Giriş
82. dakikada Mehmet Topal, orta sahadan kaptığı topla ceza alanına kadar süzülüp sol ayağıyla harika bir plase yapmış, Braga'nın kilidini belki de İsviçre yolunu açmıştı. Duygularını göstermekten çekinmeyen Portekizli Vitor Pereira bu sefer golü haç çıkararak kutluyordu. Maçın ardından Pereira, "Beni koruduğuna inandığım melekler, tanrı ve peygamberle alakalı" bir durum cümlesini kurunca hayattaki birçok hikâyenin nedensiz olmadığına dair inancım pekişiyordu...
Kendi hikâyesinin peşinde koşan bir "Melek"
Hem Galatasaray hem de Fenerbahçe formasını giyen birinin iki kulüp taraftarının yanı sıra bu oyuna ilgi duyan neredeyse herkes tarafından sevildiğine şahit oldunuz mu hiç? Evet, Mehmet Topal'ı sahadaki performansı kadar bu vasfıyla da uzun yıllar sonra hatırlayıp, torunlarımıza gazeteden kesip sakladığımız bir fotoğrafını gösterebileceğimiz bir 'Adam'... Yaptığı hayır, hasenat işlerine dair bu zamana kadar bir cümle ettiğini hatırlayan var mı mesela? Karşımıza yalnızca sahada oynarken çıkan, abartısız, kendi halinde, kendi hikâyesinin peşinde koşan bir 'Melek' o aslında...
Keşke gökyüzünde neler olduğunu görebilseydik
Fenerbahçe'nin Avrupa'da yenilmezlik serisini 8'e çıkardığı maçın ardından "Vitor Pereira", "Melek" ve "Mehmet Topal" üçlemesine dair bir cümle kurulacaksa eğer, işte tam da bu nedenle kurulmalıdır: "Muhakkak ki sizlerin üzerinde mutlaka hıfzeden, muhafaza eden koruyucu melekler vardır. Onlar muhafaza melekleridir" (İnfitâr Suresi 10. Ayet) Hayatımızda birbiriyle ilgisi olmadığını düşündüğümüz birçok mevzu aslında birbiriyle kopmaz bir bağlantı içindedir.
Yalnızca bilmediğimiz ve hissetmediğimiz için böyle karmaşık gelir bize. Keşke tam oyun sıkışmış, her şey zora girmişken, Mehmet Topal'ın topu kapıp ceza sahasına yöneldiği an gökyüzünde neler olduğunu görebilseydik...
