başka bir mekanda geceyi bitirmeliydik. Ama hep başka önceliklerimiz oldu. Kaygılarımıza yenildik, şüphelerimize esir olduk. Geçmişte yaşadıklarımızı temizleyemedik bilinç altımızdan. Yüreğimizin birbirimiz için attığını önemsemedik, kalplerimizin sesini duymadık.

Şimdi, gidişinle ikimizi de mutlu ettiğini sanıyorsun ya, kendi adına konuş. Ben mutsuzlukla boğuşuyorum, dibe vurmaksa, evet tam da oradayım çaresiz. Bu evin her tarafı ‘sen’ kokarken, her eşya senden iz taşırken nasıl mutlu olabilirim? Nereye baksam sen çıkıyorsun karşıma. Ben sana dair her şeyi kalbimde sakladım. Ne gidişin yok etti seni ne dönmeyişin. Öylece yaşatıyorum seni içimde. Acılarımın üstünü örterek. Acının ustası olunmuyor, acı öğrenilmiyor. Evet doğru, acı öldürmüyor da ama ah bilsen nasıl süründürüyor...

Şimdi yakınmanın da alemi yok aslında. Bunca zaman elimizdekinin kıymetini bilmedik, biz aşka kendimizi teslim etmedik. Birbirimizi bizden başka hiç kimsenin mutlu edemeyeceğini anlayamadık. Yani benim açımdan öyle... Seni sensiz, sonsuza kadar yaşatabilirim de, yokluğunu yaşamak değil yokluğuna alışmak korkutuyor beni. Alışırsam, sensizliği kanıksarsam neyi beklerim ben? Ne için umut beslerim? Bana ‘Yeter artık hayata dön’ diyenlere, ‘Ben onunla hayattayım’ diyorum. Yanımdan gittin ama kalbimden de gidersen yaşadığım şeye hayat denmez artık. O yüzden ‘Beni unutsun’ diye haber gönderme bana. Ben yokluğunla da mutluyum, yeter ki; kalbimden yok olma...

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder