Pazar Postası Yasemin Yalçın: Gerekseydi kocamı paylaşmaya razı olurdum
Paylaş
Yasemin Yalçın: Gerekseydi kocamı paylaşmaya razı olurdum

Canan Danyıldız, Türkiye'nin sayılı kadın komedyenlerinden Yasemin Yalçın ile buluştu...

RÖPORTAJ: CANAN DANYILDIZ

FOTOĞRAF: ÇAĞRI KILIÇÇI


Yasemin Yalçın sayılı Türk kadın komedyenlerden...

İlyas İlbey ile evli; Eylül ve Eda’nın annesi.

Onu ‘İtilmiş-Kakılmış, Şuayip, Sürahi Nine gibi karakterlerle çok sevdik.

Açık saçık sahnelerde oynamayı tercih etmiyor, mutaassıp bir yapısı var.

‘Ciddi bir yanım hep vardır, ama evde çok başka bir kadınımdır. İlyas da çok ilgili ve duygusal bir eştir’ diyor ve ekliyor:

Şartlar gerektiriyorsa, kocamı başka kadınlarla paylaşmaya razı olurdum’.


■ ‘Vezir Parmağı’ filmiyle 2 sene sonra karşımızdasınız!

Evet setlerden uzak kalalı neredeyse 2-2.5 yıl oldu. En son ‘Mihrap Yerinde’ dizisini yapmıştım. Arada eşim İlyas’ın ‘Manda Yuvası’ filmi var ama ona destek amaçlı girmiştim. Oyunculuğu özlemişim.

■ Proje gelmediğini düşünmüyorum...

Geldi, ama gelen işler TV’de yaptıklarımın paralelinde roller oldu. Ben de oyuncu olarak direndim, artık olgun dönemime geldim. Özellikle sinemada olacaksa, farklı bir rol olsun. Aynı yemeği ısıtıp ısıtıp milletin önüne koymamak lazım.

■ ‘İtilmiş-Kakılmış’ı kast ediyoruz galiba?

Evet, tamam o bir fenomendi. Üstelik de kadın hakları konusunda çok şeye dokundu. Ama artık başka bir şey yapmak lazımdı.

■ Mahsun Kırmızıgül’le yolunuz nasıl kesişti?

Daha önce teklifte bulunduğu 2 filmi için de tarihlerimiz uymadı. Kısmet ‘Vezir Parmağı’naymış. Açıkçası Mahsun’un yönetmenliğini merak ediyordum, onun için de filme ‘Tamam’ dedim.

■ Nasılmış?

Çok çarpıcı ve şaşırtıcı! Bundan önceki filmlerine bakıyorsun, bu kadar doğrunun bir araya gelmesi çok acayip. Şarkılarıyla gündemde olan bir adamken filmleriyle de doğruyu buldu.





■ Sizi nasıl ikna etti?

Bana ‘Sizden komedi beklemiyorum’ deyince aynı fikirde birleştik. Tamam ‘Nurdane’ karakterinin bir ironisi var evet, ama benim öteki rollerimin ışığında değildi.

■ Yönetmen olarak zor biri mi peki?

Hayır, ama çok titiz biri. Bir sahneyi her açıdan tekrar tekrar çekiyor. Çok yumuşak biri, çok kalabalık olmamıza rağmen hem disiplinli hem de eğlenceli geçti. Set bitince, bir ağaç altı masamız vardı, orada çekirdek yiyip çay içiyorduk. Mahsun’u insan olarak çok sevdim. Çok vefalı biri.

■ İyi ki de türkü söylemeyi bırakmış yani!

Çok dar yollardan geçmiş, çok insan biriktirmiş. Bunları filme aktarması, çekmesi, oynaması mucize.

■ Filmin konusu ne?

Savaş zamanı Osmanlı İmparatorluğu’nda bir köydeki bütün erkekler savaşa gidiyor, geri gelmiyor. Köyün kadınları da erkeksiz kalıyor. Ama evlenmek ve çocuk doğurmak istiyorlar ve padişaha ‘Er yetiştirmek istiyoruz’ diye mektup yolluyorlar. Ve köye 7 hamal geliyor. İşte o hamal rolünde Peker Açıkalın, Mahsun Kırmızıgül gibi isimler var. Müzikal tadı da yüksek bir film.

■ ‘Nurdane’ nasıl bir kadın?

O köyde, yaşadığı toplumda birkaç adım önde bir kadın. Hafif meşrep de. Akıllı, zeki kadın üstelik. Yetkin ve farkındalığı yüksek biri. Bu karakterin altını fazla çizmedik, belki filmin 2’ncisi olacak. Ona farklı bir şey yazılırsa, rolde sıçrama olsun istemedik.

■ Şu kına gecesi sahneniz; çok merak ediliyor, zor muydu? (Gülüyoruz)

Yok yahu, bana bir duvak taktılar sadece oturdum. Asıl yorulanlar o kına sahnesinde etrafımda mumla oynayan diğer kadınlar. Mumlar eriyor, sahne baştan alınıyor.

■ Sizi endişelendiren bir şey var mıydı?

İtilmiş-Kakılmış’ hatırlanır diye çok korktum. Çünkü Kastamonu yöresi şivesiyle konuşuyordum. Birden ‘Ayu’ dediğimde seyirci ‘Aaa İtilmiş Kakılmış’ der mi, filmin ruhuna zarar verir miyim diye çok endişe ettim.

■ O rollerin üzerinize yapışmasından rahatsız mısınız?

Hayır, beni ‘Şuayip, Sürahi Nine,

'ROL GEREĞİ SOYUNMAM'


■ Filmdeki kadınların erkek istemesi... Nasıl gelecek bizim topluma bu?


Yoo, yanlış bilmiyorsam Peygamber Efendimiz’le evlenmek isteyen ilk eşi Hatice oluyor. Onurunla, gururunla yaparsan olur.

■ Bir erkeği ister miydiniz?

Ben hayatta bir erkeğe gidip onu istediğimi söylemem. Bana göre talep karşıdan gelmeli. Bana İlyas’tan gelmişti, zaten okul arkadaşıydık. O hep ilgili, duygusal bir insandır.

■ Filmde işler tam tersi...

Ama filmin geçtiği dönemde kadınların hepsi erkeksiz. Ve ‘Ersizler’ diye bir köy gerçekte var düşünsene. Üstelik, geçim kaynakları falan da yok kadınların. O yüzden talep gelince, padişah da köye hamalları gönderiyor.






■ Erkekler de erkek ama! (Gülüyoruz)

Onlar da sorunlu zaten...

■ Ve 1 erkeğe neredeyse 3 kadın düşüyor...

Evet, kadınlara 7 hamal geliyor. Erkeğin kimine 3, kimine 4 kadın düşüyor.

■ O dönemde yaşasaydınız kocanızı paylaşmak zorunda kalsaydınız... Razı gelir miydiniz?

Ailem Malatyalı, belki orda doğmuş olsaydım, belki şartlarım başka olsaydı başka bir insan olacaktım. Ne bileyim 6 çocuğum olacaktı, şivem, giyim kuşamım böyle olmayacaktı. Dönemin şartları el verirse razı olunur. Ben de olurdum.

■ ‘Kadın isterse kocasını vezir de eder rezil de’ lafı çok vurgulu filmde, öyle mi hakikaten?

İstese eder evet, doğru. Ama bu erkek için de geçerlidir, arkadaşın için de.

■ Erotik birtakım laflar ve sahneler var, bu da konuşuluyor.

Bana çok eğreti gelen bir sahne olmadı. Bir de komedi gözüyle bakın, ciddi yapılsa belki dediğin doğru. Bu oyuncuyla da ilgili, öyle bir yedirir ki batmaz.

■ Hayatta oynamam dediğiniz bir rol var mıdır? Mesela lezbiyen rolü?

Oynarım, ama öyle soyunmak, çıplaklık vs. yapamam. Ha diyeceksin ki hata mı bu? Doğru, oyuncu dediğin her rolü yapar, ama ben yapamam. Açık saçık sahne yapmam. Sınırlıyımdır.

■ Önceki yıllar iş anlamında daha özgür müydünüz?

Hiç geçmişe bakarak yaşamam, hep önüme bakarım. Ha ama eskiden daha özgürdük, o kesin. Siyasetçilerin bile komedisini yapardık. O siyasiyi de parlatan sempati duyulan bir hale getiriyordu.


'KARINCA GİBİ ÖLMEK İSTEMİYORUM'

■ Sanatçı örnek olmalı mı?

Hayır, ama ben dikkat ederim. Bu benimle ilgili bir şey. Otokontrolüm vardır. Hal ve hareketlerime dikkat ederim.

■ Çok arkadaşınız var mıdır?

Yok, 1 tane çok yakın arkadaşım var. Ben uykudayken bile bana dua eder, o kadar geniş yüreklidir. Hep yumuşak, derli toplu biridir. Ben birinin gözünde hırs gördüm mü ondan uzak dururum.

■ Hiç yüksek egonuz yok mu? Hani şu sanatçılara has?

Onu çok genç yaşta çöpe attım, gitti. Ha güzel sözler duymayı severiz, ama kibir boyutuna gelmedi. İnsan kalmaya çalışıyorum. Kin bile tutamıyorum, unutuyorum. ‘Ne olmuştu da ben buna kızmıştım yahu’ derim. Öyle sivri duygularım yok. Bizi iyileştirecek şey sevgi.





■ Son dönemde zor zamanlardan geçiyoruz...

Evet, ülkemiz için çok endişe içindeyim. Ama bir yere gitmeyi planlamıyorum. Gerekirse vatanım için canımı veririm. Ama neyle savaştığımızı bilmiyorum. Düşmanımız belli değil. Bir şey olsa topla tüfekle savaşırım, asker olurum.

■ Normal hayat devam etmeli mi?

Mecburuz bir yerlere çıkmaya, filme gidiyorsun, çoluk çocuğun sokağa çıkıyor. Ama karınca gibi ezilmek, ölmek istemiyorum. Ülkemin bekçisiyim ama çocuklarım adına da tedirginlik yaşıyorum.

■ Film için ‘Bütün terörist tayfası orada’ gibi haberler çıktı, ne dersiniz?

Bu saçmalıklara artık cevap vermeyeyim! Mahsun bu ülkede yaşıyor, suçu olsa hükümet onu burda tutar mı? Mahsun son derece vatansever bir adam. İyi şeyler yapan bir adamı da rahat bırakın. Herhangi bir filmde böyle bir şey olduğunu bilsek, hiçbirimiz gitmeyiz! Bunlar hayal mahsülü.

'ÇOCUKLARIM HER ŞEYDEN ÖNCE GELİR'

■ Eşiniz İlyas Bey’in kariyerinize katkısı var mı?

Tabii, biz tiyatroya başladığımızda çok gençtik, birlikte çok çalıştık. İlyas organize işleri çok iyi bilir.





■ Eve iş götürür müsünüz?

Hayır, çok profesyonelizdir. İlyas daha arabadan iner inmez, ‘4, 3, 2, 1 motor’ der. Eve hiç iş götürmeyiz. Sette onu hiç eş olarak görmedim.

■ Ailenize çok düşkündünüz, son film çekimlerinde nasıl dayandınız?

Eylül ve Eda’ya çok düşkünüm doğru, beni sete ziyarete bir hafta sonu geldiler. Eylül’le abla kardeş gibiyizdir. Gözümden bütün içimi anlar. Eylül konservatuardayken dünyaya geldi, ideallerimi gerçekleştirmek için beni ayakta tuttu. Çocuklarım için her işimi bırakmışımdır. Onlar her şeyden ve benden bile daha önce gelir. Herkesin zor zamanları vardır, benim de 30’larıma kadar öyleydi.

■ Para sıkıntısı mı daha çok?

Konservatuardaydım zaten, evet biraz para sıkıntısı da oldu. Başka şeyler de oldu... Belki yıllar sonra konuşuruz.

‘KALIP GİBİ OLMAYI KENDİME YAKIŞTIRMAM’

■ Kızların hangi tarafları size benziyor?

Eda’nın çekingenliği bende hep vardı. Hala da bir yanım öyle çekingendir. Eylül’ün seçiciliği bana benziyor. Seçtiğimiz renkler, tarzımız onunla çok benziyor. Çok vicdanlıdırlar, o tarafları da bana benzer.

■ Erkek çocuğunuz olmasını ister miydiniz?

Yok hiç düşünmedim, ikisini de kız bekledim, çok şükür böyle oldu.

■ İlyas Bey bu işin neresinde yahu? (Gülüyoruz)

İlyas bu işin çok dışında. Onlara sadece can verdi! Onların merhametli olmalarını çok istedim ve öyle yetiştirdim. Bana annem ve babamdan cömertlik ve merhamet kaldı, onlara da öğrettim.





■ Nasıl bir annesiniz? Ciddi mi?

Hadi itiraf edeyim, evde hiç de öyle ciddi değilimdir. Makara, geyik... Bu yanımı niyeyse hep saklarım. Babam bizi ciddiyetle, terbiyeyle büyüttü. ‘Aman bana şımarık kadın’ demesinler diye düşündüm. Bildiğiniz deli dolu bir kadınımdır. Evde bir yemek yapışım var, İtalyan restoranında aşçı dersin! Rahat insanımdır, kalıp gibi olmayı kendime yakıştıramam.

■ Kendinizle yüzleşir misiniz?

Evet, insanlara hiçbir şey yapmadım. Vicdanım çok rahat. Yastığa başımı hep rahat koydum. ‘Alacağım olsun vereceğim olmasın’ derim.

■ Keşkeleriniz var mı?

Vallahi, keşke Mahsun’un bir önceki filmine denk gelebilseymişim, o kadar haz aldım!

'HER ŞEYE ALINAN BİR MİLLETİZ'


■ Kadından komedyen olur mu?

Eskiden itiraz ederdim, ‘Kadın da komedyen olur’ derdim! Ama şimdi kabul ediyorum, erkek daha kolay komik oluyor. Onu ‘Şuayip’ rolünü oynarken anladım. Hiçbir şey yapmadan daha makyaj yapıldığı an tip komik oluyor.

■ Bu coğrafyada komedyen olmak da zor be!

Evet! Çok alıngan milletiz. Kimi oynasak birileri alınıyor. E biz kimi oynayacağız? Bu aralar ‘Recep İvedik’in de üzerine gidiliyor. Komedi farklı bir bakış açısıdır. Alay etmek değil. Yurt dışında herkes aşmış, kendi kilisesiyle dalga geçiyor. Üstelik geçmişimizde bir hata varsa, yüzleşmemiz lazım. Lazları oynuyorsun, onlar alınıyor, hemşire oynuyorsun, onlar darılıyor.

‘SAHNEDE OLGUN ESPRİ SEVERİM’

■ Halbuki çok komik, şakacı da tipleriz aslında...

Kendi aramızda geyik muhabbeti biz de yapıyoruz. Sahne üzerinde daha olgunlaşmış esprileri tercih ederim.

■ Her nesilden, her yaştan insanı güldürmek nasıl bir yetenek?

Aldığınız eğitim çok önemli. Ama onun dışında mahalledeki bakkalınız, üst komşunuz vs. de çok önemli. Babam beni ‘Hassas kızım’ diye severdi. Ben hep seyreden bir çocuktum. Ablamlar çok komiklerdir. Ben daha çekingen bir çocuktum. O biriktirdiklerimi birleştiriyorum.

■ Komedi yapmak drama göre daha mı zor?

Evet, üzünçlerimiz hep aynıdır, ama gülünçlerimiz aynı değildir. Bu yüzden komedi yapmak zor. Hele bizim gibi coğrafyalarda daha zor!

Haberin Devamı