Selin Çakar

12 Aralık 2017, Salı 12:00

Beyaz perdenin ‘Öteki Taraf’ında iki kadının yıkıcı mücadelesi

İzlediğiniz bir sinema filmi hakkında yorum yapmak diziler üzerine yazmaya benzemez pek. Hem ipucu vermemeye hem de filmi en iyi şekilde anlatmaya çalışmak insanı strese sokar. Tıpkı şu an benim ‘neresinden başlasam, nasıl anlatsam’ ikileminde debelenmem gibi.

Özcan Deniz’in bugüne kadar yazıp, yönetip, oynadığı; Ya Sonra, Evim Sensin (uyarlama) , Su ve Ateş, Sevimli Tehlikeli, İkinci Şans'ı bir yana ‘Öteki Taraf’ filmini adı gibi diğer tarafa koymak gerekiyor. Önceki filmlerinde romantik-komedi türünü tercih eden Özcan Deniz bu defa tercihini dram-gerilim yönünde yapıyor ve bir İspanyol filmi olan ‘Karanlık Taraf’ı kendine özgü yorumuyla ‘Öteki Taraf’ olarak sunuyor seyirciye.

Kendi adıma filmi izlerken bir süreliğine nefes alamadığımı söyleyebilirim. Aslı Enver’in başarıyla canlandırdığı Ece karakterinin etkisiydi bendeki. Meryem Uzerli’nin canlandırdığı Sara karakterine nispeten daha yüksek bir motivasyona ihtiyacı olan Ece seyircinin zihnine ‘ben yapar mıydım?’ sorusunu ustaca bırakıyor. Ece’ye çok kızmakla sımsıkı sarılmak ikileminden filmin son anına kadar kurtulamadım ben.

Gösterime girdiği Cuma gününden beri sosyal medyada okuduğum yorumlar filmin beğenildiğini ve seyircisini etkilemeyi başardığını gösteriyor. Nadiren de olsa negatif yorumlara denk geldim elbette. Lakin seyirci olarak bir yerde hep sınıfta kalıyoruz. Beğendiğimiz şeyleri fazlaca yücelttiğimiz gibi beğenmediğimiz işleri maalesef ‘eleştiremiyoruz’. Çünkü eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgiyi bir türlü ayırt edemiyoruz. Elimizin altında internet gibi bir kaynak varken körü körüne yorumlar yapabiliyoruz. Bugüne kadar verdiği tüm röportajlarda Özcan Deniz hiç çekinmeden ve durumdan gocunmadan ‘Öteki Taraf’ın bir İspanyol filminden uyarlama olduğunu dile getirdi. Buna rağmen hala ‘çalıntı film’ diye yorum yazmak çok anlamsız. Hollywood’un bile listesinde bir çok uyarlama film bulunduğunu, hala ekranda olan dizilerin yarısından fazlasının uyarlama olduğunu bile bile sanki sektörde bunu ilk kez Özcan Deniz yapmış gibi davranmak verilen emeğe haksızlık.

08 Eylül 2017, Cuma 11:40

Bi sussan bari; Aleyna Tilki

Aleyna Tilki (17) sadece şarkı söylese çok daha doğru bir şey yapmış olacak sanırım. En azından biraz daha büyüyene kadar… Çünkü her konuştuğunda ya da yazdığında sosyal medyada ‘ti’ye alınmaktan öte gidemiyor.

Malum birkaç gündür başkalarının fotoğraflarını kendisininmiş gibi paylaşması konuşuluyordu. Göz önünde olan biri için yanlış bir hareket kabul ama ‘hırsız’ da bu olay için fazla ağır bir kelime. Şu da bir gerçek ki ‘ünlü’ biriysen ve böyle bir hataya düşüyorsan insanlar bunu konuşur. ‘Sensin o!’ tadında bir açıklama yapmak yerine bir süre sessiz kalsaydı daha doğru bir şey yapmış olabilirdi diyecektim ki attığı bir twitle gafını bildiğiniz taçlandırdı.

Yıllar önceydi. Aleyna bilmez. Çünkü o zamanlar dünyada yoktu. Biz o zamanlar dört nota üzerine yazılmış üç cümlelik şarkıları değil de böyle dinlerken insanı çok başka dünyaların kahramanı yapan, aşk acısının üzerine benzin döken, elektronik aletlerle değil de gerçek ustaların çaldığı enstrümanların sesinden çıkan müziklerle hayat bulan şarkıları severdik.

İşte o yıllarda Pazar akşamları ailece televizyonun karşısına geçer çay içip çekirdek çitler ve ‘Şahane Pazar’ seyrederdik. Yani Süheyl ve Behzat Uygur kardeşlerin eğlenceli sunumuyla ailece gülerek, haftayı keyifle bitirirdik. Bir programın 8 yıl ekranda kalması tesadüf değildi elbette.