Derya Özel Yaşasın bize tatil değil
HABERİ PAYLAŞ

Yaşasın bize tatil değil

Haberin Devamı

Yarı yıl tatiliyle birlikte, karnelerini kapan çocuklar 15 gün boyunca evdeler. Ben hafta sonlarını zor çıkarırken, 15 gün tatili düşünemiyorum sevgili okur. İçinizden “aramıza katılman yakındır” seslerini duyar gibiyim. Şimdilik kreşteki kuzularımın yarı yıl tatiliyle alakaları olmamasının tadını çıkarıyorum. Bir de bu çocuklara 15 gün aktivite bulma derdi var. Neyse ki, pek çok alışveriş merkezi ve çocuk eğlence merkezlerinde bu soruna çözüm olacak aktiviteler var.

Her şey bir tarafa, kış sporları ve soğukla aram hiç iyi olmadığı için, yarı yıl tatilinin bana bir faydası olmayacaktı zaten. Yazın öyle mi ama… Balık gibi denizden çıkmayan, bıraksam suyun içinde uyuyacak çocuklarla, yazın her zerresinden faydalanıyoruz. Şu satırları yazarken, dışarıda lapa lapa kar yağıyor ama burnuma iyot kokusu geldi de, burnumun direği sızladı bile. Ailecek kışı protesto ediyoruz bu ara. Geçen gün eşyaları düzenlerken buldukları bikinilerini kaçırıp, evin içinde bikiniyle dolaştı kızlarım. Armut dibine düşermiş.

Sinir oluyorum!

Geçenlerde market alışverişi için gittiğim bir markette, zınk diye olduğum yerde çakılıp kalmama sebep olan şeyi paylaşayım. Bu organik ürün meselesine takmış biriyim. Bunun doğalı varken, genetiğiyle oynanmışını ya da hormonlusunu tüketmeye mecbur bırakılışımızı hala içime sindiremiyorum. Türkiye bir tarım ve hayvancılık ülkesiyken, neden bizler zirai tarım ilaçlarıyla kirletilmiş, orasıyla burasıyla oynanmış sebzeleri yiyoruz? Ya da neden dışarıdan et ithal edip, “organik et”, “organik tavuk” yazan ürünlere aşkla bakıyoruz? Üstelik organik ürünlerin fiyatlarından bahsetmeyeceğim bile.

Beni yerime mıhlayan bir tavuk firmasının afişinde şöyle diyordu; “GDO’suz ve antibiyotiksiz beslenmiştir. Az sayıda üretim” ve bunu kim için ürettiğini de eklemiş afişlerine “Çocuklarınız için”. Gel de sinirlenme. Madem bu tavukları böyle de üretebiliyorsun, çocuklarım sağlıklı beslenirken, beni neden öldürüyorsun? Bu afişi görünce sanki birinin ellerinin, tabağımdaki yemeğin içinde olduğunu hayal ettim. Daldırmış ellerini tabağıma, yemeğimi mıncıklayıp duruyor. Nasıl midem bulanmasın, nasıl sinirlenmeyeyim?

Entelköy Efeköy’e karşı filmini izleyenler bilirler, bir grup şehirli organik tarım yapabilmek, şehrin her türlü stresinden arınmak ve doğal hayata dönmek için, Muğla’nın bir köyüne yerleşirler. Hah işte benim de sonum yakında böyle olacak. Bu arada filmi izlemeyenlere ısrarla tavsiye ederim.


Sıradaki haber yükleniyor...
holder