Giriş
Erdoğan, seçime MHP’yle ittifak yaparak girme kararını alırken güvendiği bir konu vardı: Birbirinden çok farklı ve asla birleşmez gözüken muhalefetin ittifak yapamayacağı. Ama bir mucize gerçekleşti, dört benzemez Millet İttifakı’nda buluştu! Anamuhalefet Partisi CHP, İYİ Parti’yle birlik olup, Saadet Partisi’ne de can suyu vermeye karar vererek, parlamento için, üçlü bir ittifak kurdu. Bu hiç birimizin kolay kolay gerçekleşeceğine inanmadığı bir iş birliğiydi doğrusu. Temel Karamollaoğlu’nun demokrat ve bilge tavırları, Meral Akşener’in siyasi ustalığı ve CHP’nin uzlaşmacı tavrı bunda büyük rol oynadı.
Meral Akşener şimdi açıklıyor ki AKP’den kendisine başkan yardımcılığı bile teklif edilmiş ama reddetmiş. Keşke bu siyasi tavrı, bir cesaretle daha taçlandırıp HDP’nin de ittifaka katılmasına razı olsaydı da, şimdi CHP’liler ödünç oy hesaplarına başlamasaydı.
O HDP ki, cezaevinde bir başkan adayı ve 144 bin seçmeninin taşımalı sandıklarda oy verecek olmasıyla zaten yarışta yeterince mağdur ediliyor. Bu 144 bin seçmenin taşınacak olmasına basit bir iş gibi bakmayın. Taşınacak sandıklar HDP’nin güçlü olduğu köylerden, muhtemelen korucu köylerine gidecek. Hangi araçla giderler, kadınları götürürler mi, şüpheli. Buna rağmen baraj sorunları yok gibi gözüküyor.
Seçim sonuçları ne olursa olsun, Millet İttifakı yararlı oldu. Belli ki seçimden sonra da sürecek. Cumhur İttifakı’nın tek amacı iktidarda kalmayı sürdürmek iken, Millet İttifakı’nın tek amacının iktidara gelmek olmasını eleştirmeleri ise şaşkınlık verici. Seçimleri ne için yapıyoruz?
CUMHUR İTTİFAKI ÇATLIYOR MU?
Bahçeli, geçende dağıtılan konuşmasının dışına çıkıp, AKP adaylarını yerden yere çalan bir konuşma yaptı. Belli ki birilerine kızmıştı. Görünen o ki ittifak çatıda kalıyor; tabanda AKP’li adaylar MHP’li adaylara oy verilmesini istemiyor. AKP’li Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeli’nin dediği gibi “Çünkü bizim sistemimizde muhalefet milletvekili hiçbir şey yapamaz. Yatırımı iktidarın milletvekili yapar. Şu an iki milletvekilimiz var, benim bir ayağımı kırmayın, iş yapamam” diyerek bir gerçeğe işaret ediyor.
Fazlasını biliyoruz hatta, CHP’li belediyeler izin bile alamadığı için iş yapamıyor! Anlaşılan o ki, AKP’liler, MHP’yi de kendilerinden görmüyor. Bahçeli, ne başkan yardımcılığı, ne bakanlık pazarlığı yapmadı, parlamentoda milletvekili, forsu olsun, ona yetiyor! Oysa Türkeş’in dediği gibi, Ülkücü gençlik, iktidar istiyor. Çünkü bu sistemde iktidarda değilsen yaşama şansın olmuyor.
Adaylar sağlık raporu vermeli
Cumhurbaşkanının işi zor. 16 yıldır tek adam olarak ülkeyi yönetiyor, hatta dünya politikasına yön verme gayreti gösteriyor, Arap dünyasında liderliğe oynuyor. Şimdi bir de, çantada keklik sandığı bir seçimde kazanma telaşına girdi, usta bir siyasetçi olarak öyle olmadığını da görüyor.
Fiziki yorgunluğa zihni yorgunluk ekleniyor, kafa karışıyor. Rakiplerine malzeme olan gaflar yapıyor, dili sürçüyor. Muhtemelen yaz sıcaklarında oruçlu iken koşturmak da iyi gelmiyor, belki ilaçlarını da alamıyor. Aslında ondan bağımsız, mesela Demirtaş, bir süredir tutuklu, o koşullarda ya hastalandıysa; temel bir soru var: ilk kez denenecek olan Cumhurbaşkanlığı hükümeti sisteminde, her konuda tek karar verici olan kişi yardımcılarını bile kendi seçiyor, ona bir şey olursa yardımcıları devreye giriyor.
Sıradan bir işe girerken bile herkesten istenen tam teşekküllü bir hastaneden sağlık raporunun bu kadar önemli bir göreve gelecek birinden istenmesinin ne kadar gerekli olduğunu Prof. Dr. Melih Bulut da bir süredir dile getiriyor. Sürücü ehliyeti için bile sağlık raporu olmazsa olmaz. Asgari ücretle stajyer memur olmak için şart, cumhurbaşkanı olmak için nasıl şart değil? Galiba 4 yıllık diplomadan daha önemli.
