Erkut Can Sen kimsin ya, kimsin sen?
HABERİ PAYLAŞ

Sen kimsin ya, kimsin sen?

...“Biz kardeşiz be. Nedir bu düşmanlık, nedir bu kin? Nedir bu nefret? Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Korkmayacağız, yılmayacağız.” ...“Başaramayacaksınız. Beyhude uğraşıyorsunuz. Bu tren artık bu raydan çıkmaz. Bu çomaklar artık bu treni yolundan alıkoyamaz.” ...“İç güvenlikle ilgili yasanın süratle çıkması ve bir an önce uygulamaya konulması gerekir.” ...“İktidara 400 milletvekilini, milletimiz inşallah versin ve bu yeni anayasa inşallah bu parlamentodan geçsin, bununla birlikte başkanlık sistemi inşa edilsin ve prangalardan bu ülke kurtulsun.” ...“Çıkmış diyor ki bir tanesi, “Ben burada olduğum sürece bu ülkeye başkanlık sistemi gelemez”. Sen kimsin ya! Milletin iradesinin karşısında durulmaz. Millet istediği zaman, milletin istediği olur. Kimsin sen ya!” Benim söyleyecek lafım, tek kelime ilavem yok. Siz anladınız.

Haberin Devamı

Ah, keşke Nuh keşke...

Genç ama işsiz gazeteci, arkadaşlarının anlatımıyla iyilik timsali, naif karakterli, sevecen Nuh Köklü’yü de kartopu öldürdü. Son cümlesi “Bunun bir rüya olmasını istiyorum” olmuş. Ah keşke Nuh keşke. Ama nasıl olsun. Cumhurbaşkanımız, “Benim esnafım, gerektiğinde asker, polis, hakimdir” demişti ya, doğru söylemiş! Sen de kartopundan çığa dönüşen bir nefret kültürünün kurbanı oldun. Demek ki rüyalar her zaman çıkmıyor. Kötülüğün sıradan olduğu ülkemizde. Allah rahmet eylesin.

Kadının adı Özgecan olurken...

Acı olan ise bu tecavüz ve şiddet olaylarının, laiklik ve din ekseninde ele alınması. Ama 6 yılda 1957, sadece 2015’de 30 kadının öldürülmesinden sonra Özgecan Aslan, bir devrim lideri oldu. Yüzbinleri sokağa döktü. Protestolar Gezi’yi bile geçti. Bu duygu ihtilalini gören Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu vahşice cinayeti işleyenlerin adalet karşısında en büyük cezayı almaları için bizzat davanın takipçisi olacağım” dedi. Dedi de ne oldu? Daha Özgecan Aslan’ın cesedi soğumadan, bir başka Aslan, Hüsne Aslan aynı kaderi paylaştı. O da otomobille başının üzerinden geçilerek vahşice öldürüldü. Kübra Kurt ise parçalanarak. Kartvizitinde Bakan yazan ama göremeyen, “Kadın cinayetlerini sağır sultan bile duyuyor. Bu manidar” diyen hanımefendiye halk sağır olmadığını gösterdi. Yine hanımefendinin tavsiyesi ile yağmur, kar altında “yeteer çığlıkları” attılar. “Kadına şiddet abartılıyor” diyen kişiye de duyurmaya çalışarak. Güya bizleri korumak için yasa çıkarmaya uğraşıyorlar. Yalan. Amaç kendilerini, iktidarlarını korumaya almak. Peki teklifte kadın cinayetleri ile ilgili bir madde gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü yok. Lafa gelince çok. İdamı bile tartışıyorlarmış. Olmayacak duaya amin. İdam demek Avrupa ile tüm bağlarımızı koparmak demek. Amaç buysa eğer bir şey diyemem. Bütün bunlar görünen gerçekler. Uhrevi yanı ise, kanatları takılan Özgecan kızımızın, yanına Hüsne’yi de alarak iki melek olarak tepemizde uçmaları. Herkesin dikkatini çeken bir başka nokta da, Özgecan’ın babası ‘Mehmet Efendi’ ile annesinin metaneti, vakur duruşu. Kızkardeşi Beste’nin bile. Bu duruşu bir başkası sergileyebilir mi? Bence zor. Avrupalı Bakanımız bile, “adaletin intikamı olmaz” sözünü unutarak “Ben olsam silahı alır, gider cezasını kendim verirdim” dedikten sonra. Melek kanatlarınızla uçun uçabildiğiniz kadar Özgecan ve Hüsne. Fani dünyada yaşayamadığınız güzel günleri, diğer melek arkadaşlarınızla o alemde yaşayın. Özgecan, psikolog olamadın ama bir çığır açtın Türkiye’de. Milat oldun. İnşallah günlük yaşayan bu toplum, öncekiler gibi, seni ve senden sonrakileri unutmaz. Ruhunuz şad olsun kara gözlü kız ve yeni arkadaşları. Ve umalım ki bu dileğimiz kadınlar için artık son olsun.

Haberin Devamı

“Benim annem de kadın”

Haberin Devamı

Aman sakın başlıktaki aptalca lafı benim söylediğimi zannetmeyin. Bu laf büyük Türk düşünemeyeni Nihat Doğan’a ait. Güya kadınlara verdiği değeri anlatmaya çalışıyor. Özgecan’ın vahşice katledilmesi sonrası attığı garip twitle şimşekleri üzerine çeken şarkıcı bozuntusu bir anda gündem oldu ama yalakalığı ters tepti. Adeta linç edildi. Aşağılandı, kovuldu, dışlandı. Zoraki özür de diledi ancak uslanmadı. Linç olayını paralele bağlayıverdi. Günlerdir kendisine tepki gösterenlere verip veriştiriyor. Neyse bu kez, Türk halkı infial içindeyken, yalakalık yaptığı ağabeylerinden de destek görmedi. Artık görmemeli de. Böyle bir nifak tohumu medyadan silinmeli. Tabii sosyal medyadan da. Çünkü değmez. Alman filozof F.Neitzsche demiş ki: “Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.” Durup dururken aklıma geldi. Neyse.

CIZZZ...

Diyanet’in dergisinde yazıyor: Nişanlı çiftler elele tutuşmayın, diye. Yani cevaz yok. Gerisini unutmuşlar. Şöyle: Sözlü çiftler, hele siz görüşmeyin bile. Haşaaa.

YETTİ BE GARİ...

Deniz Baykal 7 Haziran seçimleri için CHP Antalya’dan aday adayı oldu. İlk kez 1973’de milletvekili olan Baykal, 8 yıllık 2 zorunlu ara ile birlikte 42 yıldır siyasetin içinde. Siyaset millete hizmet sanatıysa eğer, her kademede hizmet etti. Sağolsun. Hep “Şerefli ikincilikle” yetindi ama olsun. Şimdi 77 yaşında ve yeniden aday. Belki de bir kasetle bıraktığı genel başkanlığın hayalini kuruyor. Yeter be Sayın Baykal. Gençlerin yolunu açın. Yol gösterici olun artık. Bu hırsın adı ne? Meclis arkadaşınız Cemil Çiçek, hem kendisine, hem sizlere yeni imtiyaz ve olanaklar sağlamak için çalışıyor. Alın yüklü emekli maaşınızı, ömür boyu tam kapsamlı sağlık sigortanızı oturun evinizde. Kahvenizi içip, torunlarınızla oynayın. 42 yıl boyunca hem kendiniz çektiniz, hem de iktidar olamayarak CHP’li seçmene çektirdiniz. Yetmedi mi?

Küba'ya niyet, Kadıköy'e kısmet

İç Güvenlik Yasası, pardon bizim özgürlüğümüzün korunması yasası daha Meclis’te görüşülmeye başlamadan bilanço, ‘kendi kendini darp’ eden 2, ayrıca 4 yaralı daha. İktidar ‘geçecek’, muhalefet ‘ölüm de olsa geçmeyecek’ diyor. Kapalı oturum dediler ama çare olmadı. Peki kamuoyunun dikkati nasıl dağıtılacak. İşte hafifletici gündem: ”Kadıköy sahiline cami yapılacak.” İsteyen Diyanet adını bile koymuş; Ulu Cami. Diyanet, nereden bilsin belirlenen yerin genç bir dolgu alanı olduğunu. İste demişler istemiş. Bilmiyor o alanda çökmeler olduğunu. Dolayısıyla can güvenliği olmadığını. Ama bilmesi gereken ve bildiği bir başka hakikat var. Ulu Cami’ye çok yakın, Osmanağa, Söğütlüçeşme ve Moda camileri var. O zaman bu isteğin amacı ne? Göztepe Parkı’na yapılacak cami projesi akim kaldı diye kısasa kısas projesi mi bu? Yani bu isteğin alt yapısı boş. Tıpkı seçilen dolma alanın altı gibi. Benden tavsiye, Diyanet, Kadıköy’e göz dikeceğine gitsin Cumhurbaşkanı’nın gördüğü serapla istediği, (Çamlıca gibi) Küba’ya cami yapımı için uğraşsın. Sevaba girer.

Dicle dere oldu

Dicle Deresi’ni biliyor musunuz? Nereden bileceksiniz bu dere yeni dere. Meğerse Kıralkızı ve Dicle hidroelektrik barajları Dicle Nehri’nin debisini (akış hızını) düşürmüş, bunun üzerine de Orman ve Su İşleri Bakanlığı, “burası artık nehir değil, deredir” demiş. Ancak dikkat, bu derenin boyu 60 kilometre. Tamam da sonrası. İşte sonrası önemli. Bu 60 kilometrenin sağı solu, Diyarbakır’ın içinden geçen bölüm de dahil imara açılıyor. Rantı düşünebiliyor musunuz? Bu 60 kilometrelik alanda arazisi olanlar yaşadı. Kazan kazan işte bu. Vardır altında bir hesap. Hele hele seçim öncesi. Oy lazım oy.

MERAK BU YA

  • Sen, sana emanet edilen ‘sır küpünü’ çatlatırsan olacağı budur. Farkında mısınız, Hakan Fidan adı yok oldu gitti. Belki de belirlenen strateji buydu bilinmez. Neyse ki adaylık başvurus yaptı da adını hatırladık.
  • Haber kanallarındaki tartışma programlarında mutlaka büyük havuzdan garip savunuları ile güldüren konuklar oluyor. Örnek: Sevda Türküsev, Elif Çakır, Alaattin Varol. Acaba adı konmamış bir şart mı var?
  • İstanbullular karda perişan oldu. Ama neyse ki Kadir Ağabeyleri yazılı bir açıklama yaparak “özür dileriz” dedi. Kibar adam.
  • Sırrı Süreyya Önder, noktayı koydu: ‘Başta kadın arkadaşlarımız olmak üzere, hiçbir vekilimize bir kılıç mesafesinden fazla yaklaşmayın, pişman olursunuz.’ Hadi bakalım AKP’li Oktay Saral, ‘hamle’.
  • 6 yılda 157 polis intihar etmiş. Çalışma koşulları ve ekonomik nedenlerle canından bezen bu adamlara ‘kahraman’ diyenler utanır mı acaba?
  • Başbakan “Bize kimse ev ödevi veremez” dedi. Haklı. PKK’nın verdiği 10 maddelik ev ödevi için aylardır çalışıyor. Sıranızı bekleyin siz de.
  • HDP, ‘paralel yapı araştırılsın’ diye önerge verince, AKP’li vekiller panik içinde ‘gerek yok’ diye reddettiler. Acaba neden? Bilen var mı?
  • Antalya’nın Aksu ilçesinde alkollü eğlence yerlerinin tümü bir günde kapatıldı. AKP’li başkan ‘bizi seçen halk ne isterse onu yaparız’ diyor. Hiç şüpheniz olmasın yaza içki satışı da istemez halk. Bekleyin.
Sıradaki haber yükleniyor...
holder