MRauf Ateş 'Teğet geçti' yerine 'iyi yönettik' demek daha anlamlı!
HABERİ PAYLAŞ

'Teğet geçti' yerine 'iyi yönettik' demek daha anlamlı!

Global KOBİ Platformu’nun Kayseri toplantısına katılan HSBC Genel Müdürü Piraye Antika, ‘Hükümet bu krizi iyi yönetti’ diye konuşmuştu.

Geçtiğimiz hafta sohbet ettiğim Ferit Şahenk’ten de benzer değerlendirme almıştım. Doğuş’un patronu Şahenk, ‘Türkiye, bu krizi başarıyla yönetti’ demişti.

Bu görüşü paylaşan başka patron ve CEO’lar da biliyorum. Muhalif olanlardan bile çok sayıda işadamı hükümete bu konudaki hakkını teslim ediyor...

Ancak, şu ‘teğet’ konusu hâlâ anlaşılabilmiş değil. Başbakan Tayyip Erdoğan, salı günkü toplantısında yine ‘Teğet geçti’ iddiasını sürdürdü. Başbakanın konuşmasından sonra birkaç CEO ile konuştum, görüşlerini aldım. Ortaya bir soru çıktı. Bence şu sorunun yanıtı, ‘Teğet konusuna’ ciddi şekilde açıklık getirecek:

Haberin Devamı

‘Kriz Türkiye’yi 2009 yılında teğet geçtiğiyse, teğet geçmeme, yani delip geçmesi halinde ekonomi nasıl etkilenmiş olacaktı?’

Bence de çok önemli bir soru... Ekonomi yılı yüzde 6 küçülme ile kapatacak. Savaş yılları dışında bu kadar büyük oranlı küçülme sayısı bir elin parmaklarını bile geçmez.

1 milyonun üzerindeki kişi işini kaybetti. İhracat yüzde 20’nin üzerinde daraldı. Kredi kartı ve tüketici kredisinde ‘batık’ kapsamına giren kişi sayısı yüzde 52 artışla, eylül sonu itibarıyla 1.7 milyona ulaşmış.

Peki, bunlar ‘teğet’ ise o zaman ‘deldi geçti’ demek için, ekonominin yüzde 10-20 arası mı küçülmesi gerekecekti? İşini kaybeden sayısının 3-4 milyona mı çıkması gerekiyordu? İhracatın yüzde 20’si değil, yüzde 50’sini mi kaybetmek gerekecekti? Kaç KOBİ ve esnafın kapanması, ‘deldi, geçti’ hesabına uyacaktı?

Yüzde 2-3 arası küçülen Avrupa ve ABD ekonomileri, ‘kriz ve büyük durgunluk’ tanımını kabul edip, ona göre önlem alıyorlar. O nedenle bizim de yaşadığımızın adını koyup, ‘teğet’ yerine, ‘iyi yönettik’ benzeri bir tanıma yönelmemizde yarar var. Çok sayıda işadamı ve CEO da böyle düşünüyor.

Esnaf dünyasında neler oluyor?

Türkiye’deki esnaf sayısı 2009 yılı sonu itibarıyla 1.9 milyonu geçti. Bu hız korunursa sanıyorum 2010 yılı sonunda 2 milyon esnaf rakamına ulaşmış olacağız.

Haberin Devamı

Son 10 yılın trendleri izlenirse, Türkiye’de esnaf tescil ve kapanış rakamlarının uyumlu bir trend izlediği görülüyor. Tescil sayılarının arttığı dönemde, terk (kapanış) miktarının da yükseldiği dikkati çekiyor. Ama aradaki fark genelde 50-60 bin düzeyinde seyrediyor. Yani her yıl net bu miktarda artış yaşanıyor.

Şirket kuruluş ve kapanışlarında olduğu gibi, esnaf tescilleri de ekonominin nabzı için önemli göstergedir... Böyle bakınca, 2009 yılında yüzde 10 düzeyinde bir küçülme olduğu öne çıkıyor. Henüz 12 aylık rakamlar açıklanmadı. İlk 9 ayda tescil edilen esnaf sayısı 121 bin 371, terk eden esnaf sayısı da 68 bin 900 oldu. Esnaf işlemlerinde her nedense yılın ilk aylarında hareketleniyor, son aylarda daha durgun oluyor. Böyle bakınca, son 3 ayda 35 bin civarı yeni tescil olabileceğini tahmin etmek mümkün. Bu da 155 bin esnafın işini kurduğu anlamına gelecek. İşyerini kapatan sayısı ise 85-90 bin arasına ulaşacak.

Teğet geçti yerine iyi yönettik demek daha anlamlı

Göründüğü kadarıyla esnaf işinin lokomotifliğini hâlâ bakkal-büfe, kahvehane, lokanta, minibüscülük, tuhafiye ve konfeksiyon işleri oluşturuyor. Her ne kadar aksi bir algı oluşsa bile, bakkal açma kapama oranı çok yüksek değil. Açılan 100 bakkala karşılık sadece 10 bakkal kapanıyor. Ayrıca suculuk, fırıncılık, kokoreççilik, servis şoförlüğü ve kuaförlükte de oranlar düşük seyrediyor.

Haberin Devamı

Kapanma oranının en yüksek olduğu alanlar ise mobilya, marangozluk, konfeksiyon, nakliyeden oluşuyor.

Teğet geçti yerine iyi yönettik demek daha anlamlı

Ümitle yaşayan, ishalden ölmesin!

Türkiye’de giyim perakendeciliğinde ‘fiyat düşüşü’ konusuna ilk dikkat çekenlerden biri Mudo’nun sahibi Mustafa Taviloğlu olmuştu. Birkaç yıl önce yayınlanan görüşmesinde, ‘Fiyatlar sürekli düşüyor, düşecek. Kârlar daralıyor’ uyarısında bulunmuştu.

Krizin de etkisi ve indirimlerin katkısıyla giyim perakendeciliğinde fiyatlar iyice diplere indi.

Geçtiğimiz hafta içinde Mustafa Taviloğlu ile karşılaştık, biraz bu konuyu konuştuk. Önce fiyat konusuna girdik. Yanıtı kısa oldu: ‘Fiyatların artık düşecek yeri kalmadı ki. Bundan da kötüsü olmaz!’

Ancak, şikayet etmemek gerektiğinin de altını çiziyor. Ona göre, yeni dönemde artık yeni kurallarla iş yapılacak. Uyanlar ayakta kalacak, uyamayanlar ise şikayete devam edecek.

Söylediklerimden dikkatimi çeken birkaç başlık var. Hakikaten bunlara başta perakendeciler olmak üzere herkesin dikkat etmesinde yarar var. Şöyle diyor:

1. Türkiye 70 milyonluk büyük ülke. Bu önemli bir avantaj.

2. Artık bizim sektörde işi bilen kazanır.

3. Balıkçı reisi gibi işinin başında olacaksın, her şeyi kontrol edeceksin.

4. Her işin sırrı insan... İyi insanlarla çalışacaksın.

5. 30 sene daha işler eski haline dönmez. Buna ayak uydurman gerekiyor.

6. Kimse boşuna hayale kapılmasın... Çin atasözünü unutmayalım: Ümitle yaşayan ishalden ölmüş.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder