Aile konutu

Gazetenizde okuduğum bir haberde aile konutu ile ilgili olarak eşin rızası olmadan herhangi bir hukuki işlem yapılamayacağı söyleniyordu. Eşime devrettiğim daireyi eşim kızı üzerine intifa hakkı tesis etmiş. Bu da aile meskeni kapsamında yasak olan işlere girer mi? M.T.

Aile konutu kavramı hukukumuza 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanunumuzda yer almaktadır. Yeni bir kavramdır ama kanunda tarifi yoktur. Yani ilginç bir kavramdır, yasa da ilginç bir yasadır. Mesela bunun gibi hukukumuza yeni giden bir ‘edinilmiş mallara katılma rejimi’ vardır ve içinden çıkılmaz bir sistemdir. Bununla ilgili detay verilmişken bir maddeden başka hiçbir yerde aile konutunun tarifinden söz edilmemiştir. Mevzuata bakarsanız biraz da maddenin gerekçesinden yararlanarak muhtelif tariflerin verildiği görülmektedir.

Ancak aslolan herkesin kendine göre bir tarif yaratması değil kanunun, bu kavramı tanımlamasıdır. Bizim kanunumuzun 194. maddesi biraz uzundur ama bu uzun madde içine tarif koymak ihmal edilmiştir. Böyle eksik bırakılmış başka maddeler de vardır ve bunlar problem yaratmaktadır. 194. maddenin birinci fıkrası şöyledir: “Eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesi feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu sınırlamalar için eşin açık rızası şarttır.

İyi ama sizin bahsettiğiniz daire acaba aile konutu mu? Elimizde tarif olmayınca böyle şaşıp kalıyoruz. “Canım işte birlikte oturulan evdir” diye hukuki bir kavramı geçiştiremeyiz. Ama ne yazık ki yasanın hatalı hazırlanmış olması nedeni ile bunu yapacağız. Belki aile konutu kavramını şöyle düşüneceğiz: “Ailenin ikametgah olarak benimsediği ve birlikte ikamet ettiği mesken.” Bu tarif benim de diğerleri gibi uydurduğum bir tariftir. Şayet bahsedilen intifa hakkı böyle bir mesken için konulmuş ise sizin izniniz lazımdı ve kaldırılmasını talep edebilirsiniz. Ancak hatırlatayım ki yasalarda böyle önemli konularda boşluk olmamalıdır.