Helal olsun Karabıyık!

Türkiye Cumhuriyeti’nde devlet her şeye el atıyor da sporda yabancı konusunda bir başıbozukluk almış başını gidiyor. Futbolda, basketbolda, voleybolda takımlara bakınca hangisi Türk, hangisi yabancı rakip takım karıştırmaya başladık. Tabi ki bunun en kötü yansıması da milli takımlarda kendini gösteriyor. Şimdi, bazı akıllılar çıkıp; “Avrupa’ya Amerika’ya bakın” da diyebilir. Üniversitede tarih okuduğum için bana “Osmanlı’ya baksana tüm organizasyon devşirmelerin üzerine kurulu imiş” diyebilirler.

[[HAFTAYA]]

Onlara vereceğim ilk cevap: Büyük Atatürk’ün batıdan yasalar dahil pek çok şeyi alırken, ülkemiz kural ve yaşam tarzına uyarlamasını gösterebilirim, Osmanlı’da ise; devşirmelik alıp yerine koymak değildi. Devşirmeler ilk defa özel bir eğitimden geçiriliyor, din dahil tüm varlığı ile Türkleştiriliyordu. Onun için ülkeye ihanet eden bir tek devşirme Osmanlı sadrazamı, veziri, paşası olmamış. Onlar devletleri için zamanı geldiğinde başlarını vermişlerdir. Bizdeki yabancılar bugün bizde; yarın bizim milli takımlarımıza karşı oynuyorlar. İşte bir babayiğit çıktı.

Tam yasaklayamasa bile yabancı oyuncuyu 3 ile sınırlandırdı. Türkiye’nin ekonomisi gibi; hızla yükselen Türk Voleybol Federasyonu Başkanı Erol Ünal Karabıyık bu. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu ve diğer federasyonlar kulüp başkanlarından korkup ağızlarını açamazken, Karabıyık elinden geleni Milli Takım için yapıyor. Ona helal olsun! derken; şimdi de ülkeyi yönetenlere bir diyeceğim sözüm var. TBMM tez zamanda bu konuya el atmalı ve Anayasa’da Türk gençliğini koruma görevini hatırlayarak, bir yasa çıkartmalı ve ülke sporunun, yavaş yavaş genç yıldızlarımıza kapanan kapılarını ülke gençliğine ve sporuna açmalıdır. Buna itirazı olanlar parasını öder sirk kurar istediklerini alır oynatırlar. O da onların bileceği iş!