Yazarlar Mazeretim var, itiraz ediyorum
HABERİ PAYLAŞ

Mazeretim var, itiraz ediyorum

Çağımızın vebası gibi bir şey bu duygu. Karşımdaki insanların neyi duymak istediklerini uzun uzun düşünürüm. Seni dinlemeye hazır olsalar bile, ilk fırsatta kendilerini anlatmaya başlarlar. Yüzleşemedikleri ve itiraf edemedikleri duygularının yansımasını senden beklerken sürekli haklı çıkmaya çalıştıkları bir kaosun içinde olurlar. Yaşam savaşının içinde kimse korkularına zayıf düşmek, kaybetmek istemiyor. Hayat güçlüleri seviyor galiba. Adlandıramadıkları düşüncelerin gerisinde yatan bu ezilmişlik duygusu yüzünden en yakınlarını kırıp öfkelerini onlardan çıkarıyorlar. Kimi kime ispat etme çabası içindeyiz. Her canlının bir zayıf tarafı ve zaafı var. Güzellik, para, tercih edilme içgüdüsü, başarılı olma hırsı ve daha benzer isteklerin altında bir de gizli ego savaşlarımız.

Haberin Devamı

Ah o gözünü sevdiğim bencilliklerimiz. Bizi uçurumun eşiğine kadar getirip orada kendi başımıza bırakan öfkelerimiz. Er geç yüzleşeceğimiz duygularımız. Bazen en iyi bildiğimiz bilgilerin yanılgılarını toplamak için harcadığımız ve o güzel duygularımızdan çaldığımız zamanlarımız. En iyiyi aramaya çalışırken kaçırdığımız muhteşem fırsatlarımız. Bazen de en yükseklere çıkıp tek başına yaşadığımız yalnızlıklarımız. Zirvelerle aşağılar arasında hiçbir fark yoktur. Birimiz başını önüne eğerek diğerimiz başını yukarıya kaldırarak hayata teşekkür ediyoruz.

Sonuç evrende kayboluşlarımız sürene kadar bu uzun yaşam savaşı devam edecek. İnsanlığın son noktasına gelene dek.
En büyük kusurumuz kendimizle yüzleşmeyi beceremiyoruz. Birileri bize hatırlattığı zaman da hemen pençelerimizi çıkartıyoruz… Kendimize toz kondurmak istemiyoruz. Başkalarını eleştirirken aslan kesilirken , bizi eleştirenlere tırmık atıyoruz. Kendi özelliklerimizi tanımıyoruz. Bize bunu hatırlatanlara öfke duyuyoruz. Aslında herkes birbirinin aynası ve temelde hepimiz aynıyız. Yaşanmışlık tecrübelerimiz farklı olduğu için çarpışıyoruz.

Günümüzün en büyük hastalığı. İçsel kaygıların yarattığı kırgınlıklarını bir başkasına yüklemek. Sosyal ve aile içinde yaşanan olayların temeli çocukluk yıllarımıza dayanırken, herkes kendi yaşanmışlıklarından yola çıkarak, kendi katmanlarında saklı düşüncelerinin verdiği baskıya bedeni ve ruhu dayanamıyor. Kişi önemli olduğunu bilmesi kadar ona mutluluk veren bir duygu yok. Bu tatmin edilmediği zamanda, çevresinden onay alma çabaları içinde oluyor. Yüzyıllardır aile ve yuva içinde yaşanan çekişmelerin kaosunda kişilerin kıyıda köşe kalmış beklentilerinin büyüyüp dağ gibi olmasına neden, fark edilmemiş olmanın kanayan yarası var eminim. Daha sonra kabuk tutması ve dökülmesi bile, izlerinin yok olmasına neden olmuyor. Hep içsel bir gizlilik içinde "ben haklıyım" duygusu var.

Haberin Devamı

İlkokul dönemlerimize bir göz atalım. Hangimiz ödevlerimizi yapmayarak ertesi sabah sınıf öğretmenlerimize nedenler uydurmadık ki.. Ya elektrikler kesilir veya misafir gelir çoğu kez de hastalanmış ateşimiz yükselmiştir. Hatta izin isteyip doktor masalları anlatırız. Ailemizin direkleri, büyükleri ebeveynlerimiz. Sakın akşam babana söyleme ben kendimce anlatırım’’ tembihleri. Sır saklama özelliklerimizi, yalanla sarmaş dolaş haline getirerek erdemlik gibi gösterme hallerimiz.

Haberin Devamı

Psikologların kapısını çaldığımız zaman doğduğumuz ilk beş yılı kayda alıp, diğer yıllardaki yaşadıklarımızın bilançosunu kısacık ve anımsamakta zorlandığımız sürelere sığdırmaları da, ayrı bir olay. Temizleyemediğimiz bilinçaltlarımızın tortularıyla geçen kocaman bir hayat. Hatırlayamadığımız anların suçlusu kim? Biz geçmişin izleriyle ilişki halindeysek, bu atalarımızın müsebbibi olduğu bir durum değil mi? Bu dünya kurallarına mazeretimiz de var İtirazımız da.. Yine de evren kanunlarına boynumuz kıldan ince diyelim, hayata devam edelim. Başka seçeneğimiz maalesef yok.

İki yanlış bir doğru etmez ama iyi bir mazeret eder. (Thomas Szasz)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder