Giriş
Okan Bayülgen’in Medya Arkası’nda izledim. Cine5’te Neşeli Günler programını yapan Esra ve Ceyda Ersoy kardeşler bizim gazetenin magazin müdürü Müge Dağıstanlı hakkında ağızlarına geleni söylediler...
Müge’nin buna yanıtının en azından hukuki yollardan olacağını düşünüyorum. Benim meselem başka!
Cine5 şu anda TMSF yani devlet yönetiminde bir kanal. Geçmiş dönemde bu kurumun yönettiği sekiz kanalın genel müdürlüğünü yapmıştım.
O yüzden en azından “hukuki vicdan” yönünden hassasiyetlerini bilirim, orayı yönetenlerin. Fakat anladığım kadarıyla mantık değişmiş olmalı ki üçüncü şahıslara yönelik terbiyesiz göndermelere suskun kalıyorlar...
Televizyon ağzı olanın konuştuğu bir yer oldu. Ama ne bileyim, sanki ara sıra diş fırçalamakta büyük önem var; ağız sağlığı bakımından...
Aksi halde ekranla ekran karşısındakinin mesafesi giderek açılacak. Bu vebali boynuna asanları elbette ne tarih ne de izleyici unutacak.
Edep lütfen!
Hakkı Devrim ustamız geçtiğimiz yıl kaybettiği eşiyle çok uzun ve mutlu bir evlilik yaşadığını sıklıkla tekrarlar. Hatta onun deyişiyle insan anne-babasını değil ama eşini seçebildiği için hata yapmamalıdır. Buraya kadarı çok makul.
Fakat günde 16 saat insanların televizyonlarda evlendirildiği bir ülkede hata payı Hakkı ağabeyin makul sınırlarını çok ama çok aşabiliyor...
İddiam o ki, önümüzdeki yıldan itibaren aynı uzunlukta boşanma programları izleyeceğiz. Neyse.
Önceki akşam benim de katıldığım Medya Kralı (Kanal D) programında söz mutlu evliliklere gelince, masadakiler hep bir ağızdan Hakkı ağabeye ideal evlilik programı yapmasını önerdiler...
Hatta Okan bir adım ileri gidip partner olarak da Saba Tümer ve Binnaz Avcı’yı önerdi kendisine. Küçük bir suskunluktan sonra Hakkı ağabey patladı; “Bırakın da partnerlerimi kendim seçeyim”...
Uzatmayalım; çok yakında Hakkı Devrim’i, seçtiği partnerleri artık kimse ekranda evliliğin meziyetlerini anlatırken göreceğiz...
Ha “Bu ne anlama gelir?” derseniz, en az iki yıl daha Sinan Çetin’e boşanma hattından ekmek çıkmaz. (Sinan Çetin, boşanmak isteyen çiftleri yakında Kanal D’de barıştıracak.)
Sese dikakt edelim!
Programlardan reklama geçerken ses seviyesindeki büyük oynamalar izleyiciyi çileden çıkarıyor. Ekranda reklamı gören her kim varsa kumanda aletini kapıp ses düğmesine abanıveriyor...
Eğer ses seviyesine bir ayar getirilmezse zaten reklamdan hiç haz etmeyen izleyici dizileri ekran yerine başka bir platformdan izleyecek bana göre. Televizyonlar kendi eliyle intihara son vermeli artık; ne dersiniz?
O Uygur kimdir?
Önceki gece Hülya Avşar, HaberTürk’teki programında Süheyl ve Behzat Uygur kardeşleri ağırladı. Uygur kardeşlerin yaptıkları işlere ve babalarına saygısını dinlemek zevkliydi... Ancak söz bir üçüncü kardeşin varlığına gelince konu bir anda değiştirildi. Anladığım kadarıyla Süheyl ve Behzat o kardeş her kimse söz etmekten hoşlanmıyor... Merak kediyi öldürür. Uygurlar, üçüncü Uygur’un kimliğini açıklamadıkça ben de meraktan öleceğim.
Saygınlığın faturası...
Okan Bayülgen’in ekrandaki krallık üçlemesinde (Kanal D) reyting sıralaması yayın günü sıralaması gibi gidiyor. Esas kral Disko Kralı. Onu Medya Kralı ve Muhabbet Kralı izliyor...
Peki ama hiç merak ettiniz mi hangi programın bütçesi daha büyük? Ekrandaki düzeneğe bakılırsa Disko Kralı diyebilirsiniz...
Ama Okan’ın cebine baktığınızda Muhabbet Kralı, harcanan bütçesiyle yapımcısının belini büküyor. Krallar arasında en saygın olanı diyebildiğimiz Muhabbet Kralı’nın durumundan hareketle Türkiye’de neden az sayıda saygın iş olduğunu da anlarız...
Saygın olmak için para gerekiyor!
Sen de mi Ezel?
Ezel (Show TV) önceki akşam Bahar’a elinde iki DVD ile geliyor. Bir tanesi Nemo isimli animasyon... Filmler DVD oynatıcıya konmadan önce bir ambalajdan çıkartılıyor. Aman Tanrım, o da ne? Nemo’nun DVD’si bildiğiniz korsan ambalajı içinden çıkıyor...
Bizim, paraya para demeyen sevgili Ezel’imiz filmlerin orijinalini almak yerine korsan tezgahını tercih etmiş...
Kendisi de korsandan mustarip olan bir sektör için ne büyük bir hata!
