Erkut Can Hırkanın altını karıştırma kızım
HABERİ PAYLAŞ

Hırkanın altını karıştırma kızım

Haberin Devamı

Osmanlı’nın son 100 yılındaki padişahları dedesi zanneden ve miraslarında hak iddia eden ve belki de evini Galatasaray Adası’na taşımayı hayal eden bir kadın var bir yıldan beri gündemde.

İsmini gündemde tutmak için de canı sıkılınca saçmalıyor. Saçmalamakla kalsa iyi, güler geçeriz ama, ne idüğü belirsiz kişilere hedef gösterip sergi bastırttı biliyorsunuz. Üstelik tarihi de bilmiyor.

Dedelerinden biri Abdülmecid’in bir süre oturduğu, ancak şimdi Koç Grubu’nun sahibi olduğu Abdülmecid Efendi Köşkü’nde bile hak iddia edecek.

Nilhan kızım, sana tavsiyem, önce git güzelce ellerini yıka. Çünkü hayal ettiğin mirasta avucunu yalayacaksın. 75 yıl önce yaşasaydın belki bir şeyler olurdu. 3-5 parça lüzumsuz mekanı sen ve diğer 100 mirasçı ele geçirebilirlerdi.

Amaa, Osmanlı’ya sarılan AKP iktidarı sana kümes bile vermez.

Maşallah tarihi köşkleri tepe tepe kullanıyorlar. Köşk olmayan yerlere de saray yapıyorlar.

Yani diyeceğim o ki sana yedirmezler. Üstelik senin ceddin Abdülmecid’i resme teşvik eden de deden Abdülhamid’di. Nü tablolar da yapardı.

Senin bikinili resmini görseydi, belki onu da tablo haline getirirdi.

Sultanım, sen ne yap biliyor musun? Osmanlı’yı sıka sıka çıkardığın suyundan para kazanmaya devam et.

Bak ne güzel, yine gündem oldun. Fırsatı kaçırma. Köşkte sergilenen heykellerden ‘Hırka altındaki adam’ı filan elleme. Dedengiller, daha çook para kazandırır sana.

İNANIN GENÇLER

Oğlum geldi Amerika’dan. Yanında bir Amerikalı arkadaşıyla. Ona İstanbul’u tanıttı.

Gitmeden dört gün önce de, son yazda oğlum ve gelinimin terasından bir mangal partisinde güneşi batırdık. Gecenin esprisi ise Amerikalı’nın şaşkınlığıydı. Mangalı yellerken dedi ki: ”Ben McDonalds’ı dünya devi zannederdim ama İstanbul’u gezerken, rakibini gördüm. Herhalde 10 McDonals’ın önünden geçtik. Ancak daha büyük bir marka gördüm. Yüzlerce ‘Dürüm’ yazan yemek yeri vardı.”

Düşünün kahkahalarımızı.

Evet o gece güneşi batırdık. Ertesi sabah da kendi balkonumdan doğuşunu seyrettim.

Gecenin karanlığının sonu aydınlıktı.

Ömrüm boyunca binlerce kez bu olayı yaşayan bir Türk vatandaşı olarak diyorum ki: “Sevgili gençler ümitsiz olmayın asla. Her şey güzel olacak. Ben bile görebileceğim. İnanın sadece.” Nereden nereye geldim ama içimden geldi n’apayım.

'AYIP' DÜŞTÜ

Geçen hafta ‘Ayıp’ başlığı ile iki üniversitemizin şehit çocuklarına farklı yüzde uygulayıp burs verdiğini yazmıştım. İTO Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi mütevelli heyet Başkanı İbrahim Çağlar ile Sabahattin Zaim Üniversitesi Kurumsal İletişim Başkanı İbrahim Yarış’tan kibarca yazılmış iki düzeltme aldım.

Önce şunu belirteyim. Şehit çocuklarına yüzde 50, 15 Temmuz şehitlerinin çocuklarına yüzde 100 burs farkı olmadığını söylüyorlar. Resmi ağızlardan açıklama gelmesi sevindirici.

Ancak ben bu yazıyı elimdeki iki belgeye dayanarak yazmıştım: Resmi açıklamaları. Neticede bir yanlışlık düzeltildi ve konu benim için kapandı. Sağolsunlar. Ben yine de bu fotokopileri kendilerine göndereceğim.

TEKLİF

Nikah memuru, müftü, muhtar. Bırakın bunları. Nikahları evlenecek çiftin oturacağı apartmanın yöneticisi kıysın. Şipşak. Masrafsız. Teklif bu ya...

YOK CANIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor: ”Uyuşturucu ile mücadele başlıca görevimizdir.” MHP, hemen uyuşturucu ile mücadele önergesi veriyor. Ama o ne? Teklif AKP oyları ile reddediliyor. “Yok canım” mı dediniz. Demeyin öyle.

KİMSİN SEN KARDEŞİM?

Türk dış politikası. Ekim 2016.

“Kimsin sen ya! Kaç kıratlık adamsın. Sen benim muhatabım değilsin. Seviye ve kalitemde değilsin. Seni (İbadi) değil Barzani’yi tanırız biz.”

Türk dış politikası. Ekim 2017

“Kardeşim İbadi.”

SORUŞTURMACA

Büyükada sanıklarını soruşturdular. ‘Ajan’ dediler tıktılar içeri. Sonra yine soruşturdular. Bunlar 15 yıl yatmalı dediler. Yetmedi. Bir daha soruşturdular. Hepsini tahliye ettiler.

Bekliyorum. Bir daha soruşturacaklarmış. Kendilerini ve yalan haber yapanları. Şaka be şaka. Hemen de inandınız mı?

VARLIK FONSUZ

Bütün malımızı, mülkümüzü oraya aktardık. Kimsenin ne olduğunu anlamadığı Varlık Fonu’na. Ve kimse dokuz aydır orada neler olduğunu bilmiyor. Neden, niçin bu kadar borçlandığımızı da. Ama öğrendik ki, şimdi fondaki mallarımızı teminat olarak gösterip, para arıyormuşuz. Borçlarımızı ödemek için.

Bu, herkesi şaşırtan, kıskandıran ekonomimiz böyle devam ederse, onlar da elimizden gidecek. Ama siz yine de bir şey bilmeyeceksiniz. Orada denetim, şeffaflık filan hak getire çünkü. Güya o Varlık Fonu Türk halkının refahı için harcanacaktı. Hep başkaları değil ya, bu kez de bizler kandırıldık. Ama siz yine de öyle bilin. Sinirlenmeyin.

TEFTİŞ VAAAR

Beş AKP belediye reisi gidecek de diğerleri duracak mı? O zaman teşkilata ne denir? Hemen Cumhurbaşkanı açıkladı. Tüm belediyelere İçişleri Bakanlığı müfettişlerince imar teftişi yapılacakmış. Ayrım da yapılmayacakmış. İmar kirliliği ve rant kapıları araştırılacakmış. Hazırlanın CHP’li büyükşehir veya büyük ilçe belediye başkanları. Tehlike kapıda. Hiç açığınız yok mu? Siz öyle sanın. Onlar bulmakla görevli.

GÜLÜN

Bu haftayı da bir fıkra ile bitirelim. Başbakan Yardımcısı Akdağ: ”Belediye başkanlarımızın kararları, kendi bireysel kararlarıdır.” Bu kadar. Şimdi gülebilirsiniz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder