Dizi borsasında son durum budur!

“Umutsuz Ev Kadınları” artık FOX’ta. Cumartesi ve pazarları iki bölüm halinde yayınlanacak. Sanırım ilk elden promosyon niyetine... “Kayıp Şehir” son buldu. Daha doğrusu bir başka kanal arayışına girdi. Kanal D bizzat kendi eliyle yarattığı formata alıcı arıyor. Kim alır bilemem çünkü dizi “Behzat Ç.” (Star TV) gibi görünmez bir cenderenin içinde sıkışmış gibi duruyor. Hayırlısı... “

Yalan Dünya” (Kanal D) hakkında çok laf üretildi. Bana gelen ve artık netleşen durum, dizinin yayın hayatında herhangi bir sorun olmadığı. En azından sezon sonuna kadar böyle... “İşler Güçler”in (Star TV) 46 bölümü cepte. “Leyla ile Mecnun” (TRT 1) için işin sonu açık. “Lale Devri” (FOX) sezon sonunu bekliyor ve “Pis Yedili”nin (Show TV) bir yere gideceği yok... Bunlar son bir hafta içinde hakkında her türlü söylenti üretilen dizilerdi. Durumları böyle. Haftaya kimin durumunu nasıl netleştiririz, bakacağız artık orasına!

[[HAFTAYA]]

HÜRREM’İN PORTAKALI!

Bir ara Tarkan sayesinde portakala hücum etmiştik. Narenciye Tanıtım Grubu memleketin tarım kalemlerinden en önemlisini Tarkan’ı oynattığı tanıtımlarla neredeyse dünyaya duyurmuştu... Aynı grubun yeni yüzü Meryem Uzerli oldu. İşin ilginci “Muhteşem Yüzyıl”ın (Star TV) eriştiği coğrafyalar içinde etkisi en az Tarkan kadar kuvvetli. Teslim edersiniz ki dizinin içindeki Hürrem etkisini de küçümsememek lazım... Bu tanıtım atağı narenciyeyi geleneksel bir “Türk mutfağı” malzemesi olarak da gösterecektir. Öyle de zaten. İyi fikir olmuş!

Okan adres mi değiştiriyor?

NTV yeniden yapılanmaya gidiyor. Bu çalışmaları biraz sessiz ve derinden yürütüyor. Programların saatleri, kiminin içeriği, kiminin kaderi değişiyor... Yeni yüzlerle görüşmeler yapılıyor. Anlayacağınız kanalın izleyici algısında eski güçlü yerine kavuşması için yoğun bir çaba var... NTV ile sıcak temasa giren ve kulağıma gelen birtakım isimler var.

Bir tanesinin Okan Bayülgen olduğu söyleniyor. Okan henüz olup biteni doğrulamadı ama mevcut yerinden (tv8) rahatsız olduğunu yakın dostları birbirine fısıldıyorlar... Peki, olur mu; NTV Okan’ı ekranına taşır mı? Bunun yanıtı ağırlıklı olarak evet. Daha önce Habertürk TV ile görüşen Okan işin kuyruğundayken bu ilişkiden vazgeçmişti... Ama daha önce ekranından yüzünü gösterdiği NTV için bunun böyle olmayacağını sanıyorum. Bakalım, ne olacak?

BABA HABER BÜLTENİ SOLLADI!

Ana haber bültenlerinde birinci genelde Kanal D Haber olarak çıkıyor. Sıralamanın diğer kalemleri düzenli olarak değiştiği için rakamlara bakarak “şu kanal, şu sıradadır” demek mümkün değil... Ama şu mümkün; izleyici ana haber bültenlerinden çok baba haber bültenlerini izlemeye başladı izleyici. Bültenlerini diyerek çoğaltmayalım. Zaten kendisinden bir tane var. O da Kanal D ekranında yayınlanıyor... Ve “Koca Kafalar Baba Haber Bülteni” önceki gün itibarıyla Kanal D hariç tüm haber bültenlerine açık ara fark atarak zirveye yerleşiyor... Bu haberde hicvin ne kadar özlendiğinin önemli bir göstergesidir. Asık yüzlü haberciliğin sona doğru yürüyüşünün de. Benden uyarması!

NİHAT HOCA’NIN DUASI!

Atv, Nihat Hatipoğlu’nu “Kurtlar Vadisi Pusu”nun hemen arkasına çekerek Perşembe reytinginde sürdürülebilir bir hamle yaptı... Hakikaten de Nihat Hoca yeni saatinden iyi bir sonuçla çıktı. Total izleyici gece çok geç saatlerde yayınlanan “Dosta Doğru”yu daha makul bir saatte yakalayınca programa takılıp kaldı... Çok değil daha birkaç hafta önce benim programda “İyi programların kaderi gece yarısından sonra yayınlanmak” diyen Nihat Hocamız muradına erdi. Duası neyse, aynısından isteyecek bir sürü gece yarısı mağduru var; darısı onların başına...

Daha on yıl beklersin!

“İntikam” (Kanal D) dizisinde Şahika geçmişe (!) gidiyor. Yirmi yıl kadar önce Derin’in babası Adil ağabeyimiz kaybettiği laptopunu köşe bucak arıyor... Aynı yıllara gidiyorum ben de. Hatırladığım sadece mavi ekranlar üzerinde yazdığımız yazılar. Dev gibi bir ekran masanın üstüne kurulmuş. Makineler, masanın altına zorla sığdırılmış... Artık nasıl gözümüzden kaçtıysa meğer dizüstü dediğimiz bilgisayar türü 20 yıl önce hayatımıza girmiş. Gülüp geçiyorum; “Aradığını bir on yıl kadar daha bulamayacaksın babalık” diyerek...