Yazarlar Yaban hayat şehri ele geçirir mi?
HABERİ PAYLAŞ

Yaban hayat şehri ele geçirir mi?

2050’de dünyada insanların 3’te 2’si şehirlerde yaşıyor olacak. Yani neredeyse şehirden geriye bir şey kalmayacak! Ama asıl mesele, şehirlerin her yeri sarması değil. Asıl mesele, şehirlerin gitgide daha da sıkışması. İnsanların gittikçe daha da üst üste yaşamaya başlaması. Düşünün ki; şu anda tüm dünya yüzölçümünün sadece yüzde 3’ünü şehirler oluştururken, dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşıyor. Yani nerdeyse 3.5 milyar insan yüzde 3’lük bir alana tıkılmış durumda! Bu durum da sayısız olumsuzluk yaratıyor. Salgınlar, kuraklık, aşırı sıcaklıklar, seller, dolular, yani tuhaf hava olayları akla ilk gelenler. Yeryüzündeki toplam karbondioksit salımının yüzde 75’inin şehirlerden çıktığını düşünecek olursak, soluduğumuz havanın kalitesi de ortada. İşte tam da bu yüzden şehirlerin, şehirlerde yaşayan bizlerin ve belki en çok da katledilen doğanın imdadına yetişen bir akım başladı dünyada: Doğayı yeniden yabanlaştırma (rewilding nature). Bu; parklar bahçeler yapmak, yani doğaya insan eliyle şekil vermek, onu ‘evcilleştirmek’ değil. Doğanın kendiliğinden kendini onarmasına izin vermek ve bunu desteklemek. Onun kendi döngüsünde istediği gibi üremesini, çoğalmasını, genişlemesini sağlayarak, onunla uyum içinde yaşamak demek.

Haberin Devamı

SELLER, EROZYON, DEPREMLER…

“İstesek de istemesek de zaten buna mecbur kalacağız. Bir kere seller, erozyon, depremler gibi doğal afetlerle doğa kendine hızla şehirlerin içinde yer açmaya başlayacak. 2’ncisi; insanlar kendi sağlıklarının ne kadar olumsuz etkilendiğini gördükleri için doğanın geri dönmesine izin vermek zorunda kalacak” diyor Mimar, MAA Mimarlık’ın kurucusu Melike Altınışık. MMA Mimarlık olarak; hızla yaklaşan bu gerçekliğe dikkat çekmek için tasarladıkları ve önce Tersane İstanbul’da sonra da Bomontiada’da sergilenen ‘The Gate (Kapı)’ adlı eseri/enstalasyonu anlatıyor. Yapı Kredi’nin öncülüğünde yaptıkları bu çalışma, dünyanın ‘şimdi’de ve ‘gelecek’teki iklim krizi, kuraklık gibi ekolojik sorunlarını, doğa tahribatını gözümüzün içine sokuyor. ‘Kapı’ eserinin bir yüzü şu anki sorunları, Yapı Kredi’nin meşhur reklam karakteri Wada’nın baş rolde olduğu bir hikayeyle anlatıyor. Telefonuna okutulan QR koduyla bu hikayeyi dinlerken, Kapı’nın arka yüzünde ise yine QR kodunu okutup gelecekte bizi bekleyen yeni gerçekliğin hikayesini dinliyorsunuz. Katledilmiş olan doğada yepyeni, vahşi canlıların baş gösterdiği ve doğanın şehirleri adeta ele geçirdiği bir gerçeklik bu…

Haberin Devamı

Yaban hayat şehri ele geçirir mi

ŞİMDİ-GELECEK KÖPRÜSÜ

“Wada’yı içine girmekte olduğumuz Metaverse dünyasını temsil eden anime bir karakter olarak gördük. Tersane İstanbul ise bu enstalasyon için olabilecek en uygun yerdi. 550 yıllık yosunlaşmış ve katmanlaşmış bir tarihi olmasıyla birlikte, bugünün şehir dokusuna uygun bir dönüşüm içinde. Dolayısıyla doğanın sürekliliğini ve sürekli dönüşümünü simgeleyen, doğanın ve beşerin kavuştuğu, hareketi-sosyal karşılaşmayı barındıran bir mekan. Hayata yeniden dönmenin izdüşümü adeta” diyor Melike Altınışık. Yani aslında “Kapı” bugünle gelecek arasında köprü kurup, bizleri ve en çok da karar alıcıları acilen şehirle doğayı barıştıracak çözümler üretmeye çağırıyor.

Haberin Devamı

DÜNYADAN ÖRNEKLER

“Doğayı yeniden yabanlaştırma” şu an dünyada birçok şehrin uzun vadeli planlama yaparak hayata geçirdiği bir akım. Zira parklar evet en azından bize doğayı hatırlatıyorlar ama sağladıkları alan ve etki bakımından son derece yetersizler. İnsanoğlu sıkışık şehirlerin getirdiği aşırı baskıya ve olumsuzluklara artık dayanamayacak hale geldi. Kaldı ki biz istesek de istemesek de olağanüstü doğa olayları hızla artarak, doğanın kendiliğinden şehirlerde yayılmasını dayatıyor. Tıpkı pandemide kapanma sonrasında parklarda-bahçelerde bir anda tekrar türeyen bitki türleri gibi. Dolayısıyla bugün Singapur’dan Frankfurt’a, Çin’in Haikou kentinden New Delhi’ye çok yerde görmeye başladığımız bir akım bu.

DOĞAL DÖNGÜ

Mesela Haikou’nun nüfusu 40 yılda 4 katından fazla artınca, şehrin içinden geçen nehirler gri akmaya başlamış. Devletin kararıyla en önde gelen mimarlar hemen bir “yeniden yabanlaştırma” planı yapmışlar: Şehrin en büyük nehri boyunca 13 km uzunluğunca peş peşe sakız ağaçları dikilmiş ve yaratılan sulak araziler aracılığıyla da şehrin atıkları temizlenmeye bırakılmış. Sonrasında bir süre kendi doğal döngüsüne terk edilen bu geniş alan sayesinde, bugün şehirdeki nehirler tertemiz akıyor.

Yaban hayat şehri ele geçirir mi

BİTKİ TÜRLERİ KORUNACAK

İtalya’nın başkenti Roma’nın 1.5 saat uzaklığında 100 bin hektar arazi aynı amaçla inşa edilmeye başlanıyor. Böylelikle pek çok yok olmak üzere olan bitki ve hayvan türünün de burada üremesi sağlanacak. İsviçre, Slovenya, Hırvatistan şu an Avrupa’da bu akımı hayata geçirmeye başlayan diğer ülkeler. Ukrayna da Darube deltası etrafındaki eko-sistemi (ve içinde yok olmakta olan türleri) onarmak için geniş bir araziyi yapılandırmaya başladı. ABD; 11 devlet arazisini, yok olmakta olan 50 canlı türünü kurtarmak ve iklim kriziyle mücadele etmek için bu amaca sunmak üzere. Darısı başımıza. Bizim de bu Kapı’dan geçip, geleceğe uzanmamız dileğiyle…

Sıradaki haber yükleniyor...
holder