Hakan Çelik CHP'nin İstanbul İl Başkanı'nı bilen var mı?
HABERİ PAYLAŞ

CHP'nin İstanbul İl Başkanı'nı bilen var mı?

Haberin Devamı

AK Parti’nin bir dönem daha oylarını artırarak iktidara gelmesinden sonra “Türkiye acaba iki partili bir yapıya doğru mu gidiyor?” diye sorulmaya başlanmıştı. Amerika ve Japonya örneğinde olduğu gibi biri sol (sosyal demokrat) diğeri muhafazakâr sağ görüşe sahip iki partinin siyasi hayatımızı domine edeceği konuşuluyordu. Baktığımızda, AK Parti yelpazenin sağ kanadını çok güçlü bir şekilde temsil ediyor. O kadar ki seçim öncesinde eski siyasetçilerin bütün hamlelerine rağmen AK Parti dışında muhafazakâr bir parti tutunamadı. Peki ya Cumhuriyet Halk Partisi? CHP’nin bugünkü halinden neredeyse hiçbir partili memnun değil. Türkiye’de sivil toplum son 10 yılda çok güçlendi. Sosyal medyanın birkaç ünlü takipçisinin sesi bile birçok siyasi partiden daha fazla duyuluyor. Ama AK Parti dışındaki siyasi partiler fiili olarak geriliyor. Bu, elbette sürdürülebilir bir durum değil. CHP kendisine çeki düzen veremez ve umut olmayı başaramazsa, misyonunu doldurup iyice marjinalize olacak, hatta belki yok olacak. CHP seçim sonrasında, özellikle yemin krizinden bu yana ciddi savrulmalar yaşıyor. Seçimden bu yana somut, elle tutulur, Türkiye’nin sahiplendiği ya da tartıştığı hiçbir projenin içinde olamadılar.

Seçim nasıl kazanılır?

Türkiye’de bir parti seçimi kazanacaksa İstanbul’a mutlaka hâkim olmak zorundadır. AK Parti bunu başararak bugünlere geldi. Şu anda İstanbul’da, Aziz Babuşçu’nun liderliğindeki parti örgütü, son 10 yıldaki en güçlü günlerini yaşıyor. CHP milletvekilleri arasında “İstanbul İl Başkanı kim?” diye sorsak sizce ne kadarı doğru yanıt verebilir? Bir parti bir yıl içinde bu kadar sık il başkanı değiştirir mi?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasından bu yana İstanbul İl Başkanı 5. kez değişti! CHP, Deniz Baykal dönemine oranla daha ‘istekli’ bir parti görünümünde olmasına rağmen ‘tahterevalli’ hareketiyle bir aşağı bir yukarı gidip geliyor. Sonuçta durduğu yer değişmiyor. Yeni anayasa, demokratik reformlar ve insan hakları tartışmalarında AK Parti daha dinamik bir görüntü veriyor.

[[HAFTAYA]]

Oysa köklerini adalet, eşitlik, çoğulculuk gibi fikirlerden alan sosyal demokrasi düşüncesini Türkiye’de temsil ettiğini iddia eden CHP, bu konuda oyun kurucu aktörlerden biri olabilmeliydi. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de belirli konular ve birkaç milletvekilinin çalışmaları dışında neredeyse tamamen içine kapandı. AK Parti’nin kamuoyunda eleştirilen abartılı uygulama ve söylemlerinde, Türkiye’de etkili bir muhalefet bulunmamasının büyük etkisi var.

MetroPOLL’ün araştırması


Prof. Dr. Özer Sencar’ın direktörü olduğu MetroPOLL araştırma şirketinin CHP ile ilgili yeni araştırması çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Geçtiğimiz günlerde özet olarak gazetelerde çıktı ama bu önemli araştırmanın sonuçlarını birkez daha ele almakta yarar var. Araştırmaya katılanlar CHP’nin başarısız olmasını, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun etkisizliği, parti içi çekişmeler ve partinin halktan kopuk olması şeklinde açıklıyor.

Ayrıca “CHP, sosyal demokratları ve solu etkin şekilde temsil ediyor mu?” sorusuna verilen yanıt yüzde 56.4 oranında “hayır”. Parti ile teşkilat arasında uyum olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 53. “CHP tek başına iktidar olabilir mi?” sorusuna ise yüzde 58 oranında “hayır” yanıtı gelmiş. Araştırmanın detaylarına www.metropoll.com.tr adresinden bakabilirsiniz. Değişimcilik ile statüko arasında sıkışan, iletişimde dalgalı bir grafik çizen, yeni küresel meseleler hakkında somut politikalar üretemeyen bir CHP görünümü var ortada.

Mustafa Sarıgül’ün etkinliği


MetroPOLL’ün “Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine kim geçerse CHP’nin iktidara taşınması için daha faydalı olur?” sorusuna, ankete katılanların yüzde 18.2’si açık arayla Mustafa Sarıgül cevabını vermiş. Muharrem İnce diyenlerin oranı ise yüzde 5.3’te kalmış. Sarıgül, Andy Ar’ın son birkaç araştırmasında da “en popüler lider” olarak gösterilmişti. Fakat ilginç bir şey var; Sarıgül ne zaman popülaritesini artırıp öne çıksa, birileri “dosyalar, kasetler” gibi senaryolar üretmeye başlıyor.

Belli ki bu iddialar da Türkiye’nin çok aşina olduğu toplum mühendisliğinin bir ürünü. Sarıgül, Türkiye’nin en ücra noktalarında, afette, şölende, iyi günde ve kötü günde insanların yardımına koşan bir siyasetçi. Nerede ezilen, sorunu olan, sesini duyuramayan varsa Sarıgül’ü orada görüyorum. Türkiye’de “büyük şehir” adını taşıyan belediyelerin birçoğu uyurken Sarıgül, Van depreminde tek başına mucizeler yarattı. Bugünün siyasetinin en önemli kriteri çalışmak, hizmet, iş ve proje üretmekse, Sarıgül bunu Türkiye’de en iyi yapan insanlardan biri oldu. Türkiye’nin siyasi iklimi bize ne gösterecek bilmiyorum ama ülkenin yönetiminde Sarıgül’ün vizyon ve enerjisinden yararlanabilirsek bundan Türkiye kazançlı çıkar.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder