Can Kantar

18 Mart 2024, Pazartesi 07:00

Trafik sigortasını yaptırmazsanız başınıza neler gelebilir?

Her şeyde olduğu gibi sigorta primlerinde de artışlar oluyor. Sigortasını en çok önem verdiğimiz maddi varlığımız otomobiller olduğu için bu konu oldukça geniş bir kesimi ilgilendiriyor. Araçlar için yaptırılan ‘Zorunlu Trafik Sigortası’ bir çeşit sorumluluk sigortası olarak da tanımlanabilir. Yani aracınız bir kazaya karışırsa karşı tarafın hasarını karşılamak için kullanılan bir sigorta. Kaza tespit tutanağı ile SBM’deki değerlendirme yüzde 50/50 oranında karar verilmişse sizin aracınızdaki hasarı da karşı tarafın sigorta şirketi karşılamış oluyor. Bu sadece kazalarda maddi ve bedeni hasarlar için geçerli bir sigorta ürünü. Burada primler devletin izin verdiği marjlarda sigorta şirketlerince artırılıyor. Siz tek taraflı bir kazaya karıştınız, aracınızı duvara çarptınız, aracınız kapının önünde yandı, çalındı. Tüm bu zararların karşılanmasını istiyorsanız o zaman isteğe bağlı olan Kasko’yu yaptırmalısınız. Bunda bir zorunluluk yok. Ama araçlarımız o kadar değerli oldu ki artık Kasko yaptırmak da kaçınılmaz oldu. Tabii ki Kasko primleri Zorunlu Trafik Sigortası primlerinden oldukça daha yüksek.

TRAFİKTE CANLI BOMBALAR GEZİYOR

Ülkemizde rakamlara bakıldığında bugün zorunlu olan trafik sigortasını yaptırmayanların oranının yüzde 20’lere çıktığı belirtiliyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Yani trafikteki her 5 araçtan biri sigortasız demek. Daha açık bir ifade ile caddelerde bombalar dolaşıyor. Diyelim ki size trafik sigortası olmayan bir araç çarptı. Karşı tarafın araç sahibi yandı diyebiliriz. Hele hele çarpılan araç da pahalı bir araç ve hasarı yüksek maliyetliyse gerçekten zor durumdasınız. 5-6 bin liralık bir masraftan kaçınayım derken bu kaza size belki yüz bin TL’lerle ifade edilen rakamlara mal olabilir. Allah korusun hele hele bedeni hasar ile sonuçlanmışsa bu rakamlar milyonlarla bile ifade edilebilir. Çevirmede yakalanırsanız ise aracınız zaten sigortanızı yaptırana kadar bağlanacaktır. Buradan çabuk kurtulabilirsiniz belki ama bir kazaya karıştığınızda işiniz çok zor. Altından kalkamayacağınız rakamlar karşınıza çıkabilir. Siz siz olun özellikle Zorunlu Trafik Sigortası’nı mutlaka yaptırın.

11 Mart 2024, Pazartesi 07:00

Trafik sigortasında ‘serbestlik’ primleri artırır mı?

Zorunlu trafik sigortasında son günlerde “serbest tarife”ye geçiş sıkça konuşulmaya başlandı. Sigorta şirketlerinin zorunlu trafik sigortalarında uygulanacak primleri serbestçe belirlemek istemesinin tüketiciler tarafından endişe ile karşılandığını duyuyorum. Haklılar, günümüzde hangi ürünün fiyatı kontrol altında tutulabiliyor ki? Bir de serbest bırakılırsa kim bilir kaç TL’ye çıkar diye düşünülüyordur mutlaka. Zorunlu trafik sigortasında primler geçmişte sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirleniyordu. O dönemde ortalama 200-300 TL’ye trafik sigortası yaptırılabiliyordu. Trafik sigortalarında yaşanan bir takım olaylar sonrası primler Devlet tarafından belirlenmeye başlandı. Sebep ise bazı kötü sürücülere verilen prim tutarından yola çıkılarak devlet ‘primleri ben belirleyeceğim’ dedi. Yılda 6-7 hatta 9 kaza yapan bir ticari araç için 20-30 bin TL fiyat verilmişti. Ortalık ayağa kalkmıştı. Sonrasında ise bugünkü sisteme geçildi.

ÇOK KAZA YAPAN ÇOK AZ KAZA YAPAN AZ ÖDESİN

İşin özeti... Mevcut sistem yılda 2-3’ten çok kaza yapanları koruyan bir sistem. Çok kaza yapan sigortalıların primlerini daha fazla artırmamak için şimdi havuza atılıyorlar. Bu havuzda oluşan zarar sigorta şirketlerine paylaştırılıyor. Buradaki zararı ise şirketler havuzda olmayan poliçeler arasında paylaştırmak zorunda kılıyor. En anlaşılabilir izahı bu şekilde. Serbest tarifeye geçildiğinde 10 bin TL’ye Trafik sigortası yaptıran biri 5 kaza yapıp sigorta şirketine 80- 90 bin TL’lik hasar faturası çıkardığında bir dahaki sene poliçesini 40 bin TL’ye yaptırabilecek. Yılda 1-2 ya da hiç kaza yapmayan iyi sürücü ise bu marjı bozmadığı sürece 10 bin TL’ye yaptırdığı poliçeyi bir sene sonra 5 bin, sonraki sene belki 3 bin TL’ye yaptırabilecek. Sözün özü bu sistemde iyi sürücü kötü sürücünün primine ortak oluyor. İnşallah kısa sürede trafik sigortalarında aşamalı olarak serbest tarifeye geçilebilir.

HEDEF ‘AİLE SİGORTACILIĞI’ İLE BÜYÜMEK

AXA Türkiye’nin 2024 yılı hedefleri arasında sigortalı sayısıyla büyümek var. Bu kapsamda ‘aile sigortacılığı’ kavramına önem verdiklerini belirten AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, “Müşteri başına poliçe adetinde önceki yıllara göre artışlarımız var. Burada çimento aile kavramımız. Aile sigortacılığını yaklaşık 2 yıldır lanse ettik. 2024 ve 2026 yıllarında da AXA Türkiye olarak hayat, emeklilik, hayat dışı ve sağlık alanlarındaki bu sinerjiyi etkin bir şekilde kullanacağız” dedi.

Sigortalılık oranlarının artması, finansal güvenlik ve risk yönetimi açısından önem taşıyor. Daha fazla insanın sigorta sistemine dahil olması, toplumun genel refahının yükselmesi ve beklenmedik durumlar karşısında korunma sağlanması açısından da değerli. Öte yandan sigorta şirketlerinin sigortalı sayılarını artırmaları şirketlerin büyümesi için de kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Daha fazla sigortalı, şirketin, müşteri tabanını genişletip finansal gücünü artırarak risklere karşı daha geniş koruma sunmasını sağlıyor. AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, AXA Türkiye olarak 2024 ve sonrası için sektördeki tüm fırsatları müşteri perspektifinden değerlendirerek yöneteceklerini söyledi. AXA Türkiye’nin yılın ikinci yarısında Groupama sinerjiyle beraber sektörden biraz daha pozitif ayrıştığını söyleyen Ölken, “Sağlık, kasko, ticari ve kurumsal sigortalarımızı bir araya getirdiğimizde, müşteri sayılarımızın gelişimi her zaman odak noktamız olmuştur. Çeşitli yıllara yayılan trendleri incelediğimizde müşteri sayımızın 3 milyon bandında seyrettiğini görüyoruz. Ancak, artık bu sayıyı aşarak 3 milyon bandının üzerine çıkmış bulunmaktayız. Bu bizim için ve gelecek için çok önemli bir gösterge. Müşteri başına poliçe adetine döndüğümüzde, burada da önceki yıllara göre artışlarımız var. Burada çimento aile kavramımız. Bizim aile sigortacılığını yaklaşık 2 yıldır lanse etmemiz, bunun üzerine odaklanmamız, sağlığı, kaskoyu, konutu, bunları birbirine bağlantılılık olarak gerek indirim gerek sadakat gerek ürün kâr zararlarında farkı dikkate almamız, bireysel segmentte büyümemizi sağlıyor. 2024 ve 2026 yıllarında, Axa Türkiye olarak 6.000 dağıtım kanalımız aracılığıyla, hayat emeklilik, hayat dışı ve sağlık alanlarındaki sinerjiyi etkin bir şekilde kullanacağız” diye konuştu.

SAĞLIKTA YENİLİKÇİ ÜRÜNLERLE GÜÇLENDİK

19 Şubat 2024, Pazartesi 07:00

Tek ‘tık’la sigorta sektörü

Dünya hızla gelişiyor. Bu gelişimde teknolojik gelişmelerin payı elbette çok yüksek. Yapılan teknolojik yatırımların çoğu insan yaşamını kolaylaştırmak için. Geçmişte sıraya girip, bir yerden bir yere giderek satın alabildiğimiz şeyleri teknolojik gelişmelerin sayesinde oturduğumuz yerden akıllı telefonlarımız sayesinde satın alabiliyoruz. Gerçeği söylemek gerekirse cihazlar akıllandıkça biz de aynı oranda beynimizi daha az kullanmaya başlıyoruz. Çevirmeli telefonların olduğu dönemde telefon numaralarını aklımızda tutarken artık çocuklarımızın cep telefon numaralarını bile ezberden bilmiyoruz.

Ne olursa olsun akıllı telefonlar ve akıllı cihazlar hayatımıza büyük konfor katıyor. Aynı zamanda zaman kazandırıyor. Kazandığımız zamanı ne kadar faydalı kullandığımız ise bir başka soru işareti. Gelelim sigorta sektörüne. Sigorta sektörü özellikle son 10 yılda hızla ve büyük bütçelerle teknolojiye yatırım yapıyor. Dijital yatırımı çok ciddiye alıyor. Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve kullanım tercihlerini göz önünde bulundurarak yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Artık bir ‘tık’la poliçe alınabildiği gibi, bir ‘tık”la tüm sigorta bilgilerine de ulaşılabiliyor. Sigorta şirketleri çeşitli kurumlarla işbirliği yaparak tüm sigorta bilgilerinizi mesela e-Devlet’inize taşıyor. Oradan poliçelerinizi görebiliyor ve başlangıç bitiş tarihlerini kontrol edebiliyorsunuz. Zaten buna da gerek kalmadan acenteniz bu teknolojik gelişmeleri kullanarak bilgileri sizlerle anında paylaşıyor.

TEKNOLOJİYE YATIRIM HIZLA DEVAM EDİYOR

Diğer taraftan oluşan hasarınızı bir tıkla Mobil Kaza Tutanağı ile sisteme bildirip hızla hasarınızın tanzim edilmesini sağlayabiliyorsunuz. Geçenlerde basında yer alan bir habere göre, Sigorta Bilgi Merkezi yeni uygulaması ile araç satın alırken o araç hakkında eksper raporlarında yer alan ‘değişen parça’ bilgisini sizlerle paylaşıyor. Evinizde bir hasar olduğunda cep telefonunuz ile çektiğiniz görüntüyü şirketinizle bir ‘tık’la paylaştığınız zaman hasarınız hemen ödeniyor. Car-data geliştirdiği yeni yapay zeka uygulaması ile ruhsat bilgisi sayesinde aracınızın değer tespitini yapabiliyor. Daha birçok uygulama ile sigorta şirketleri sigortalılarının daha hızlı hizmet alabilmesi için bir ‘tık’ uzağında. Şayet bu akıllı telefonlarla aranız iyi değilse yaygın dağıtım kanalı olan sigorta acenteleri aynı hızla size yardımcı olmak için her zaman en yakınınızda.

12 Şubat 2024, Pazartesi 07:00

Sanayiciler neden sigorta yaptırmaz!

Sigorta sektörü üst düzey yöneticileri il il gezip Sanayi ve Ticaret Odaları’nda toplantılar düzenliyor. Kendi işlerinden zaman ayırıp bu bilgilendirmeler için koşuşturuyorlar.

Ekonomik gündemimizde sigortalanmayan riskler veya ekonominin can damarı şirketlerin sigorta yaptırmada gönüllü olmamaları tartışılıyor. Diğer taraftan da bu kurumların bazıları için ise sigorta şirketlerinin neden sigorta yapmak konusunda gönülsüz olduğu tartışılıyor. Öncelikle büyük sanayi şirketlerinin fabrikalarını sigorta yaptırması konusunda bir sıkıntı yok. Onlar sigortalarını zaten yaptırıyorlar.

Poliçeleri risk analizleri yapılarak hazırlanıyor ve olası bir hasar oluştuğunda mağduriyeti elbette önleniyor. Bu kurumlar risk analizlerini yapıp, tüm temel önlemlerini aldıkları için de poliçe düzenlenirken bir sorun yaşamıyorlar. İşin diğer bir diğer tarafı ise risk analizi sonrası temel risk önlemlerini almayan işletmeler için yaşanan durum. Elektrik tesisatında, depolarında olası riski önlemek için tedbir almayanlar için poliçe düzenlenmesi zorlaşıyor. Çıkabilecek olası yangınları çeşmeye bağlı bahçe hortumu ile söndürmeyi planlayan bir işletmeye sigorta güvencesi verilmiyor elbette.

ÖNCE RİSKLER İÇİN ÖNLEM, SONRA SİGORTA!

Artık yazılarımda klasik bir hale gelmiştir. Kar ağırlığı ile çatısı çöken fabrika müdürüne eksper soruyor:

“Çatınız sağlam değilmiş zaten.”

Müdür cevap veriyor: “Müdür atandıktan sonra çatının sağlam olmadığını gördüm. Sonra gidip sigorta yaptırdım.”

Eksper devam ediyor: “Sigorta yaptırmadan önce çatınızı güçlendirseydiniz.”

22 Ocak 2024, Pazartesi 07:00

Kimler sigorta yaptırmamalı?

Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyordum. ‘Can, sen herkese bütçeniz doğrultusunda değer verdiğiniz şeyleri sigorta güvencesine alın diyorsun. Peki kimlerin sigorta yaptırmasına gerek yok?” diye sordu. Çok şaşırdım ve önce ne diyeceğimi bilemedim. Tabii ki aklıma gelenler vardı. Öncelikle mali gücü olan, kaybedeceği maddi değerlerini eksiksiz olarak parasıyla tekrar satın alabilecek bir kişinin sigorta yaptırmasına gerek yok diye düşündüm. Diğer taraftan örneğin «kamuya ait mallar»...

Neden sigortalansın ki... Devletin bu değerlerini yerine koyabilecek mutlaka bütçesi vardır… Tüm bu söylediklerimin aslında pek geçerliliği yok.. Dünyada devlete ait malların sigorta güvencesi altına alındığını biliyoruz. Akıllara o zaman da şu soru geliyor. “Sigorta şirketleri devletlerden daha mı zengin?” Elbette değil ama gelişmiş ülkelerde birçok kamu malı sigorta güvencesine alınıyor. Bundan yıllar önce o dönemin çok zengin bir işadamı ile sigorta üzerine röportaj yapıyorduk. İş adamı söze şöyle başladı: “Can bey şimdi soracaksın neyin sigortalı diye... Ben donuma! kadar sigortalıyım” dedi. Ve ekledi: “Ben iş insanıyım. Param kıymetli. Çok küçük bir para ile sigorta yaptırırım ve servetim azalmaz. Onun yerine de yeni yatırımlar yaparım” demişti.

BÜTÇELER ELVERDİĞİNCE!

Bu insanlar bile kaybettiklerini tekrar yerine koyabilecek durumdayken sigorta yaptırıyorsa, diğer taraftan sabit gelirli, kaybettiği değerleri yerine koyabilecek birikimi olmayan geniş bir kitlenin sigorta yaptırmaması gerçekten çok kötü ve anlaşılması zor. Tabii ki bütçeleri elvermiyor diyeceğiz. Buna katılmamak mümkün değil. Fakat özellikle orta yaşlı ve yeni değerler edinmeye başlayan kesimin bile sigortadan uzak durmasını anlaşılır bulmuyorum. Günümüzde ev, araba sahibi olmak oldukça imkânsız hale geldi.

Bu nedenle dişinden tırnağından artırıp, bütçe yaparken bireylerin mutlaka sigortayı önem sırasında üst sıralara koymasını öneririm. Çok kısa olarak ekonominin kalbi KOBİ›ler için de bir iki laf etmek istiyorum. Sıkıntılarını tahmin edebiliyorum. Fakat KOBİ’lerin önemli bir bölümünün sigorta yaptırmadığı ortada. Asrın depreminde de bu gözler önüne serildi. Bölgede sigortası olan KOBİ’ler hızlı bir şekilde normal iş yaşamlarına dönebildiler. Mutlaka ve mutlaka bütçeleriniz oranında sigorta yaptırmayı ihmal etmeyin.

18 Aralık 2023, Pazartesi 07:00

Alevler geleceğinizi çalmasın!

Fabrika ve bina yangınlarında son yıllarda büyük bir artış var. Uzmanlara göre yangın sigortası asla ihmal edilmemesi gereken bir sigorta. Sigorta şirketleri bu konudaki bilincinin artması için hazırladıkları ürünlerle teminatlardan ödeme kolaylığına kadar birçok konuda önemli kolaylıklar sağlıyor.

Yangın, son yıllarda sıkça karşılaştığımız risklerin başında yer alıyor. Konutlarda ve özellikle iş yerlerinde yangın riski her zaman mevcut. Elektrik kontağı, yıldırım çarpması, gaz patlaması, yanıcı maddelerin tutuşması gibi ve daha birçok sebeple ortaya çıkabilecek yangınlar, iş yerlerinde önemli hasarların meydana gelmesine sebep olabiliyor. Aynı şekilde evlerde de kendiliğinden oluşan yıldırım, yangın ve infilak gibi fiziki hasarlar sonucu beklenmeyen ve büyük maddi hasarlar ortaya çıkabiliyor. Tüm bu yangın hasarları için alınacak en önemli finansal tedbir ise sigorta. Yangın riskinin teminat altına alındığı konut ve iş yeri sigortaları bu tür mali yüklere karşı önemli bir mali güvence sağlıyor. Fakat sunulan geniş teminat ve koruma güvencesine rağmen yangın zorunlu bir sigorta olmadığı için ülkemizde çok da yaygın olarak tercih edilen bir sigorta ürünü değil. Sigorta sektörü ise son yıllarda artan yangın risklerine karşı sigortalının lehine sundukları ödeme yöntemleri ve kolaylıklar ile hem bu alandaki farkındalığı artırmak hem de güvence altında olan sigortalı sayısını artırmak istiyor.

Ekonomik sıkıntılar hepimizin bütçesini sarsıyor. Diğer taraftan aldığımız her türlü ürün ve hizmetin de bedeli artıyor. Bunlarla baş etmek elbette ki çok güç. Fakat bir şey var ki onsuz olmuyor. O da “sağlık”. Çevresel ve genetik faktörler bazen bizleri hiç beklemediğimiz sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakıyor. Başımıza bir sağlık sorunu geldiğinde ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Maddi birikimimiz olsa bile hepimiz için bu bir sıkıntı yaratıyor. Yakın bir akrabam yıllarca sağlık sigortası yaptırdı. Sigorta primleri arttı diye mali gücü olmasına rağmen sigortasını yenilemedi. İkinci senesindeki karşılaştığı bir sorun için şimdi ödeyeceği primin tam 3 katını hastaneye ameliyat ücreti olarak ödeyecek. Sağlık sigortaları iki çeşit. Birisi Özel Sağlık Sigortası, ikincisi ise bir sosyal güvenceniz varsa yaptırabileceğiniz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası. Bu ürünler kendi içlerinde yatarak veya ayakta sağlık hizmeti olan ya da her ikisi bir arada sunulan poliçeler şeklinde sigortalılara sunuluyor. Tercih size bırakılıyor. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası daha uygun primlerle yaptırılabiliyor ama A Plus hastanelerde geçmiyor. Özel hastaneler son yıllarda bu sektöre çok yatırım yaptı. Artık her yerde özel hastaneler var ve iyi hizmet veriyorlar. Tabii ki onların da önemli sıkıntıları var ama şimdilik benim konum bu değil.

YANGIN SİGORTASI NEDİR?

Yangın sigortası, ticari ve özel amaçla kullanılan her türlü bina ve yerleşim alanın kendiliğinden oluşan yıldırım, yangın, infilak gibi fiziki hasarlarını karşılayan bir sigorta türüdür. Yangın sigortası ile doğrudan doğruya yangından kaynaklanan zararlar, taşınır ve taşınmaz mallar ile birlikte içerisinde bulunan eşyalar da güvence altına alır. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa aile bireylerin, birlikte yaşanılan kişiler ve çalışanlara ait mallar da sigorta kapsamına alınır. DASK’ın yalnızca depremden kaynaklanan yangın hasarlarını karşıladığını hatırlatmakta fayda var. Yani yangın, yıldırım ve infilak gibi nedenlerle meydana geldiğinde ise bu durum DASK’ın kapsamına girmiyor.

YANGIN SİGORTALARINDA YETERLİ BİLİNCE SAHİP DEĞİLİZ

Doğan Sigorta CEO’su Selcen Gür, istatistiklere bakıldığında ülkemizde yangın sigortası konusunda yeterli bilince sahip olmadığımızı belirterek, “Ticari faaliyetleri için yangın sigortası yaptıran kurumsal sigortalılar, yıllar içinde yaşadıkları hadiselerden kazandıkları deneyimlerle bu poliçeyi talep ediyorlar. Ancak bireysel tüketicilerde bu oran çok daha düşük seyrediyor” dedi. Sigortalılık oranlarının çok düşük olduğu bir piyasada yangın poliçeleri ile ilgili yeni ürünler çıkarmanın pek sürdürülebilir olmadığını da ifade eden Gür, “Bu nedenle sigorta şirketleri mevcudu koruyan fakat sigortalının lehine ödeme yöntemleri ve kolaylıklar sunan ürünler üzerine yoğunlaşıyor” diye konuştu. Poliçe yaptırırken sigortalının yangın poliçesi kapsamına almak istediği herhangi bir varlığın, bugün yeniden konulmak istense tutacak olan maliyetini doğru bir şekilde beyan etmesi gerektiğine vurgu yapan Gür, “Aksi takdirde eksik veya aşkın sigorta durumu söz konusu olabilir. Yangın poliçelerindeki temel teminatlar Yangın, yıldırım ve infilaktır. Bu teminatlara ek olarak deprem, sel, terörizm gibi ek teminatlar alınabilir” dedi.

11 Aralık 2023, Pazartesi 07:00

BES’te daha fazla devlet katkısı almak sizin elinizde

Katılımcıların ‘Gönüllü BES’te bu yıl daha fazla devlet katkısı elde etmesi mümkün. Bunun için 2023 yılı sonuna kadar toplam 140 bin 535 TL katkı payı yatıran BES katılımcıları 42 bin 160,5 TL devlet katkısı alabilecek.

20’nci yaşına basan gönüllü Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) katılımcı sayısı da fon büyüklüğü de artıyor. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) 23 Kasım tarihli verilerine göre, sistemde katılımcı sayısı 8 milyon 571 bin 110 kişiye yükselirken, katılımcıların fon tutarı ise 586 milyar 750,3 milyon TL’ye ulaştı. 27 Ekim’de 20’inci yılını tamamlayan BES’in 2’nci 10 yılda hızlı büyümesinde 2003 yılında yüzde 25 oranında başlayan ‘devlet katkısı’ uygulaması oldukça etkili oldu. 2022 yılında yüzde 30’a yükseltilen devlet katkısı, uzun vadeli bir tasarruf aracı olarak BES’e diğer yatırım araçlarına göre büyük avantaj sağlıyor. Bununla birlikte devlet katkısının da bir üst limiti var. Bu limit de ‘yıllık toplam brüt asgari ücret tutarının yüzde 30’u’ kadar. Diğer bir deyişle katılımcılar, 140 bin 535 TL olan yıllık toplam brüt asgari ücret tutarı kadar katkı payı yatırdıklarında bunun, yüzde 30’unu yani, 42 bin 160,5 TL’yi devlet katkısı olarak alabiliyor. Burada küçük bir hatırlatma yapmakta fayda var: 2022 yılında fazladan yatırılan katkı payları da 2023 yılı devlet katkısı hesaplamasında dikkate alınacak.

Yüksek gelir elde etmek isteyen bu fırsatı kaçırmasın!

Katılımcılara çağrı yapan emeklilik şirketi yöneticileri de imkânı olan ve tasarruf yapabilen katılımcıların daha yüksek gelir elde etmek için fırsatı kaçırmamaları ve eksik katkı paylarını tamamlamaları gerektiğine dikkat çekiyor. Sistemde, devlet katkısı fon tutarı da yıllar itibarıyla artıyor. 2022 yılı sonunda 48,6 milyar TL olan devlet katkısı fon tutarı yılbaşına göre 27 milyar TL artışla 16 Kasım itibarıyla 75,6 milyar TL’ye ulaştı.

İMKANI OLAN BU AVANTAJDAN YARARLANSIN

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, katılımcılar için yüzde 30 devlet katkısından maksimum yararlanma fırsatının yılsonuna kadar sürdüğünü hatırlattı. Her yılın devlet katkısı hakkının ilgili takvim yılıyla sınırlı olduğunu belirten Sincek, “İmkânı olanlara, yüzde 30 devlet katkısından maksimum yararlanabilmeleri için aradaki katkı payı farkını, yılsonuna kadar yatırmalarını öneriyoruz. 2023 yılı içinde bireysel emeklilik ödemeleri yıllık minimum 140 bin 535 TL’ye tamamladığında, yüzde 30 devlet katkısından en yüksek tutardan yani 42 bin 160,50 TL’ye varan katkı payından yararlanılabilir” dedi.

Tarih                          Katılımcı                    Fon tutarı            DK fon tutarı

13 Kasım 2023, Pazartesi 07:00

TSS’ye ilgi büyük ama kimse mutlu değil!

Her şeyin başı sağlık... Bu bir gerçek. Sağlığımıza verdiğimiz önemin yanı sıra, Allah korusun bir sağlık sorunu yaşama ihtimaline karşılık güvencemizi almamız da şart. Devletimizin bize sunduğu imkânlar tabii ki var. Ama bunun yanında bir tık daha hızlı hizmet alabilmemiz için özel sağlık sigortası ayrı bir önem arz ediyor. Yani bir MR için ileri bir tarihe gün verilmesi de söz konusu. İşte tam bu sırada özel sağlık hizmetinden faydalanma ihtiyacı öne çıkıyor.

Bir sosyal güvenceniz varsa Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) ile sağlığımızı güvenceye alabiliriz. TSS, SGK anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarında Devletin ödediği kısmının dışında kalan ücreti karşılayan bir sigorta. A Plus hastanelerde geçerli değil elbet. Ama SGK ile anlaşmalı birçok sağlık kuruluşu var. TSS sahipleri bu hastanelerde fark ödemeden hizmet alabiliyor.

Bunun için yapılması gereken bir sigorta acentesine uğrayıp teklif almak. Sandığınız kadar pahalı olmadığını da göreceksiniz. Neye göre pahalı değil derseniz ise bunu şöyle açıklamak gerekir. Özel bir sağlık kurumunda muayene, ameliyat ve tetkiklerin fiyatlarını öğrendiğinizde sigortanın aslında ucuz olduğuna kanaat getireceksiniz. Geçtiğimiz haftalarda sağlık ve sigorta yöneticilerinin bir araya geldiği toplantıyı izledim. SASDER toplantısında Sağlık Bakanlığı nezdinde de katılım oldu.

Burada taraflar TSS’yi masaya yatırdılar. Sürdürülebilir bir sistemin olabilmesi için sigortalının, özel hastanelerin, özel sigorta şirketlerinin mağdur olmadan bu sistemin nasıl devam ettirileceği tartışıldı. Toplantıda sigortalılar fiyatların yüksekliğinden, hastane ve sigorta şirketleri ise maliyetlerin yüksekliğinden şikâyetçi oldu. Devletimizin bu sistemi destekleyerek daha geniş bir kitleye yaygınlaştırma konusunda çalışmalar yaptığı basına yansıdı. TSS sisteminde SGK, belirlediği SUT fiyatları ile maliyetin bir kısmına ortak oluyor.

SUT fiyatlarının güncel olması ve yıl içerisinde SUT fiyatlarında değişiklik yapılmaması özellikle sigorta şirketlerinin dileği. Çünkü sigortacılar bir risk belirliyor ona göre primleri ayarlıyor. Bir yıl bunu uyguluyorlar. Sistemdeki bu gibi değişiklikler elbette sigorta şirketlerine maliyet olarak yansıyor. Özetle devletimiz TSS’yi desteklerse, prim fiyatları düşer, geniş kitlelere yayılır. Bunun paralelinde özel sağlık kuruluşları da yatırımlarını artırırlar. Evet tarafların devletten beklentileri bu yönde.