Hakan Çelik Ateistler
HABERİ PAYLAŞ
Haberin Devamı

Ergenekon davasından tahliye olan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila’nın sorularını yanıtladı. Röportaj “Mevzide ateist yoktur” başlığını taşıyordu. Hemen şunu söyleyeyim; Türk Silahlı Kuvvetleri bir kez daha din tartışmasının içine çekilecek diye endişe ediyorum. Hayatın her alanında din, mezhep ve inançların tartışıldığı bir ortamda TSK’nın bu mevzuların içine çekilmesini çok tehlikeli buluyorum. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde birçok kurum gibi ordunun da durması gereken yer bellidir. İnançlara ve bunların uygulanmasına saygı esastır.

[[HAFTAYA]]

Aslında İlker Başbuğ da sohbetin bir bölümünde bunları dile getiriyor ancak yine de TSK’ya getirilen “dinsizlik” eleştirilerini yanıtlarken aşırıya kaçıp farklı anlamlara gelebilecek sözler ediyor. İlker Başbuğ’un TSK’da sorumlu olduğu dönem adına yaptığı özeleştiriyi kıymetli buluyorum fakat Silahlı Kuvvetler’in inançlara yaklaşımını anlatmak için kullandığı “Mevzide ateist yoktur” ifadesini tuhaf buldum. Başbuğ bir taraftan da ordunun karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri sıralarken etnik ve mezhep farklılıklarının çok fazla öne çıkmasının tehlikeli olduğundan bahsediyor. Bir bakıma TSK’nın farklı mezhepler noktasında “nötr duruş” göstermesi gerektiğini vurguluyor. Başbuğ burada kendi içinde bir çelişkiye düşüyor. Bunları söyleyen bir insanın askerler arasında “inananlar ve inanmayanlar” gibi bir sınıflandırmayla ilgilenmemesi gerekir. TSK elindeki “inanç barometresi” ile askerlik yapanları kontrolden mi geçiriyor? Ordumuzda Rum, Ermeni, Musevi ve Süryani vatandaşlarımız da vatani görevlerini yapıyor. Bunların inanç pratikleri, doğal olarak farklı. Ayrıca unutmayalım ki herhangi bir inanç sistemine ait olmayı reddeden insanlar da var.

*

Dini, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşları arasında hiçbir fark gözetilemez. Herhangi bir nedenle imtiyaz tanınamaz, tanınmamalı. Kimseye dini nedenlerle baskı uygulanamaz, tercihlerinden ötürü kınanamaz. Osmanlı ordusunda da Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen askerler vardı. Bazıları ciddi makamlara yükseldi. Müslümanlığı seçenler olduğu gibi inançlarını koruyanlar da oldu. İnsanların dini tercihleriyle askeri yeterlilikleri arasında hiçbir bağ yoktur.

*

Liderler de zaman zaman ateist ifadesini terörist ve anarşist gibi kavramlarla birlikte kullanıyor. Yüksek siyaset ortamında eğer bu kavramlar bu kadar kolay gündeme gelirse herhangi düzeyde bilgi sahibi olmayan sıradan insanlar bu işi nerelere çeker iyi düşünülmeli. Unutmayalım ki Türkiye’de mezarlıklar; dinleri, inançları ya da ibadet şekilleri farklı olduğu için hedef alınan ve öldürülen kişilerle dolu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder