Giriş
Son yıllarda dünyanın en kıskanılası ülkelerinden biri haline gelen ‘Yeni Türkiye’ bu hafta yine dünyayı şaşırtan hangi olaya imza attı?
a. Hükümet, Gezi eylemlerinde öldürülenlerin ailelerinden özür diledi.
b. Uludere’de katledilen 34 kişinin katili yargı önüne çıkarılıp cezalandırıldı.
c. Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine erken seçim kararı alındı.
d. Manisa’da bir kadın, başbakana ayakkabı kutusu gösterdi. Kendisi ve kutu gözaltınaalındı. Kadın 2 saat, kutu ise 4 saat gözaltında kaldı. (doğru yanıt)
Üstümüzden TIR geçti
Suriye’de kafa kesip, insan ciğeri yiyen, sunni olmayanı öldürmeyi hak gören şeriatçı örgütler, (pardon biz onlara ‘özgürlük savaşçıları’ diyoruz) bildiğiniz gibi diktatörü devirip ülkelerine demokrasi getirecek. Ha bu arada Suriye’de yoğun bir Şii nüfusu olduğunu hatırlatalım. Hükümetimiz de başından beri ‘özgürlük savaşçılarına’, insani destek veriyor. Öyle bir canı gönülden destek ki bu, ‘Onları benden daha çok seviyorlar’ diyen kadim dostumuz Amerika’nın bile gözü korktu... Neyse uzatmayalım... Bu hafta Hatay’da jandarma ihbar üzerine, işi gücü yokmuş gibi bir TIR’ı durdurdu. TIR’da savcı nezaretinde arama yapılmak istendi.
‘Münasebetsiz sorular'
Bu arada insani yardım olduğu iddia edilen TIR’da Milli İstihbarat Teşkilatı’mızdan bir eleman da vardı. ‘İnsani yardım TIR’ında MİT’çinin ne işi var’ gibi ‘münasebetsiz’ sorular sormayın. Neticede TIR’ın aranmasına izin verilmedi. ‘Niye mi verilmedi?’... diye soruyorsanız şayet; ‘nerede yaşadığınızı sorgulayın’ derim. Neyse; TIR’ı arkasından el sallayarak gönderdik. Yine birkaç ‘münasebetsiz’ kişi ‘TIR’da ne vardı’ diye sorup iç ve dış mihrak misyonlarını yerine getirdi. TIR’dan biz makarna, bulgur çıkmasını beklerken (saf bir TC vatandaşı olarak) ‘DEVLET SIRRI’ çıktı. Yeni içişleri bakanımız da devreye girip “TIR’da Türkmenlere yardım vardı” dedi. Ancak bu ‘makul’ açıklama yine ülkemize fitne tohumları ekmeye çalışanları tatmin etmedi. Bu kez de, “Yardım TIR’ıysa niye devlet sırrı?’ gibi basit sorular sormaya başladılar. Peki noldu?: Demokrasi TIR altında kaldı!
Haftanın mağduru
Başbakan Yardımcısı Arınç, iki AK Partili milletvekilinin tivitlerine kızıp basın toplantısında verdi veriştirdi: Twitter hastalık haline geldi arkadaşlarımız çıt çıt çıt, elinde cep telefonu sabahtan akşama bunlarla uğraşıyor. ‘Şu kadar tivit attım, şu kadar retweet aldı..’ Elinin körü oldu.”
Haftanın bilmecesi
(Sevil Uyar-Yanda)
Manken Sevil Uyar, “Nüfusa yaşım, ablam Sevilay Uyar ile aynı girilmiş. Oysa ben ondan 4 yaş küçüğüm” diyerek yaş düzeltme için mahkemeye başvurdu. Mahkeme reddetti. Ancak mesele şu ki: Sevil Uyar ile Sevilay Uyar tek yumurta ikizi. Bu nedenle olay gizemini hâlâ koruyor!
Haftanın modası
(Bu haftaya da ‘kefen’ imzasını attı)
Kocaeli’de AK Parti’li Belediye Meclis Üyesi Muhammet Hamarat, Başbakan Erdoğan’a destek amacıyla il danışma meclisi toplantısına kefenle girdi.
‘Üç-beş kelimeyle geçiyor hayat
Devlet dili:
1- Kumpas
2- Komplo
3- Yeni Türkiye
‘Paralel’ dil:
1- Kara propaganda 2- Bağımsız yargı 3- Basın özgürlüğü Vatandaşınki: Tabii ben kimim ki...
Tarihte dün-bugün
‘Yeni Türkiye’de biliyorsunuz ‘askeri vesayet bitirilmiş, tüm darbeciler hapse atılmış, Ergenekon da çökertilmişti. Sonra devlette ‘kardeş kavgası’ çıktı. Her ne hikmetse, birden ‘demokrasi’ hatırlandı. Dünden bugüne nereye gelmişiz bir bakalım: 1. Başbakan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan “Orduya kumpas kuruldu” dedi 2. Genelkurmay, “Polis, savcı, hakim Ergenekon’u ve Balyoz’u manipüle etti” diyerek suç duyurusunda bulundu 3. Emniyetteki cemaatçi kadrolaşmayı deşifre ettikten sonra başına gelmeyen kalmayan tutuklu eski polis şefi Hanefi Avcı’ya iktidar yanlısı gazeteler methiye düzmeye başladı.
