Erkut Can Stressiz hayat bedava
HABERİ PAYLAŞ

Stressiz hayat bedava

Haberin Devamı

Her şeyin bir sınırı var. Tabii insanın da. Neredeyse her gün birçok gerilim yaşıyoruz. Gerile gerile de, sonunda işte o sınıra dayanıyoruz. İşte burada tecrübe devreye giriyor sevgili okurlar. Önce kendinize karşı dürüst olun. Sizi sıkan, bunaltan nedenleri sıralayın. Sonra ne kadarı sizden, ne kadarı çevrenizdekilerden kaynaklanıyor bir bakın bakalım. Şimdi de tedaviye geçelim.

■ Önce aceleden vazgeçin. Sakinleşin.

■ Günlük yaşamaya bakın. Hep yarını düşünerek beyninizi yormayın. Bakalım yarın var olacak mısınız.

■ Çevrenizdeki stres üreticileri ile daha az görüşün. Hep negatif enerji yayanlarla ilişkinizi kesin. Yakın ailenizden bile olsa.

■ Dedikoduyu seven arkadaşlarınız eğlenceli olsalar da yine size zarar verirler. Dedikoduya yol açacak konuları paylaşmayın.

■ Dertli şarkıları dinlemekten, ağlamaklı bir halde seyrettiğiniz dizilerden vazgeçin. Komedi dizileri ne güne duruyor.

■ Her hareketinizi sonradan eleştirmeyi bırakın. Hem kendiniz, hem de yakınlarınız için daha bağışlayıcı olun.

■ Kötüyü düşünmeyip, hep iyiyi hayal edin. Ve asla umutlarınızı çaldırmayın.

★ ★ ★

Sakın izole bir hayat önerdiğimi sanmayın. Hayatınızı yaşamaktan asla vazgeçmeyin ama, gülerek, karşılıksız iyilikler yapmayı da ihmal etmeyin. “Böyle değildim ama, artık işte ben böyleyim” diyeceksiniz birkaç hafta sonra. Dedim ya, tecrübeyle sabit. Siz de deneyin isterseniz. Bedava.

★ ★ ★

Yoksaa... Evet bir de yoksası var stresin. Kronikleşirse, beyinde hafıza ve öğrenme bölgelerini olumsuz yönde etkiliyor. Uzun süreli, yüksek oranda strese maruz kalan kişilerin beyinlerinde küçülme görülüyor. Ayrıca halsizlik, uyku bozuklukları, tiroit problemleri ve hatta obeziteye dahi gidebiliyor. Bilin istedim.

★ ★ ★

Bütün bu yazdıklarımı iki düşünürün sözleri ile noktalayayım. “Her şeye canını sıkma ey gönül. Ne bu dertler kalıcı, ne de bu ömür.” Mevlana “Yaşamın bana verdiği iki ders. Çevreni gittikçe daralt, gereksiz kalabalıkların seni üzmesine izin verme.” Franz Kafka

Sağol be müellif

Melih Başkan, şimdiye kadar ustası Erdoğan’ın açtığı yoldan giderdi tweetlerinde. Biliyorsunuz, “Bağırta bağırta anayasayı geçirecez” demişti 2 ay önce. Bu defa iz sürme değişti. Erdoğan arkadan geldi.

O da, “Çatlasanız da, patlasanız da yapacağız” dedi bir konuşmasında. İyi ki, müellifi kimse bu dili kullanmamış yeni anayasada. Buna da şükür.

Yandaşcık

Şırnak’taki vefakar öğretmenlerin, bu kış kıyamette öğrencilerinin ihtiyaçları için başlattıkları destek kampanyası İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce yasaklanmış. Ben yeni duydum. Bu kadarla da kalmayıp, yardım kampanyasını başlatan öğretmenler hakkında yasal işlem başlatılacağı da duyuruldu.

Cezası da, kademe ilerlemelerinin 1-3 yıl durdurulması. Suçları ne? Sosyal medya ve yazılı, görsel basın üzerinden öğrencileri için yardım kampanyası yürütmeleri. Müdür beyin “Yassah” gerekçesi ise çok komik. Yazayım da gülün. Devletimizin, herhangi bir yardım veya destekte bulunmadığı imajı oluşturulması sebebiyle, devlet otoritesine zarar veriliyor olmasıymış.

Hay yandaşcıklığınla bin yaşa müdürüm. Terlikle, yarım pabuçla, hırka ile okula giden, bir de sobaya odun taşıyan çocukların haberini yapan gazeteleri de kapat bari. Aman devlet büyükleri gelip, (bu karda kimse gelmez de) çocuklara oyuncak filan dağıttığında çılgınca alkışla müdürüm. Alkışla ki kademe alasın. E mi!

Mesela dedik

Diyelim ki; Gül hala cumhurbaşkanı. Yine diyelim ki, Erdoğan da başbakan.

Şimdi soruyorum; Erdoğan, Gül’ü hayal bile edemeyeceği, şu anda ikinci tur oylamaları yapılan, olağanüstü yetkilerle donatmak için bu savaşı verir miydi?

‘Deli misin’ diyorsunuz değil mi? Değilim tabii. Sadece yandaş aradım da...

Cızz

Türkiye canlı bomba saldırılarında dünyada, 8’inci sıradaymış. Demek ki “Dünya beşten büyük” diye boşuna söylenmiyor. Varmış bir bildiği.

Fıkra

Huzurevinde 3 yaşlı kadın bir gün “Azrail gelirse ne yaparız?” diye konuşurlarken, biri, “Buldum bebek taklidi yapalım, bizi bebek sanıp gider”, demiş. Diğer ikisi de onaylamış. Bir gece Azrail’in geldiğini anlayınca, biri “Mamma”, diğeri “Anne”, öteki de “Ingaa” diye bağırmaya başlamışlar. Azrail lafı hiç uzatmadan yapıştırmış: Hadi bakalım attaaa...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder