Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Yükseköğretimin yüksek sorunları (2)
HABERİ PAYLAŞ

Yükseköğretimin yüksek sorunları (2)

Çoktan seçmeli merkezi sınav sistemi, bütün öğrencilerin aynı bilgi ve becerileri kazanmasını, bütün adayların tek bir kalıba girmesini istiyor. Belli kalıplara dayalı çok sayıda örnek soru çözen öğrenciler ne yazık ki yaratıcılıktan uzaklaşıyor. Bütün sistem çoktan seçmeli sorulara dayandığı için ölçülebilen bilgi ve beceri sınırlı kalıyor. Çoktan seçmeli soru sistemine alışan öğrenciler sorgulama, problem çözme, öğrenmeyi öğrenme, yaratıcı düşünme, analiz ve sentez yapma, araştırma ve geliştirme gibi niteliklerden uzaklaşıyor.

Haberin Devamı

Bu sistem sayesinde ortaya tekdüze bir öğrenci profili çıkıyor. Sistem bu haliyle öğrencilerin farklı bilgi, beceri ve yeteneklerini ölçmekten son derece uzak. Neticede kendini ifade edemeyen, araştırmadan uzak, sosyal ve kültürel bakımdan zayıf bireyler yetişiyor.

***

Üniversite giriş sınavının yılda bir kez yapılması, öğrencilerin gelecekleriyle ilgili süreci kısacık bir zaman dilimi içerisine sığdırmalarına neden oluyor. O sürede performanslarını çeşitli nedenlerle gösteremeyenler, ne yazık ki bir yıl daha beklemek zorunda kalıyor.

Sınavın yılda bir kez ve birkaç saat içerisinde tek tip olarak yapılması, bazı öğrencilerin ve ailelerin aşırı kaygıdan dolayı psikolojilerinin bozulmasına neden oluyor. Öğrencilerin ve ailelerin psikolojisini olumsuz yönde etkileyen unsurların varlığı göz ardı edilemeyecek derecede yüksek. Bu sınavın yılda birkaç kez uygulanmasında yarar var.

***

Öğrenciler yılda birkaç kez yapılacak sınavların ister tümüne, isterlerse birine katılabilmeli. Aday birden fazla girdiği sınavlardan istediği sonucu kullanabilmeli. Bu durum öğrencilerdeki ve ailelerindeki sınav kaygısını düşüreceği için muhtemel psikolojik problemlerin de önüne geçecek. Önerilen sistem halen KPSS, ALES, TUS, YÖKDİL, e-YDS gibi sınavlarda uygulanıyor. Gençlerin geleceğini belirleyen bir sınavın yılda bir kez uygulanması, en büyük sorunların başında geliyor.

***

Türk yükseköğretiminin aşamadığı sorunların başında, ürettiği patent ve patentleri teknolojiye dönüştürme sıkıntısı geliyor. Teori ile uygulama arasında derin bir uçurum olduğu, bu konularda kafa yoran herkesin ortak kanısı. Bu sorun yükseköğretimdeki teorik çalışmaların uygulama alanına geçememesinin göstergesi olarak yorumlanabilir.

Haberin Devamı

Türk üniversitelerinin son yıllarda, yayın sayısı artışında dünya ölçeğinde önemli bir başarı sağladıkları doğrudur, ancak üniversitelerin araştırmalarını üretime geçirme konusunda halen hedeflenen noktanın çok uzağında olunduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder