Mesut Yar İnce bir Yılmaz Güney havası...
HABERİ PAYLAŞ

İnce bir Yılmaz Güney havası...

Haberin Devamı

Salondan “Geberemedi musibet” diye bir lakırdı duyunca önce üstüme alındım. Yengeniz ekrana kilitlenmiş Mehmet Saim isimli ağabeye saydırıyordu... Bir hafifleme geldi vallahi. Hani, olur ya şu benim uzayan hastalık kadıncağız üzerinde minik çaplı bir travma yaratmış olabilirdi... Ama travmanın kendisi bizzat “Karadayı”nın (atv) en kara karakteri Mehmet Saim’in bir türlü ölemiyor oluşuyla ilgiliydi... Gerçekten de bizim dizilerde böyle bir sorun var. Ana karakterler iyi ya da kötü olsun bir türlü ölemiyorlar. Neyse... Bu arada Mahir Kara’nın “Kabadayı” sıfatını kazandığı yeni imajı size bir dönemin aksiyonlu Yılmaz Güney filmlerini hatırlatmadı mı? Kısa saçlar, beyaz takım elbise, kısık bakışlar ve ağırlaştırılmış ses tonu. Hayırlısı artık...

[[HAFTAYA]]

Bana Mazlum’u getirin!

Şimdi sanırım rahmetli Kemal Sunal’ın oynadığı “Şark Bülbülü” isimli filmi izleyemeyen aramızda yoktur değil mi? Küçük bir hatırlatma yapalım; gazino patronu Fethi her başı ağrıdığında stresini azaltmak için Mazlum diye bir elemanı çağırıp, af buyurun eşek sudan gelinceye kadar sopalardı... Mazlum’un yerini Şaban alınca filmde komedi dozu iki misline çıkıyordu. Neyse, yakında bir tekrarını daha yayınlarlar, filmin tamamını anlatmaya gerek yok... Şimdi o mazlumlar “Kara Para Aşk” (atv) dizisinde seri katil ve organ koleksiyoncusu ağabeyimiz Tayyar Dündar’ın kafalarına sıkarak rahatladığı tipler olarak karşımıza çıkıyor... Bu Tayyar’da ne sinir varmış be kardeşim? Hopladıkça bir elemanını bırakın mazlumu mağdur ediyor. Böyle seri ve sinir şekilde işlenen cinayet sayısına bakınca Tayyar’ın yakında sakatatçı zinciri kurma ihtimalinin bir hayli güçlendiğini düşünüyorum; ne dersiniz?

Başrolde mekan var!

Bazı dizilerde esas oğlan sorunu var kardeşim. Severek izlediğim “Maral: En Güzel Hikayem” (TV8) dizisi bir örnek mesela... Nedir efendim Maral ve Deniz aşk ile bağlandıkları Luna isimli mağaza için alttan alta birbirini yiyor. O sırada dizinin esas oğlanı olarak kabul ettiğimiz Sarp çırağa çıkmış oluyor... Koltuk sevdası filan derken işler mekan sevdasına kadar geldi. Hem de ne sevda? Rahmetli Barış Manço’nun “Kara Sevda” diye besteleyip başucumuza koyduğu cinsten vallahi... İşin kötüsü mekanın şöyle numaralı bir bakışı, jesti ya da mimiği ve hatta dili bile yok. Konuşmuyor öyle yerli yerinde duruyor. Bizim esas kızlar da ha bire mekana yazıyorlar... Vallahi ilk kez bir mekanın ana karakter olduğu bir diziyle karşı karşıyayım ve evet rol kesmeden, rol kesenden daha çok itibar görüyor...

Elinin sopası!


Star TV’de “Elimin Lezzeti” diye bir program başladı. Dünyada çok izlenen bir formatın yerli uyarlamasıymış. Yarışma gibi görünse de insana alttan alta dedikodu fırtınasının estiği “altın günlerini” hatırlatıyor... İlk günün yemeği dört yarışmacının da “Fransız kaldığı” çökertme kebabı oldu ve kelimenin tam anlamıyla yarışmacıları çökertti... Hayır, mesele o değil. Hanginiz daha iki saattir tanıdığınız bir insana dünya dolusu gider yapar da çamur atar ki? Heyecanı yükseltmek için bu karşılıklı “laf geçirme” halleri inceden bir kimyamızı bozuyor artık. Sokakta gördüğümüz kavgalara bile bakınmaz olduk. “Şahit yazarlar” korkusundan filan da değil ha... Çünkü ekran sevdamız vakaları adileştirdi. Sonuç itibarıyla “Elimin Lezzeti” şu anda yavanlık ortalamasının üstüne çıkamadı. Çıkar inşallah...

DOSYA KAPANIR VE...


Hatırlayalım bakalım neymiş; “Aşkın Bedeli” (Star TV) dizisinde Diyar Oğuzer, babası Rüstem Ağa tarafından silahla vuruldu ve ölümden döndü. Ardından hastaneye gelen polisler kardeşimize kim vurduya gidip gitmediğini sordular... Diyar, vuran kişiyi hatırlamadığını (!) belirtti. Böylece konu kapandı. Ondan sonra da polislerden gık çıkmadı. Anlayacağınız Rüstem Oğuzer yırttı... Bu arada “Paramparça” (Star TV) dizisinde Cihan, karısı Dilara’nın erkek kardeşi Alper tarafından silahla vuruldu, gördünüz. Akabinde Cihan’ın babası Rahmi, Alper’i levyeyle komaya soktu... Hem Cihan hem de Alper komadan çıktıklarında polislere kendilerini vuranı tanımadıklarını filan açıkladılar. Böylece konu kapandı. Polis, merkezine döndü... İyi de arkadaş emniyet teşkilatında vakayı takip eden birim filan yok mu? Velev ki adamlar saldırganı tanımıyorlar. Araştırılmayacak mı kim vurdu, neden vurdu filan diye? Kapatmayın efendim dosyaları, işin heyecanı kalmıyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder