Giriş
Benim çocukluğumda şimdiki gibi insanı dehşete düşüren, psikolojisini alt üst eden korku filmleri yoktu. TRT’nin haftanın bir iki günü televizyon yayını yaptığı günlerde beni en korkutan şey televizyonda siyah beyaz görüntüsünü izlediğim o adamdı. 1 Şubat 1979 günü gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürmüş, 25 Haziran 1979 günü yakalanmıştı. TRT’ye çıkarılmış gazetecilerin karşısında cinayeti nasıl işlediğini şu cümlelerle anlatıyordu: “Abdi İpekçi’yi resimlerinden tanıyorum. Ben bağımsız ve tek başına bir teröristim. Tek başıma düşündüm ve yaptım.”
Asker kıyafetiyle kaçırıldı
Mehmet Ali Ağca altı ay Maltepe Askeri Cezaevi’nde kaldıktan sonra askeri üniforma giydirilerek kaçırıldı. Susurluk kazasında ölen ülkücü Abdullah Çatlı tarafından saklandı ve ardından tetikçi olarak kariyer basamaklarını tırmanmak için yollara düştü; Bulgaristan’a geçti.
13 Mayıs 1981 günü kendisini dünyaya tanıtacak eylemini gerçekleştirdi. Vatikan’ın ortasında Papa II. Jean Paul’e suikast düzenledi.
Türkiye’de Abdi İpekçi cinayetinden idam cezasına çarptırıldı. İtalya’da ise ömür boyu hapis cezası verildi. 1991 yılında Abdi İpekçi’yi öldürmekten aldığı ceza 10 yıl hapse çevrildi. 2000 yılında af ile Türkiye’ye gönderildi. Bazı suçlardan aldığı cezalar nedeniyle kısa süre hapis yattı; af yasasıyla 2006’da tahliye edildi. Tepkiler üzerine yapılan itirazla tekrar hapse girdi ve 2010 yılında tamamen serbest kaldı. Çıktığında kapıda bir lüks araç onu bekliyordu.
‘Dünyanın tanıdığı yazar’
Son beş yılı şovla geçti. Hatta aklı evvel bir gazeteci TRT’ye bile çıkardı. Ama geçen cuma giriştiği ise en akla ziyan olanıydı.
Bayrampaşa’da bir yerel gazete “İslam” konulu bir konferans düzenledi. Konuşmacı katil Mehmet Ali Ağca idi. Tarih ise 13 Mayıs 2016 yani Papa’ya karşı gerçekleştirdiği suikastın yıldönümü.
Yerel gazete tam 35 yıl sonra Papa’ya karşı gerçekleştirdiği suikastin yıldönümünde Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’yı “Dünyanın tanıdığı yazar” diye tanıtmayı da ihmal etmemişti.
Papa suikastiyle kariyer
Abdi İpekçi’nin kim olduğunun unutulduğu bir ortamda onu öldüren katilin kariyerine baktığınızda insanın “gel de katil olma” diyesi geliyor değil mi?
Bir katil yıllar sonra kahramanlaştırılıyor. Bu karanlık ve toplumdaki hafıza yoksunluğu Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast’ları, Can Dündar’a suikast girişiminde bulunan Murat Şahin’leri ya da sırf bunları yazdım diye açık-gizli tehdit eden, gece yarısı tehdit mesajları gönderen tetikçileri yaratıyor.
