Ergun Hiçyılmaz Ramazan gecelerinin eğlencesi: Orta oyunu
HABERİ PAYLAŞ

Ramazan gecelerinin eğlencesi: Orta oyunu

Haberin Devamı

Kavuklusuyla, pişekarıyla, davul ve zurnanın coşkulu sesi ve lavanta kokularıyla orta oyunu bir başka alemdi. Orta oyunu, Ramazan gecelerinde oynanan bir meydan oyunu idi. ‘Yeni dünya’ denilen bir pano ve iki iskemle oyunun tek dekoruydu. Zurnanın ara vermeyen nağmesi, davulun coşkun sesi ve kafes arkasından gelen lavanta kokuları dekorun diğer parçalarıydı. Orta oyununda Karagöz yerinde Kavuklu, Hacivat’ın yerinde de Pişekar vardır. Kavuklu başında bir kavuk, sırtında bol yenli kırmızı bir biniş ve yarım şalvarla, kırmızı pabuçlardan oluşan kıyafet giyer. Pişekar ise al, mavi sarı, siyah dört dilimli pamuklu sivri külahı, kolları dar hırkamsı setresi ve elinde iki dilimli sarkarı ile tezat bir görüntü içindedir. Kavuklu cücesi ve diğer şahıslar oyunun hareket unsurlarıdır.

Orta oyunun repertuarında belirli konular vardır. İlk zamanların repertuarında 11 konu tespit edilmişti. Son dönemlerde yeni eklemelerle bu sayı 41’e kadar yükseldi. Çift Evlenme’, Gözlemeci’, ‘Kunduracı’, ‘Bahçe’, ‘Sarhoşa Hile’, ‘Meyhane’, ‘Yazıcı’, ve ‘Kanlı Nigar’ oyunları başta geliyordu. Konu açısından basit fakat ilgi çekici oyunlar seyirci için sürükleyici idi. Oyuncular çok defa tuluata kaçarlar ve yerli yersiz istediklerini yaparak seyirciyi güldürmeyi hedef alırlardı. Diledikleri zaman vakayı ve tekerlemeleri değiştirmek de kendi arzularına kalmıştı. Bu değişiklikleri ve yenilikleri en iyi şekilde yapanlarda seyirci nazarında iyi oyuncu sayılırdı.

HER TİPİN AYRI HAVASI VARDIR

Peki iyi bir orta oyuncusu olmak için ne gerekirdi? Bir kere karagözcü olmak gibi engin bir zeka ve geniş bir hayal gücü şarttı. Buna bir de büyük espri gücü eklenirdi. Orta oyunu eserleri tamamen yerli özellikler taşırdı. Orta oyununda erkek tiplemesi kuvvetlidir. Kadın tipleri ise bunun yanında çok zayıf kalmıştır. Oyun günü etraf çok kalabalık olurdu. Meydanın bir tarafını açık bırakırlardı. Oyuncular iki çalgıcının çalmayı başlaması ile birlikte bu açık kısımdan içeri girerler ve oyuna başlanırdı. Her oyunun, her tipin bir havası vardı.
Ramazan gecelerinin eğlencesi: Orta oyunu

Pişekar orta oyununun temel direğidir. Hem oyunu hem de oyuncuları idare eder. Meydana herkesten önce gelir ve oyunu açar. Yeni dünyanın önünden geçerken şakşakını sürterek takırdatır, seyircileri selamlar ve oyunu ilan ederdi. Arkasından alana Kavuklu gelerek ve azamete dolaştıktan sonra Pişekar’a ‘Vay... Hamdiciğim...’ diye seslenir. Bu ses üzerine Kavuklu birden korkar ve kavuğu başından havaya fırlatırdı. Her seferinde de yere düşmeden yakalamayı başarır, arkasından konuşma başlardı:

Sorma başıma gelenleri...
Ne oldu?
Ne olacak, ölümden kurtuldum.
Yaaa... Vah, vah... Allah korusun.
Bak, anlatayım da dinle. Ve başlar hikayesini anlatmaya...

ORTA OYUNUNDA GÖNÜL İŞLERİ

Orta oyunun en son hakiki üstatlarıdır Kavuklu Hamdi ile Pişekar Küçük İsmail Efendi. Hamdi’nin her an tehlike gelecekmiş hissi veren bakışları, Küçük İsmail’in müztehzi gülümsemeleri, Karadeniz uşağı Hayrettin’in bir araba lafı karşısında afallayan Hamdi’ye, ‘Hay bırakmayasun ki, içi laf da ben edeyum’ diye çıkışması seyircinin kahkaha atmasını sağlardı. Bilhassa Hamdi’nin son zamanlarda icat ettiği rüya tekerlemesi seyircilerin çok büyük ilgisine mazhar olmuştu. Olayı hakikatmiş gibi tüm ciddiyeti ile anlatır, en sonunda ‘Bir de uyanayım ki’ dediği anda seyirciler kahkahadan kırılırdı. Seyircilerin içinde paşalardan, aşçıbaşına kadar her sınıftan insan olurdu. Hepsi yan yana iskemlelere sıralanır, orta oyununu izlerlerdi. Oyunun müdavimleri arasında çapkınlar da vardı. Bu ortamdan istifade ederek aşk mektuplarının iletilmesine orta oyunu kolaylık sağlardı. Simitçiler, kağıt helvacılar ve fıstıkçılar da bu gönül alışverişinin aracıları idi.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder