Test sonucunu bekliyor

Acaba Tello o golü atsaydı, bir şeyler değişir miydi? Bu kadro yapısıyla biraz zor olurdu. İbrahim Toraman’ı, Dzagoev’in üzerine verip, gölgesine bastırtan teknik direktör Mustafa Denizli’nin kısır bir forvet döngüsü ile bu maçı çevirmesi güçtü. Nihat girdikten sonra o yukarıdaki acabayı yine sordum kendi kendime, ama duran iki toptan Ferrari’nin kafa vuruşları da netice getirmeyince, bıraktım maçı.

CSKA Moskova’lı Krasiç’in, Denizli’nin hesabında olmayan golü ile alt-üst olan Beşiktaş, belki soyunma odasına berabere gidebilseydi, Denizli’nin ikinci devredeki B planını görebilecektik. Çünkü yenmeden atılacak bir gol, Almanya’dan gelecek bir haberle pekişebilirdi. Ancak daha çok yenmek adına akıldan geçen plan, sahaya çıkan kadro yapısı ile bir türlü uyuşmadı. Forvet adına bir tek Bobo, hani biraz da Tello’nun uzaktan şutları, Beşiktaş’ın beklediği umut kramponları olarak görüntüdeydi, fakat onlar da çok zor beslendi. Kanattan gelen doğru dürüst bir ortayı Bobo değerlendirdi. Ama sadece o kadar. Sezon başından bu yana kazandığı ya da berabere kaldığı maçlarda oyunu alıp götürecek bir yıldızı yok Beşiktaş’ın, belki de hiç olmayacak. Bu bakımdan benimki de havanda su dövmek gibi birşey.

Şimdi gözler dopingten gelecek habere çevrildi. Yani Beşiktaş UEFA’dan şifalı bir haberi beklemeye başladı. Tam beraberlik için verilen 400 bin euroyu kazanacaktı, o da olmadı. Bence bu eleniş, Siyah-Beyazlı takım adına lige sarılma açısından hayırlı oldu. Çünkü zaten çok az olan Avrupa’ya devam etme şansı, bıçaksırtı devam edecekse hiç etmesin daha iyiydi. Teselli olan hakem Martin Hansson’un bu karşılaşmadan yüzünün akıyla çıkmış olmasıydı. Bu da UEFA’nın işine geldi, Beşiktaş’ın değil.