Şirin Sever Yatağını toplama bırak dağınık kalsın!
HABERİ PAYLAŞ

Yatağını toplama bırak dağınık kalsın!

Haberin Devamı

Her sabah, dünya yıkılsa yatağını mutlaka toplayan biri olarak bir yazı okudum ve hayatım değişti…

Olay bitti bende, artık bırakıyorum dağınık kalıyor! Anneler de artık çocuklarına ‘yatağını topla’ diye söylenmesin bence. Çünkü gerek yokmuş!

Efendim hikaye şöyle: Kensington Üniversitesi araştırmacıları 2005'ten bu yana toz akarları üzerinde çalışıyor. Gözle görülmeyen bu ‘canavarlar’ın en sevdiği besin kaynağı da, üstümüzden dökülen deri parçaları. Mesela her kaşındığımızda bile ardımızda toz akarlarının yutabileceği deri parçacıkları bırakıyoruz. Bunu da en çok yatarken yapıyormuşuz!

Toz akarlarının bu parçaları yemek için toplanmasını ise biz sağlıyoruz. Nasıl mı? Gece üstünde yatılmış, hafif terlenilmiş, deri parçaları dökülmüş bir yatağı toplayıp üstünü örttüğümüzde, hepsini bir nevi ‘parti var’ diye çağırmış oluyoruz.

Araştırmacıların tavsiyesi şu: Kalktığınızda yatağınızı olduğu gibi bırakın, gün boyu havalandırın. Böylece toz akarları beslenmek için yatağınızda toplanamayacak, alerji de olmayacaksınız. radikalblog’da okuduğum bu yazı beni dağınık bir insan haline getirmiş olabilir ama bırakın dağınık kalsın! Hadi gene iyisiniz...

İzle izle ağla!

Allianz Sigorta’nın reklamını izlediniz mi? Ben yeni farkettim, her izlediğimde de ağladım...

Çocuk doğuran bir anne, kocasının kanser olduğunu öğrenen bir kadın, kızlarının ayağını sakatladığını öğrenen bir anne ve babanın hikayelerini çekmişler. Üzerine de Kalben ‘Haydi Söyle’ şarkısını şahane söylemiş…

Sonuç: İzle ve hüngür hüngür ağla! Müthiş etkileyici. Üstelik bir sigorta markasına cuk uyan, doğru bir hikaye. Yalnız olmadığımıza, sevdiklerimize vurgu yapmışlar.

İzlerken çok da kızdım: Bizi bu kadar ağlatmaya ne hakkınız var ya!

Serenay’ın efsane ‘Telefon’ yorumu

Serenay Sarıkaya önceki gece Beyaz Show’daydı ve güzel sesi yüzünden, çıktığı her programda şarkı söyleme geleneği devam etti...

Bu kez de Hakan Altun’un meşhur şarkısı ‘Telefonun Başında’yı söyledi ve efsaneydi! Çıplak sesiyle, altta onlarca enstrüman olmadan söyledi; öyle duru, öyle güzeldi ki yorumuna hayran kaldım.

Başka biri “Arabesk söylemem” der, egosal triplere girerdi belki ama Serenay şarkıyı okurken acayip mutluydu. En sonunda bu kızı şarkıcı da yapacaklar diye korkuyorum. İnşallah albüm yapmamak için direnir, sadece böyle sürprizler yapar. Bu amatör ruhu en güzeli çünkü.

Sezen’in şarkısındaki tarif bile rahatsız etmeye yeter!

İzmir’in kızları da sonunda siyasete alet oldu! Zira kadınları yöre yöre aşağılamaları eksikti, o da oldu. Mevzu malum…

AKP’nin “Bu şehrin eskiden kızları güzeldi. Artık kızları bile kalmadı” sözleri CHP’li kadınları fena kızdırdı! Nasıl kızdırmasın...

CHP’li kadınlar, basın toplantısında söylediler işte: “AKP’lilerin İzmir’le ilgili alakasız benzetmelerine ilk kez tanık olmuyoruz. Bunun nedeni, İzmirlilerin kendileri gibi düşünmemeleridir.

İzmirli kadınlar, inandıkları değerlerden vazgeçmeyecek. Biz güzeliz. Bizim güzelliğimiz düşüncelerimizde. Ayrıca İzmir’in kadınları ‘ben bilirim’ der, ‘beyim bilir’ demez…”

★ ★ ★

Birileri kadın cinsi söz konusuysa aşağılamadan, küçümsemeden duramıyor; karşısındakiler de bunun farkında, cevabı yapıştırıyor.

Tartışmanın sonucunu bilmem ama Sezen Aksu zamanında en güzelini demiş: “İzmir'in kızları, bir elinde de cımbızları/Dişidir, anadır, efedir gidinin tatlı huysuzları..

Çıktılar mıydı ipek çoraplarla kordon boyuna/ Savaşta da, aşkta da esaslıdır kadın duruşları Hiçbir topuk tıkırtısı bu kadar davetkâr çalamaz, Bir göz vuruşuyla yerle bir eder, böyle bir şey olamaz…”

Daha ne desin Sezen.? Bu güzel şarkıyı bize tekrar hatırlatan AK Parti İzmir İl Teşkilatı’na çok teşekkürler.

Çok saçma ama çok ilgi çekici!

Bugüne dek 5 milyon kişinin izlediği ‘Fuerza Bruta’ isimli şovu izledim sonunda. Son derece saçma ama son derece ilgi çekiciydi! ‘Şimdi ne olacak?’ diye her an beklemedesin...

Sahne, ilk önce salonun tam ortasında. Yürüme bandında bir adam yürüyor. ‘Ee?’ diyorsun...

Sonra o hızlı tempoyla yürüyor, derken koşuyor, karşısına bir duvar çıkıyor, onu delip koşuyor, yanında başkaları yürümeye başlıyor, onlar yere düşüyor, derken havada iplere asılı insanlar çıkıyor falan…

Anlamaya çalışıyor ama işin içinden çıkamıyorsun... “Hayat koşuşturmaca, bu arkadaş da hayata direnmeye çalışıyor” diye bir hikaye yazıyor, gülüyorsun. Sonra sahne başka bir yere taşınıyor, herkes o tarafa dönüyor. Bu kez çılgınca dans eden bir grup insan var.

“Bugün çıkan tecavüzcü yasasına isyan ediyorlar herhalde” diyerek kendince anlam katıyorsun. Bu arada müzikler şahane. Sonunda salonun tavanında kalın muşambadan bir havuz beliriyor. İçinde azıcık su var.

Seyirciler de, havuzun tabanından yukarıya bakıp, 4 kişinin havuzda hoplayıp zıplamasını, düşüp kalkmasını izliyor. Manasız ama bir şekilde ilginç işte! Şov 27 Kasım’a kadar sürecek, ilginç bir saat geçirmek için izleyin.

UNUTMA!

Bu şov ayakta izleniyor, bunu göze alın.

■ Kalın giyinmeyin içerisi çok sıcak!

■ Yanınıza çanta almayın çünkü kalabalığın içinde sürekli yer değiştiriyorsunuz. (Ama kilitli dolaplar mevcut!)

■ Hafiften ıslanabilirsiniz, dikkat. Ama çok ıslanmak isterseniz, gösteri sonunda yağmur yağdırıyorlar, altında dans edebilirsiniz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder