Yeni milenyumun en iyi 20 LGBT filmi (Kerem Akça, 2000’lerin en iyi LGBT filmlerini sıraladı)

En İyi Uyarlama Senaryo Oscar’ına ulaşan “Beni Adınla Çağır”ın ve 4 dalda Oscar’a aday olan, yönetmeni lezbiyen “Savaştan Sonra”nın (“Mudbound”) vizyonda olduğu günlerde bu alandaki filmleri hatırlamamak kolay mı? İşte çoğunluğu görmezden gelinip vizyona bile girmeyen 2000’lerin en iyi LGBT filmleri... KEREM AKÇA / kerem.akca@posta.com.tr1-Hedwig ve Kızgın Çıkıntısı (Hedwig and the Angry Inch) (2001)John Cameron Mitchell gerçeğini ortaya çıkaran postmodern, dinamik ve alaycı müzikal, tiyatro temsilinin bile üzerine çıkan bir başyapıttır. Doğu Almanyalı trans birey Hedwig, kısa kürede ‘kült’e dönüşmüştür. Ang Lee’nin duygusal, natüralist ve ufuk açıcı eşcinsel western’i, sahne sahne ikonik sahnelere sahiptir. Halen de zihnimizde her anıyla canlanabiliyor. Heath Ledger dahil… Lezbiyen bir çiftin tutkusunu ancak Julio Medem bu kadar cesur bir ‘cinsel ilişki filmi’ne malzeme edebilirdi. Elena Enaya-Natasha Yarovenko ikilisinin otel odasındaki yatak kimyası, elbette entelektüel resim tablolarıyla mitolojik alt metinlere de açıldı. Bu film içerdiği yoğun cinsellikle kilometre taşı oldu. Komaya girme konusuna dair en etkileyici filmlerden. Birçok kişiye göre Almodovar’ın da en iyisi. Javier Camara, Dario Grandinetti, Leonor Watling ve Rosario Flores, konuşmalarıyla olmasa da bedenleriyle bu olgun melodramı kalkındırmışlardı! François Ozon’daki Fassbinder etkisini en bariz şekilde ortaya koyan, tiyatro etkili camp (bilinçli bayağılık estetiği) bir çılgınlık! Ludivine Sagnier’nin çıkışını da müjdeleyen bu dörtlü ilişki cesareti, biseksüel ve eşcinsel okumalara açık, özgürlükçü bir başkaldırıdır. Franco döneminde kilisede yaşanan taciz olayının içyüzü… Almodovar, bu kez gerçek bir hikayeye tüm gerçekliğiyle ayna tutuyor… Gael Garcia Bernal, Fele Martinez, Lluis Homar hediyeli bir ustalık gösterisi. Şizofrenik annesiyle büyüyen Jonathan Caouette’in kendi hayatını anlattığı belgeseli, ‘kurmaca’ ve ‘belgesel’ parçalarını zekice iç içe geçirir. Dinamizmiyle büyülerken bir ruh halini yansıtma konusunda zirve yapmıştır. Bu da Amerikan bağımsız sinemasına gizli bir cevher kazandırmıştır. Lea Pool-Adèle Exarchopoulos ikilisi çoktan kültleşti! Kechiche’in Altın Palmiyeli filmindeki gerçekçilik, kimya ve denge olağanüstüdür. İddialı ve uzun seks sahnesi halen akıllardadır. “Raslantının Böylesi” ile “Bulut Atlası”nın yollarının ormanda kesiştiği bir film… Hüzünlü yalnızlığı anlatırken bir bilgisayar haritasına dönüşüyor. Cinsel kimliğin eşelendiği Marco Berger imzalı Arjantin filmi, ‘paralel evren bilimkurgusu’ misali bir yapbozun adını koymuştur. Margherita Buy’ın gözünden aksa ve onun sırlarını aydınlatma hedefiyle yola çıksa da Özpetek’in ciddi bir ‘LGBT yemeği’ seansıyla fetişe dönüşmüştür. Onun hafıza merkezli modelinde buradaki biseksüel, transseksüel ve eşcinsel karakterler çok kritiktir. Bir trans kadının dönüşüm sürecini tam ekran formatında, Araki-Godard etkili hale getiren stilize bir varoluş hikayesi. Xavier Dolan’ın uğraşınca iyi bir şeyler yapabileceğini ispatladığı eser, başrole sahicilik katan Melvil Poupaud’ya da çok şey borçlu. İsviçreli Léa Pool, çok çabuk kaybolup gitse de burada Susan Swan’ın romanından, unutulmaz bir kimya çıkarmıştı. Piper Perabo-Jessica Paré ikilisi, belki de kariyerlerindeki ‘heteroseksüel karakter’ tekliflerini riske atarcasına bu gençlik filminde ‘Shakespeareyen sembolizm ve biçimcilik’le iz bıraktı. Tayvan Yeni Dalgası’nın öncü ve hınzır yönetmeni Tsai Ming-Liang’ın en dramatik filmi olabilir. Hüzünlü hemşire-hasta ilişkisi, yönetmenin anavatanı Malezya’da çektiği tek eseridir aynı zamanda da. Gregg Araki’nin olgunluk gösterisi. Brady Corbet ile Joseph Gordon-Levitt’in buluşması, ABD’de cinsiyet ayrımı yapmadan ortaya çıkan cinsel taciz problemine parmak basarken, eşcinsel okumalara açık bir dostluğu inceledi. Elbette buradaki uzaylı istilası tanımı incelikli ve eşsizdi. Todd Haynes’in Amerika’nın muhafazakar yıllarına ayna tuttuğu lezbiyen yasak aşk filmi, Cate Blanchett ve Rooney Mara’nın dokunulmazlığıyla mükemmeliyetçiliğini arttırdı. 1950’ler New York’u ise atmosferinin eşsizliği ve ustalığı ile mest etti. Kanada’nın Todd Solondz’unun “Mutluluk”una (“Happiness”) cevabı gibi… Öğretmeniyle ilişkiye giren bir gencin hikayesi. Mesafesiyle yakınlaştığı ‘pembe dizi estetiği’yle anlam kazanıyor. Amnon Buchbinder’in isminin bilinmesini sağladı. “Aşkın 500 Günü” (“(500) Days of Summer”) ile “Çocukluk”u (“Boyhood”) birleştiren, bir trans bireyin 52 anının keşfe çıkarırken hikaye kurgusuyla hayran bırakan bir yapıt. Kadın yönetmen Sophie Hyde, 16 yaşındaki Billie’nin kimlik arayışını öylesi bir yöntemle incelemiştir ki bu filmin tadına doyum olmaz. Katolik Kilisesi’ndeki eşcinsel ilişkiyi tüm gerçekliğiyle yüzümüze vurdu. Szumowska’nın stilize sinemasının katkısıyla ‘dini kurum eleştirisi’ anca bu kadar cesur, etkileyici, lirik ve anlamlı olabilirdi. Biseksüel, lezbiyen ve trans birey olması fark etmeksizin kadınların hakimiyete geçtiği bir dünya düzeni… Bruce LaBruce’un yeni milenyumda çektiği en uçarı ve özgün film… Camp dokusu ve iğrenç dedirten cinsellik kullanımıyla küt olma potansiyeli taşıyan bir feminist başkaldırı! Fransa’nın “Benim Güzel Çamaşırhanem”i (“My Beautiful Laundrette”), gerçekçi seks sahnelerinden epizodik anlatısına kadar Robin Campillo’nun dinginliğini yansıtmıştır. İş adamı-erkek jigolo ilişkisinin katmanları çok sahicidir.

HABERİ PAYLAŞ

Yeni milenyumun en iyi 20 LGBT filmi (Kerem Akça, 2000’lerin en iyi LGBT filmlerini sıraladı)

Kültür - Sanat

2-Brokeback Dağı (Brokeback Mountain) (2005)

Ang Lee’nin duygusal, natüralist ve ufuk açıcı eşcinsel western’i, sahne sahne ikonik sahnelere sahiptir. Halen de zihnimizde her anıyla canlanabiliyor. Heath Ledger dahil…

3-Ateşli Oda (Habitacion en Roma) (2010)

4-Konuş Onunla (Hable Con Ella) (2002)

Komaya girme konusuna dair en etkileyici filmlerden. Birçok kişiye göre Almodovar’ın da en iyisi. Javier Camara, Dario Grandinetti, Leonor Watling ve Rosario Flores, konuşmalarıyla olmasa da bedenleriyle bu olgun melodramı kalkındırmışlardı!

5-Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları (Gouttes d'eau Sur Pierres Brûlantes) (2000)

-Kötü Eğitim (La Mala Educacion) (2004)

Franco döneminde kilisede yaşanan taciz olayının içyüzü… Almodovar, bu kez gerçek bir hikayeye tüm gerçekliğiyle ayna tutuyor… Gael Garcia Bernal, Fele Martinez, Lluis Homar hediyeli bir ustalık gösterisi.

7-Tarnation (2003)

8-Mavi En Sıcak Renktir (La Vie d’Adèle) (2013)

Lea Pool-Adèle Exarchopoulos ikilisi çoktan kültleşti! Kechiche’in Altın Palmiyeli filmindeki gerçekçilik, kimya ve denge olağanüstüdür. İddialı ve uzun seks sahnesi halen akıllardadır.

9-Kelebekler (Mariposas) (2015)

10-Cahil Periler (Le Fate Ignoranti) (2001)

Margherita Buy’ın gözünden aksa ve onun sırlarını aydınlatma hedefiyle yola çıksa da Özpetek’in ciddi bir ‘LGBT yemeği’ seansıyla fetişe dönüşmüştür. Onun hafıza merkezli modelinde buradaki biseksüel, transseksüel ve eşcinsel karakterler çok kritiktir.

11-Laurence Anyways (2012)

Bir trans kadının dönüşüm sürecini tam ekran formatında, Araki-Godard etkili hale getiren stilize bir varoluş hikayesi. Xavier Dolan’ın uğraşınca iyi bir şeyler yapabileceğini ispatladığı eser, başrole sahicilik katan Melvil Poupaud’ya da çok şey borçlu.

12-Kayıp ve Çılgın (Lost and Delirious) (2001)

13-Yalnız Uyumak İstemiyorum (Hei Yan Qua) (2006)

Tayvan Yeni Dalgası’nın öncü ve hınzır yönetmeni Tsai Ming-Liang’ın en dramatik filmi olabilir. Hüzünlü hemşire-hasta ilişkisi, yönetmenin anavatanı Malezya’da çektiği tek eseridir aynı zamanda da.

14-Tenin Gizemi (Mysterious Skin) (2004)

15-Carol (2015)

Todd Haynes’in Amerika’nın muhafazakar yıllarına ayna tuttuğu lezbiyen yasak aşk filmi, Cate Blanchett ve Rooney Mara’nın dokunulmazlığıyla mükemmeliyetçiliğini arttırdı. 1950’ler New York’u ise atmosferinin eşsizliği ve ustalığı ile mest etti.

16-Whole New Thing (2005)

Kanada’nın Todd Solondz’unun “Mutluluk”una (“Happiness”) cevabı gibi… Öğretmeniyle ilişkiye giren bir gencin hikayesi. Mesafesiyle yakınlaştığı ‘pembe dizi estetiği’yle anlam kazanıyor. Amnon Buchbinder’in isminin bilinmesini sağladı.

17-52 Salı (52 Tuesday) (2013)

18-Adına… (W Imie…) (2012)

Katolik Kilisesi’ndeki eşcinsel ilişkiyi tüm gerçekliğiyle yüzümüze vurdu. Szumowska’nın stilize sinemasının katkısıyla ‘dini kurum eleştirisi’ anca bu kadar cesur, etkileyici, lirik ve anlamlı olabilirdi.

19-Erkek Düşmanları (Misandrists) (2017)

20-Doğulu Çocuklar (Eastern Boys) (2013)

Fransa’nın “Benim Güzel Çamaşırhanem”i (“My Beautiful Laundrette”), gerçekçi seks sahnelerinden epizodik anlatısına kadar Robin Campillo’nun dinginliğini yansıtmıştır. İş adamı-erkek jigolo ilişkisinin katmanları çok sahicidir.