Erkut Can Anadolu aslanı kaçmış
HABERİ PAYLAŞ

Anadolu aslanı kaçmış

Haberin Devamı

Şu sosyal medya gerçekten bir alem. Adamı vezir de eder rezil de. Bir haber. Aslantaş Barajı’nda yer fıstığı sulamaları sırasında, baraj suları çekildiğinde görülebilen, Anadolu aslanı kabartmasından söz ediliyor ve bu harikanın kurtarılması için haberin paylaşılması isteniyor. Resme bakınca gerçekten muhteşem ve ben de hiç duymamışım. Çıkış aldım ve bir kenara koydum. Unutmuşum.

Geçen hafta elime geçince araştırdım. Anlatayım da gülün biraz. Evet böyle bir aslan var. Muazzam bir kayaya oyuk açılarak içine gizlenmiş, 10x6 metrelik dev bir yaralı aslan. 1820’de Danimarkalı heykeltıraş Bertel Thorwaldsen tarafından yapılmış. Yapılmış da, bu aslan, Osmaniye’de Ceyhan nehri üzerindeki Aslantaş barajında değil, İsviçre’nin Luzern şehrinde.

Fransız Devrimi sırasında öldürülen 700 İsviçreli muhafızın anısına yapılmış. Yaa işte böyle. Uyduran da iyi uydurmuş ve bir sürü yorum almış. “Hemen korumaya alınmalı, sular bunu yok eder” diyen de var, “Dalgıç turizmi için mükemmel. Reklamı yapılmalı” diyen de. Ne güzel hayaller. Yolunuz düşerse, siz de gidip görün. Bu palavrayı hatırlayarak gülün.

ÜMİDİMİZ MERSİN’DE

Anadolu aslanı palavrasından sonra, bu da gerçek bir hazine. Dalgıçlar Mersin körfezi içinde, Yapraklı koyunda, batık şehir kalıntıları bulmuşlar. Hem de 50 dönüme ulaşan devasa büyüklükte. At nalı şeklinde 3 temel üzerine oturan batık şehir, M.Ö. 2500 olarak tarihleniyor.

Çok sayıda taş binadan oluşan ve çok derinde olmayan bu şehrin, bugüne kadar nasıl keşfedilmediği de ayrı bir soru. Kalıntılarda tunç çağına özgü, çanak çömlek, taş alet ve bıçaklar da bulunmuş. Mersin Üniversitesi’nden arkeoloji bölüm başkanı Nurettin Sönmez, bunun batık şehir Atlantis olabileceğini, ancak buna dünyadan gelecek arkeologların incelemeleri sonunda karar verilebileceğini söylüyor.

İşte duyurusu iyi yapılabilirse dalgıç turizmi için muhteşem bir fırsat. Hele bir de Atlantis olduğu ortaya çıkarsa, Türkiye bunun çok ekmeğini yer. Çook.

KURALLAR
■ Yanlış numara kuralı: Yanlış çevirdiğiniz telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz. Biri mutlaka cevap verir.
■ Tesadüf kuralı: Beraber görünmek istemediğiniz biriyle beraberseniz, mutlaka biriyle karşılaşırsınız.
■ Değişkenlik kuralı: Trafikte şerit değiştirirseniz, eski şeridiniz mutlaka daha hızlı akar.
■ Biomekanik kuralı: Kaşınma katsayısı, vücudunuzda ulaşılması güç yerlerde en yüksektir.
■ Banyo kuralı: Banyoda sabunlanırken, mutlaka telefonunuz çalar.
■ Doktor kuralı: Kendinizi hasta hissedip doktora gittiğinizde aniden iyileşirsiniz.

Lozan mı dediniz

Cumhurbaşkanı 2.5 ay sonra yine muhtarlarıyla buluştu. 15 Temmuz darbe girişimini anlattı da anlattı. “Bu ikinci kurtuluş savaşımız” bile dedi. Sonra da yeni gündemini oluşturdu. “Adaları verip, Lozan’ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar” dedi. Amanınnn... Sayın Cumhurbaşkanı, 2 ay önce, “Lozan, yeni kurulan devletimizin tapusudur” demiştiniz. Unuttunuz herhalde. Ya da metin yazarlarınız unuttu. Çünkü adalar, Lozan’dan önce 1913’de Osmanlı tarafından Atina anlaşması ile verilmişti. Lozan’la değil. Ne olur bırakın bu milliyetçi tahrikleri. Ötekileştirmekten, ayrılıkçılıktan çok çektik, şimdi de bundan çekmeyelim. Bugünü görüp, ne güzel demiş Atatürk; “Tarihini bilmeyen bir toplum, yok olmaya mahkumdur” diye. Bari bunu unutmayın.

BORÇ YİYEN

Ataşehir’e kuleleri dikip, dünya finans merkezi olacaktık ya, bu iş için 87 şehir arasında 57’nci sırada olduğumuz açıklandı. Yani merdivenleri ikişer, üçer çıkmamız lazım. Bu biiir. İkincisi ise, biz tasarruf yapmadan harcayan bir ülke olduğumuz için, bunun acısını kötü bir şekilde çekeceğiz. Tasarrufa özendirmek yerine, halkımız borç içindeyken, daha fazla taksit ile daha fazla borçlanma imkanları yaratılıyor. Borç yiyen kesesinden yer derler. Kese boş nasıl olacak bu iş. Siz siz olun, uymayın bu yanlış hesaplara.

GIYBETİN MUTLU SONU

Spectator dergisinin açtığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden en güzel şiir yarışmasında birinci olan Osmanlı torunu Boris Johnson’a, Erdoğan, Manchester belediye başkanının Sultan Abdülaziz’e gönderdiği mektubun replikasını hediye etti. Sanki adamı birinciliğinden dolayı ödüllendirir gibi. Yahu hediye vermek şart mı. Kabul etmişin, neyine yetmiyor. Ama pardon. Biz seviyeli bir dış politika izleriz ya...

BİR ŞARTLA

Adalet Bakanı, 100 bin kapasiteli, 174 adet cezaevi yapılacağı, bir kısmının da inşaatının başladığı müjdesini verdi. Gençler kariyer planlamanızı muhalefet üzerine yaparsanız, geleceğinizi hiç düşünmeyin. Yeriniz garanti.

SUFLE

Büyük sanatçı Ali Poyrazoğlu, taa Amerika’dan twit atmış. Diyor ki: “Türk insanı kağıt para gibidir. Kaldır ışığa tut, içinde Atatürk yoksa sahtedir.” Ancak mesleğinin tabiri ile metinde olmayan bir sufle verdin. İster misin, yeni basılacak banknotlarda Atatürk’ü çıkarıp, ‘birisini’ koysunlar.

OHAL

Şimdi yeni moda, ikinci darbe girişimi balonları. Kimse de sus demiyor. OHAL ilan edildiğinde, “3 aydan önce işimizi tamamlar kaldırırız” denmişti ama, ikinci darbe tehlikesi söylemleriyle, uzatılmasına ortam hazırlandı. Güvenlik Kurulu da alelacele karar aldı. Uzatılacak. Baksanıza şimdi “Belki bir yıl da yetmez” söylemi başladı. Anlaşılan o ki, başkanlık sisteminin adı OHAL oldu. Soyadı da KHK. Çek çek uzasın.

DOĞRUYA DOĞRU

Adamın birine sormuşlar. “Erkekler Rusya’ya giderken neden eşlerini götürmezler?” Adam cevap vermiş. “Sen Çorum’a giderken leblebi götürüyor musun?”

CIZZZ
Fetö’nün Bylock’ını kullanan bir işçi bile ya tutuklandı, ya işinden ihraç edildi ama, 82 Bylock’lı milletvekili hala Meclis’in açılışında bulunacak. Vazgeçilmez ya onlar.

ŞEREFSİZLER

3 arkadaş evlerine dönerken, daha kestirme diye mezarlık yoluna sapmışlar. Yakınlarda bir yerden ‘tak tak’ diye bir ses duymuşlar. Biraz daha yürüdükten sonra elindeki çekiçle bir mezar taşına vuran yaşlı bir adam görmüşler. Titreyerek sormuşlar: “Amca ne yapıyorsun korkuttun bizleri. Adam cevap vermiş: “Adımı yanlış yazmış şerefsizler!”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder