Yeni bir Ermeni tehciri mi?

Başbakan Erdoğan, İngiltere ziyaretinde tam iki kez, ülkesindeki Ermenileri kovmaktan bahsetti! Bunu Ermenileri tehcir eden, yani kovan Osmanlının onların ölümüne yol açtığını ileri süren Batılı ülkelere kızdığı için söyledi. Bir karşı politika olarak. Siyaseten yanlış, insanlık açısından yanlış, nereden baksan yanlış! Hah, biz de zaten onu söylüyorduk diyecekler! Osmanlı, kendi toprakları üzerinde yaşayan Ermenileri kovarken öldürdü diyor adamlar. Bu da, benim ülkemde hâlâ Ermeniler var, ben de onlara hadi gidin derim diyor! Neymiş? Türkiye’de yaşayan 170 bin Ermeninin 70 bini TC vatandaşı imiş, geriye kalan 100 bini kaçak gelip çalışanlarmış. Onları idare ediyormuş ama şimdi hadi gidin diyecekmiş! İnsanlar üzerinden pazarlık yapmak ne kadar ayıp. Onlar insan mı, piyon mu, havuç mu, rehin mi, esir mi? Bir kere 100 bin kaçak Ermeniyi idare etmek ne demek? Eğer ortada bir yanlış varsa niye idare ediyorsunuz? Eğer bunlar kaçaksa 100 bin olduğunu nereden biliyorsunuz? Nerede çalışıyor, nerede yaşıyorlar? Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre bu rakamın 100 değil 10 bin olduğu açıklandı. Onlar da çoğunlukla evlerde çocuk, yaşlı bakımı, ev hizmetleri gibi işlerde çalıştırılan kadınlarmış. Tıpkı, Moldovyalı, Türkistanlılar gibi. Şimdi bunları tek tek çalıştıkları evlerden bulup sınırdışı mı edeceksiniz? Ermeni diasporasının yerleşik bulunduğu Batı ülkelerinde yürüttüğü lobi faaliyetleri sonucu parlamentolara gelen Ermeni soykırımını kabul etme tasarılarına koskoca Türkiye’nin karşı eylemi, önleme politikası bu olamaz. Olmamalıdır. Yapılacak iş, bilimsel çalışmalar, diplomatik faaliyetler, lobicilik ve halkla ilişkilerdir. Senin atalarını öldürdüğünü ileri sürenler bugün sana muhtaç olup gelip evinde çalışıyorsa büyüklük onlara sahip çıkmaktır. Bir de bu lafın 70 bin Ermeni vatandaşımızı da ne kadar yaralayabileceğini, ne kadar ürkütebileceğini hesaba katmalı. Üstüne, senin Avrupa’da ne kadar kaçak çalışan insanın var, onlar da kapı önüne koyulursa ne olur, onu da düşünmeli! Dış politika ince bir iş tabii!

Kadınlar işkenceye razı oluyor
Kasap kocasının burnunu ve kulaklarını kestiği Aysun, kocasından şikayetçi olmamış. Oysa Aysun, yaşadığı şiddetin yarattığı travma sonrası erken doğum yapmış ve bebeğini 7 aylık dünyaya getirmişti. Şimdi taze lohusa, kulakları ve burnu kesik Aysun hastanede yatıyor, koca da cezaevinde. Peki Aysun neden “isterse kocamla barışırım” diyerek bizi şaşırtıyor? Kadınlar günü nedeniyle yaptığım konuşmalardan birinde bir kadın söz alarak 22 yıldır eşinden şiddet gördüğünü anlattı. 22 yıldır neden katlandığını sordum. Dile kolay, 22 yıldır dayak yiyip oturuyor! “Ölüm korkusundan” yanıtını verdi kadın. “Polise şikayet etsem beni öldürür!” Bingöl’ün bir ilçesinde yaşayan Aysun da sürekli dayak yediği için önce jandarmaya şikayet etmiş kocasını. Karısına şiddet uygulamanın cezasını 3 ay hapis yatarak çeken Gıyasettin serbest kaldığı gün çökmüş karısının gırtlağına, dere kenarına götürüp boğmaya kalkmış önce, sonra da kulağını, burnunu doğramış, sonra da hastaneye yakın bir yere götürüp bırakmış. Şimdi adam içeride. Ama çıkacak. Yazı yazdığı için tutuklu Mustafa Balbay, Tuncay Özkan içeride, ama karısının burnunu kesen kasap pek yakında çıkacak ve ilk iş ne yapacak? Bu kez yarım bıraktığı işi tamamlayacak, karısını öldürecek! Ölüm mü, işkence mi sorusuna kadınlar “İşkence” yanıtını veriyor! Can tatlı desem, işkence çekerken tatlı değil mi? Demek ne olursa olsun yaşamaktan vazgeçilemiyor. Peki ölüm tehdidi altındaki kadını devlet niye korumuyor? Şimdi sorsak her eve bir polis mi dikelim derler. Bu ülkede küçücük kızlar babaları yaşındaki adamlara babaları tarafından satılıyor, evlendirildikleri adam tarafından dövülüyor, işkenceye maruz kalıyor, yaralanıyor ama hayatta kaldığına şükredip susup oturuyor! Gidecek yer yok çünkü. Anası babası vermiş zaten, devlet yok arkasında, sokağa mı düşecek, ölecek mi? İşkenceye razı oluyor! Büyük ülkeyim diye ortaya çıkan Türkiye için utanç verici!