Erkut Can Ferit Şahenk'e sesleniyorum
HABERİ PAYLAŞ

Ferit Şahenk'e sesleniyorum

Haberin Devamı

İstanbul’un tarihinde simge olmuş tarihi mekanlar artık yoğun bakımda can çekişiyor. Turizme, en az bir yıl daha altından kalkamayacağı şekilde darbe vuran terör olayları, turistin önünü keserken, ekonomik krizi de beraberinde getirdi.

Kapalıçarşı, Nuruosmaniye, Mısır Çarşısı ve çevresinde 700 dükkan kepenk indirirken, Mısır Çarşısı’nın Eminönü kapısı üstündeki 115 yıllık tarihi Pandeli lokantası da, müşterisizlikten kapandı. Lokantanın kurucusu Pandeli Çobanoğlu’nun torunu ve kapanana kadar işin başında duran Bayan Sofia, “Evladımı kaybetmek gibi bir his içindeyim” derken, ne kadar haklı. Bütün ümidi de birinin çıkıp, el vermesine bağlı. İşte bu noktada, bir önerim var.

Yeme-içme ve eğlence sektöründe, yerli-yabancı 82 işletmenin sahibi olan Ferit Şahenk. Ve diyorum ki: Ferit kardeşim, İstanbul’un tarihi bir parçası olan Pandeli’ye bir el ver.

Bir tarafı çarşının içine, bir tarafı Eminönü meydanına bakan, Türk mutfağını ünlü yabancılara tanıtan, Mustafa Kemal’in de çok sevdiği bu mekanın tekrar kapılarını açması, senin, “Tamamdır bu iş” demene bağlı. Diğer yatırımlarının yanında bu senin için leblebi çekirdek. Lütfen ilgilen, yaşat bu tarihi.

Ego mu dediniz...

Siyasette, sanatta en basitinden normal hayatımızda bir ego lafıdır gidiyor. Peki nedir Türkiye’yi bu günlere getiren bu ego. Egonun, üç ana damarı varmış. Sahip olma duygusu, haklı çıkma duygusu ve üstün olma duygusu.

Bu üç duygu, insanın cennetini, cehenneme çevirirmiş. İnsan bu duygulara, öyle odaklanır ki, hayatın bütün güzelliklerini kaçırırmış. İnsan bunlara sahip olduğunu zannedermiş ama aslında bütün bunların esiriymiş. Çünkü artık kendini yarattığı dünyasının tanrısı sanır ve nefsini memnun etmek için çırpınır dururmuş.

Hiçbir şeyin kendisinin olmadığını anladığında ise, iş işten geçmiş olurmuş. Çünkü, kainatta sadece bir sahip vardır. O da yaratandır. Yani bir ev sahibi vardır gerisi misafirdir. Ve bu misafirler, hayatlarının son anlarında gerçeği anlar. Yanılmışlardır. Dünya nimetleri onu kandırmıştır. Bir de bakar ki, sonsuz zannettiği dünya yaşamı sonlanıvermiş. ‘Peki akıl niye devreye girmiyor?’ diye sorabilirsiniz.

Akıl nefsin hizmetinde olduğu için, nefsin hoşuna gitmeyecek hiçbir şeyi ona söylemez. Sahibinin isteklerini yerine getirmek için yol gösterir sadece. Çünkü akıl da ona itaat etmeye mecburdur. Kıssadan. Anlayan anladı.

Anlamayan ise anlamamakta direniyor. Anlaması için hep birlikte ona dua edelim. Çünkü elimizden gelen şimdilik başka bir şey yok.

TOPRAKTAN MESAJ MI GELİYOR

Yerli, yabancı deprembilimciler, en az 7.6’lik büyük İstanbul depremini konuşuyor ve ‘Deprem giderek yaklaşıyor’ diyorlar ama, kimsenin umrunda bile değil bu büyük tehlike. Geçim sıkıntısı, işsizlik, kötüye giden ekonomi, terörü de unutturdu, depremi de. Üstelik depremin artık bir ihtimal olmadığı gerçeğini bile.

Birkaç gün önce açıklandı. 20-25 yıl önce yapılan inşaatların olası depremde büyük risk taşıdığı. Daha çok yakında Karadeniz’de meydana gelen ve İstanbul’da da hissedilen 5.2’lik depremi evde otururken ben de duydum. Benim evim de 40 yıllık olduğundan, acaba o büyük depremin öncüsü mü diye de korktum.

Kentsel dönüşüm bilhassa İstanbul’un Anadolu yakasını mahvetti, hepimiz şikayetçiyiz ama, hissettiğim o küçük sarsıntıdan sonra karar verdim, artık şikayet etmeyeceğim. Belediyenin yeni yıkım ruhsatı vermemesini de yadırgamaya başladım. Çünkü binlerce ölümün önüne ancak dönüşümle geçebileceğiz.

Tek şikayetim, hafriyat kamyonları ile beton mikserlerinin denetlenmemesi. Neden oldukları kazaların ötesinde, depremden önce öldürüyorlar da. Kısaca yaşamak için katlanacağız, hepsi bu.

Daha yeni İtalya’da deprem oldu. Bir kent yıkıldı. Türkmenistan’da da. Ortalarında da biz varız ve zaten sallanıp duruyoruz. Yoksa topraktan mesaj mı geliyor.

CIZZZ

Başbakan dedi ki: “AKP’de hiç Fetöcü yok.” Ey yargı mensupları, duydunuz değil mi?

TEKNOLOJİ

Zengin adamın salak oğlu hangi işe girse kovuluyormuş. Sonunda çaresiz kalıp, modern sosis fabrikasına müdür yapmış. “Bak oğlum” demiş, “Buradan ineği yolluyorsun, diğer taraftan sosis olarak çıkıyor.” Çocuk babasının yüzüne salak salak bakmış, “Peki baba, buradan sosisi koysak öteden inek olarak çıkar mı” deyince, adam dayanamamış. “Maalesef o teknoloji bir tek ananda var evladım.”

Adaletin dibi

Tekmeci üçüncü defa serbest kaldı. Laikleri germek, kaşımak için yapılıyor herhalde bu orta oyunu. Tekmecinin avukatına da bravo doğrusu. Yine tutuklasalar, yine çıkartır vallahi.

‘SANA NE’

Bakar mısınız şu kelimenin güzelliğine. Söylüyorsun ve açıklama yapmak zorunda kalmıyorsun. Ohh, miss.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder