Advertorial Yeniden Başla
Sponsorlu

Yeniden Başla


Paylaş
Yeniden Başla

Gökhan Yılmaz’ın kaleminden hayata yeniden başlamak zorunda kalanların hikayesi

Yeryüzünde bazı insanlar vardır. Hepimiz gibi gözlerini dünyaya ağlayarak açar fakat sonrasında gözlerinde yaş, yüreklerinde kaybettiklerinin acısı hiçbir zaman eksik olmaz. Sürekli hayata tutunma, yeniden başlama çabası içerisinde olsalarda hayat herkese sunduğu güzellikleri onların önüne sermez. Kimi zaman kısa süreli umutlar ile, bu sefer tamam, ben de bu dünyada mutluluktan payıma düşeni alacağım deseler de yine yanılırlar ve bir sabah gözlerini açıtıklarında yeniden başlamak zorunda kalırlar.
İşte böyle bir hikayedir bu romanda anlatılan.

Hikayenin kahramanı Metin aramızda yaşayan, hergün gördüğümüz, selamlaşıp sohbet ettiğimiz, hayat hikayesini bilmediğimiz nice insandan biridir.
Hayat Metin’in karşısına öyle zorluklar ve acılar çıkarır ki direnmeye çalışsa da çoğu zaman bu çabaları hayatın gerçeklerine yenik düşer.





Sevdiklerini kaybetmenin korkusu ve üzüntüsü ile “Seni Seviyorum” demekten korkar, içinde sevgi geçen kelimeler Metin’e hep kaybettiklerini hatırlatır. Metin küçük yaşta anne ve babasını kaybetmenin acısını, ikinci annem dediği komşuları Şükran Hanım’ın desteği ve oğlu Ali’nin kardeşliği ile aşmaya çalışır. İçindeki acılar kapanmasa da kabuk bağlamaya başladığı günlerde evlerine düşen, Ali’nin askerde şehit olduğu haberi kapanmaya yüz tutmuş yaraları yeniden kanatmaya başlar. Aile bireyleri aldıkları acı haber ile birbirlerine destek olmaya çalışırken, Şükran Hanım’ın Ali’nin nişanlısının hamile olduğunu öğrenmesi ve Metin’den istediği fedakarlık ile dayanışma günleri sona erer.

Şükran Hanım’ın, Ali’nin nişanlısı Suna ile evlenip doğacak çocuğa babalık yapmasını istemesi, Metin’nin geçmişten gelen korkuları ve acıları üzerine inşa etmeye çalıştığı hayatını bir kez daha altüst eder. Metin’in Şükran Hanım’a direnip karşı çıkması işleri daha da kötü hale getirir. Şükran Hanım’ın yorgun kalbi oğlunun acısına, kendisini yeniden hayata bağlayabileceğini düşündüğü torununu kaybetme korkusuna daha fazla dayanamaz. Bir akşam üzeri “Emanetine sahip çıkamadım Ali’m” diyerek Metin’in kollarında gözlerini fani dünyaya kapar.

Metin önce Ali, sonra ikinci annem dediği ve ölümünden kendini sorumlu tuttuğu Şükran Hanım’ın isteğini, vasiyeti olarak görür. Vicdanını biraz da olsa rahatlatmak için bebeğe babalık yapmayı kabul eder. Fakat bebeğe babalık yapmayı kabul etmesi, içinde başka yaraların açılmasına da neden olur.
Hayata karşı herşeyi göze alan Metin, sevgilisi ve gelecek hayalleri kurduğu Aslı’dan, mecburi görevini tamamlamak için başka bir şehre giderken, tren istasyonunun soğuk garında ayrılmak zorunda kalır.

Hayatlarını birleştiren Metin ile Suna acılarıyla mücadele etmeye çalışırken bir yandan da gerçekleri bilmeyen konu komşunun acımasız ön yargıları ile mücadele etmeyi dener. Üzerlerindeki baskıya daha fazla dayanamayan ikili sonunda çareyi yaşadıkları kenti terketmekte bulur. Bir haftasonu ansızın ayrıldıkları kentten, hiç bilmedikleri bir kasabaya yeniden başlamaya, dünyaya gelecek bebekleri ile aile olma mücadelesi vermeye giderler.

Fakat hayat ve getirdikleri Metin’in peşini hiç bir vakit bırakmaz. Çünkü Metin hayata ağlayarak başlayan, sonrasında da gözünden yaş, yüreğinden acı hiç eksik olmayanlardandı.