Elif Yılmaz Evimizin oğlu...
HABERİ PAYLAŞ

Evimizin oğlu...

O bir Beyaz;

Ekrandan hayatımıza girip ‘evin oğlu’ unvanını kazanan. Programda öksürse, annelerin endişe içinde evine ıhlamur gönderdiği. Evlenip çoluğa çocuğa karışması memleketçe dert edilen kişi. Milyonlarca insanın gönlünde böyle taht kurmak ve 90’lardan beri o tahtı kimseye kaptırmamak hiç kolay değil.

***

Önceki akşam Beyaz’ın programına Diyarbakır’dan bir kadın bağlanıp dedi ki: ‘Burada yaşananlara sessiz kalmayın. İnsanlar, çocuklar ölmesin...” Beyaz da bu sesi kesmedi, dinledi...

Ve oradaki herkese sıcacık selamlarını gönderdi.

Haberin Devamı

***

O andan itibaren, malum medya şuursuzluk sınırlarını aştıkça aştı. Bizim Beyaz bir anda ‘O bir vatan haini...’ oldu. Ama haberiniz olsun, bu memleketin anaları, ‘evin oğlunu’ size yedirtmez!

Gerekirse kredi çekerim


Diyanet bu hafta nişanlılara ‘El ele gezmeyin, baş başa kalmayın’ dedi. Kimsenin de gıkı çıkmadı. Ne de olsa, yıllardır en yetkili ağızlardan ‘İffetli kadın kahkaha atmaz’, devlet TV’sinden ‘Hamile kadın sokağa çıkmaz, ayıptır’ gibi cümleler duymaya alıştık.

* * *

Aradan 4 gün geçti bir fetva daha çıktı. Diyanet sitesinde, baba-kız ilişkisiyle ilgili sapkın bir soruya yanıt verilmişti. Yanıtı ben buraya yazamayacağım. Çünkü zihnime kelime olarak düştüğü an, insan olarak yerin dibine giriyorum. Oradan çıkmak da istemiyorum.

* * *

Bu rezalet ortaya çıkınca, önce fetva silindi. Ama internet çağındayız malum hiçbir şey kaybolmuyor. Sonra site bir anda ‘bakıma alındı’. Tabii rezilliği kapatmaya bu da yetmedi. Akşama doğru Diyanet’ten bir açıklama geldi. Özetle, haberi yapan suçlanıyordu. Ortada bir fetva olduğu kabul ediliyor ancak ‘tahrif’ edildiği söyleniyordu.

* * *

Bu da işe yaramadı.. Birileri, ilk yardım sepeti gibi yine göreve koştu. Bu iğrençliğe isyan edenleri,‘Dini, imanı sizden mi öğreneceğiz. Din düşmanları’ diye taşlamaya başladı.

* * *

Ancak şöyle bir baktım; fetvanın rezilliğine o saate kadar tek kelime eden yoktu. Ve bir kez daha anladım ki, ahlak anlayışımız, ayrı dünyaların insanlarıymışız gibi çok farklıydı.

Ancak yapılan ilk açıklamanın manasızlığı zor olsa da anlaşılmış olacak ki, bir süre sonra Diyanet’ten 2. açıklama geldi. Bu sefer, fetva kesinlikle yalanlanıyordu. Böyle bir fetva hiç olmamış. Diyanet’e teknik saldırılar yapılmış. Olay bir sabotajmış. Kısaca, aslında mağdur olan onlarmış.

* * *

Dün sabah itibariyle de site kapatıldı. Olay, Türkiye’nin başına gelen her musibetteki gibi ‘paralellere’ bağlandı.

* * *

Peki... Naçizane bir sorum var: Vergilerimiz sayesinde 6 milyar TL gibi devasa bir bütçeye sahip olan, başkanının milyonluk zırhlı makam aracıyla korunduğu Diyanet, halkı bilgilendirdiği bu önemli sitesini niye savunmasız bıraktı! Yoksa önlem için bütçesi mi yetmedi! ? Allah aşkına siz yeter ki mağdur olmayın. Biz ne kadar lazımsa veririz. Gerekirse ben bankadan kredi çekeyim. Çünkü bu bir türlü bitmek bilmeyen mağduriyet, bir türlü mağduriyet sırası gelmeyen halk için tam bir felaket!

Artık manasızlar...

Son yıllarda ülkemizde en çok kullanılan, ancak bu aşırı tüketim yüzünden hiçbir manası kalmayan iki cümle:

- Yok artık.
- Yeter artık.

Haberin Devamı


Spotify aslında bir belgesel sitesi

Açıkçası Facebook’a girip ilkokul, ortaokul vs. arkadaşlarını bulup, geçmişimin soy kütüğünü çıkaracak kadar parlak insani ilişkilerim olmadı pek.

- ‘Doğru mu?’, ‘Yanlış mı?’ bilmiyorum. Sadece ben, mecburen kalabalık içinde olan ama sürekli kendine aş ererek yaşayan biriyim.

- 7’mde de böyleymişim, annem diyor.

* * *

- Ama artık benim de ‘Dur şuna bir bakayım’, ‘Şunu bulayım’ diye tırmaladığım, ulaştığımda ‘Hey gidi günler hey’ diye iç geçirip dalıp gittiğim bir yer var artık.

- Spotify’a girdikten sonra bu eksikliğim (tabii bence) kapandı çok şükür.

* * *

- Yaptığım ‘Bi Ömür’ ve ‘Elif’ listesine bakınca ergenliğimden şimdime kadar ki dönemimi adeta üç boyutlu belgesel gibi izliyorum.

- Değişimlerim, dönüşümlerim, saplantılarım, vazgeçilmezlerim...

-Hepsi ulu orta dökülüyor önüme. İlk listede geçmişim, diğerinde ise şimdim var.

* * *

- Ama şöyle bir geriye yaslanıp bakınca gördüm ki, iki listenin de odak noktası gibi ortak bir şarkısı vardı: ‘People are strange when you’re a stranger. (insanlar gariptir, sen yabancı olduğunda)- The Doors)’

* * *

- Kendi hikayesini müzikle dinlemek, hatta ve hatta seyretmek isteyenlere naçizane tavsiyemdir Spotify. Benim keşif geç oldu, sizinki olmasın.

Hata, şükür ve dua

- Alanya’da önceki gün, engelli yurttaşları teknolojik saldırılardan korumakla ilgili önemli bir konferans düzenleniyor.

- Kürsüye konuşmacı olarak Savunma Sanayi Müsteşarlığı ARGE ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanı Ata Şenlikçi çıkıyor.

- Ve diyor ki; “Şahsıma ait 6 çocuğum var. Elhamdülillah hiçbirinde hata yok. Fakat onlara okula her gidişinde ve dönüşünde ‘Yanındaki arkadaşına yardımcı olacaksın. Neler yaptın arkadaşların için’ deriz.”

* * *

- Eminim salondaki herkes o an ‘Elhamdülillah, böyle bir engelimiz yok’ diye içinden şükretmiştir.

- Arkasından da ‘Allah bizi böylesi saldırılardan korusun’ diye de dua etmiştir.

- Ben de yürekten ‘Amin!’ diyorum...

Metin’e ...

İzlemeye gittiği haberde, polisler döverek öldürdü. O zamanlarda da ‘büyük’ olan devletimiz dedi ki: Metin Göktepe sandalyeden düştü öldü. Arkadaşları peşini bıraksa cinayet örtbas edilecekti. Mesleğine tutkun bir gazeteci terörist yaftası yiyecekti. 8 Ocak’ta katledildiği günün 20. yılıydı. İyi haberlerim var sana Metin: Demokrasi 20 yılda epey ilerledi. Artık ölmüyoruz. Sadece işsiz kalıyor, dövülüyor ya da tutuklanıyoruz...

Yanıt veriyorum

- Cumhurbaşkanı Erdoğan 17. Muhtarlar toplantısında ‘Başkanlık sistemiyle’ ilgili şunu sormuştu: Bundan niye korkuyoruz, niye çekiniyoruz?

- Kendi adıma şimdi Cumhurbaşkanı’ndan alıntı yaparak yanıt veriyorum:

- Üniter devlette ‘başkanlık sistemi yoktur’ diye bir şey yok tabii. Yani Hitler Almanyası’na baktığınızda orada da bunu görürsünüz... O yüzden korkuyorum. Bu kadar net.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder